Bakan Bekir Bozdağ'dan "Pınar Gültekin" yorumu: "Vicdanım sızladı"

Bakan Bozdağ, geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin gündemine oturan Pınar Gültekin olayına ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve "Son tartışılan olayda vicdanım sızladı" açıklamasını yaptı. 

GÜNDEM 23.06.2022, 15:57 23.06.2022, 16:03
Bakan Bekir Bozdağ'dan "Pınar Gültekin" yorumu: "Vicdanım sızladı"

Üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'in Muğla'da öldürülmesiyle ilgili görülen davada, mahkemenin kararı Türkiye’nin gündemine oturdu. 

Mahkeme kararı, ülkede gündem oldu

Mahkeme, Cemal Metin Avcı'nın ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmasına karar verdi. Avcı'ya verilmiş olan müebbet hapis, haksız tahrikle 23 yıla düşürüldü.

'Haksiz tahrik' açıklaması

Yargıtay’ın Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi Ortak Projesi Ulusal İçtihat Forumu’nda açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, gelişmelerden sonra önemli bir açıklama yaptı.

Bakan Bozdağ, "Son tartışılan meselede tabii ki bir insan olarak benim ve birçok insanın da vicdanı sızlamıştır. Haksız tahrik meselesinin Türkiye'de tartışmaya açılmasında oldukça fayda gördüğümü belirtmek istiyorum." sözlerini kullandı.

Bozdağ, "Bir soru sorarak, Türkiye kamuoyunun dikkatine bu tartışmayı sunmak istiyorum. Yalnızca soru, bir kanaatimi belirtmeden. Canavarca hisle veya tasarlayarak, eziyet çektirerek kasten öldürme suçunun işlenmesi durumunda tahrik nasıl uygulanmalı veya uygulanmalı mı, uygulanmamalı mı? Uygulanacaksa diğer suç tipleriyle bunun acaba canavarca hisle ta da tasarlayarak ve eziyet çektirerek kasten öldürme suçunun cezai yaptırımı uygulanırken eşit mi olacak? Aralarında bir kademelendirme veya skala olacak mı, olmayacak mı? Bunlarla ilgili değerlendirmeler yapmakta veya bunları tartışmakta oldukça fayda görüyorum." açıklamasını yaptı.

Bekir Bozdağ, konuşmasının devamında kadına şiddet, haksız tahrik indirimleri, yargı süreçleri vs. gibi birçok konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaştı.

"Şiddetle mücadelede kadından yanayız”

Kadına şiddetle ilgili konuşan Bekir Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti:

"Kadına karşı şiddetle biz mücadele ile ilgili kadından tarafız. Bu aşamada oldukça netiz ve her zaman bunu ifade ettik. Bu taraflılığımızı sonuna kadar da dile getireceğiz. Son günlerde her sokakta, televizyonda, evde, iş yerinde, televizyonda tartışılan bir diğer hukuk müessesemiz var. Haksız tahrik gerçekten büyük boyutlarıyla tartışmalara konu olmaktadır. Daha önce de kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet meselelerinde haksız tahrikle ilgili, takdiri indirim sebepleri tartışılmış, bu sefer ise diğer 29. maddedeki indirim sebepleri geniş bir boyutta tartışılmaktadır. Bu tartışmaları tabii ki faydalı görüyoruz. Doğru sonuçların ortaya çıkması hem TBMM’ye hem de içtihat oluşturan Yüksek Yargıtay'ımıza, mahkemelerimize yol göstermesi açısından elbette faydalıdır. Haksız tahrikin uygulaması ile ilgili yaşanan tartışmalar, Pınar Gültekin kararıyla değil farklı kararlarla da Türkiye'nin gündeminde yoğun bir şekilde yer buldu. Haksız tahrik, yüzyıllardır mevcut olan ve tüm hukuk sistemlerinde varlığını koruyan bir konudur. Buna hayatiyet kazandıracak, uygulamalara vesile kılacak, adaletsizliği engelleyecek, adalet duygusunu güçlendirecek, uygulamalara fren niteliğinde olacak bir değerlendirme ve içtihat tabii ki Yüksek Mahkeme'nin ve yargının da üzerinde durması gereken bir mesele olduğuna inandığımı aktarmak isterim. Bunun hududu veya sınırı nedir? Belli. Birçok içtihat da mevcut. Fakat bu içtihatları belli ki  bir defa daha gözden geçirmekte ve bunlarla ilgili daha kapsamlı değerlendirmelere ülkemizin, Yüksek Yargıtay’ımızın rehberliğine ciddi bir biçimde ihtiyaç var. Birçok meselede olduğu gibi bu anlamda Yüksek Yargıtay’ımızın, ön açıcı ve yol açıcı kararlara imza atacağına inanıyorum. Kararlardan ve olaylardan bağımsız bir şekilde bunları söylüyorum.”

"Yolu siz açacak, istikameti siz göstereceksiniz"

Bozdağ’ın açıklamalarının devamı şu şekilde:

“Ceza hukukçularımızı da bu konunun enine boyuna tartışılmasına çağırıyorum. Bu tartışmaların hem TBMM’ye hem de Yüksek Yargıtay'ımıza büyük faydalar sağlayacağına inandığımı belirtmek istiyorum. Haksız tahrik meselesini hakkı olan ve doğru bir yere ve istikrarlı bir yere kavuşturmak, TBMM hangi maddeyi düzenlerse düzenlesin en sonunda Yüksek Yargıtay’ımızın saygın üyelerinin verdiği veya vereceği istikrarlı içtihatlar sayesinde mümkün olacaktır. İstikameti siz gösterecek, yolu siz açacak ve rehberliği siz yapacaksınız. İstinafta ve ilk derecede görevli herkesi, verdiğiniz kararlar aydınlatacaktır. Türkiye’de kadına karşı şiddet ve kadın hakları ile ilgili oldukça önemli adımlar attık. Gerçekten bir yandan Türk Ceza Kanunu'muzda diğer yandan diğer mevzuatlarımızda ciddi değerlendirmeler ve değişiklikler yapıldı. 765 sayılı TCK’nin kadınlara karşı işlenen suçları siz daha iyi bileceksiniz. Kamuoyu açısından belirtmek istiyorum. Âdâbı umumiye ve nizâm-ı aile aleyhinde cürümler adı altında 8. babda bir düzenleme mevcut. 

Cinsel saldırı da dahil olmak üzere birçok cinsel suçun kadına karşı değil de nizâm-ı aile ve âdâb-ı umumiye aleyhine işlenen cürümler olarak değerlendirildiğini hep birlikte gördük. 5237 sayılı TCK, tüm suçlar açısından kadını birey kabul eden suçun bu cinsel içerikli suçlar da dahil olmak üzere bizzat kadın aleyhine işlenen suç olarak gören ciddi bir felsefe değişikliğini yanında getirdi.”

"Çok net ve açık bir şekilde yasaya kondu"

Bozdağ’ın açıklamalarına şöyle devam etti:

“Kasten öldürme suçunun alt soy veya üst soydan birine karşı işlenmesi durumunda ağırlaştırılmış müebbet hapis veriliyordu. Son düzenlemelerle birlikte 5237’nin ilk hali ve sonraki yıllarda gerçekleştirilen değişikliklerle eş ve boşanmış eş, kardeşe karşı işlenmesi durumunda da nitelikli hal olarak kabul edildi ve ağırlaştırılmış müebbet cezası yaptırımına bağlandı. 

Son düzenlemeyle birlikte kadına karşı kasten öldürme suçu oluşması durumunda failin ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılacağı çok net ve açık bir şekilde yasaya ilave edildi. Bunun, kasten öldürme suçuna karşı kadınlarımızı korumak için cezaların önleyici fonksiyonunun ceza uygulamamıza ve yaşamımıza yerleşmesi açısından oldukça önemli olduğunu belirtmek isterim. Kasten yaralama suçunun da yine alt veya üst soya karşı işlenmesi, nitelikli durumda eşe karşı, boşanmış eşe karşı işlenmesi sebebini yine nitelikli durumlar arasına koyduk ve aile içi şiddeti, resen takip edilen suçlar kapsamına ilave ettik. Takibi, şikayete bağlı suçların dışarısına aldık. Kadına şiddetle mücadele ile ilgili kadından tarafız. Bu açıdan netiz ve bunu daima belirttik. Bu taraflılığımızı da sonuna kadar dile getireceğiz. Bu sebeple Anayasa’mızın 10. maddesine, kadınla ilgili meseleleri pozitif ayrımcılık şeklinde düzenledik ve kadınlar lehine gerçekleştirilen düzenlemelerin Anayasa’mızın eşitlik ilkesine aykırı olarak görülemeyeceğini net bir biçimde ifade ettik. Türkiye'mizde, bundan sonraki süreçte de kadınlar lehine düzenlemeleri yapmaya, eşitliği sağlamak için tereddütsüz bir şekilde pozitif ayrımcılığı yapmaya devam edeceğiz.”

"Temyiz kararı nihai karardır"

Yargı kararları ile ilgili de konuşan Bozdağ, şunları aktardı:

“Yargının kararları tabii ki eleştirilebilir. Yapıcı olması halinde eleştiriler, yol gösterici olur. Fakat şunu unutmamak gerekir ki, ilk derece mahkemesi bir karar verdiği zaman bu nihai bir karar olarak görülmez. Neticede ismi üstünde ilk derece mahkemesinin verdiği bir karardır. Daha sonra istinaf yolu vardır. Onun üstünde de temyiz yolu bulunmaktadır, temyiz mahkemesinin kararı nihai ve kesin karardır. Ortaya çıkan kararla birlikte bir dava kesinleşmiş, neticelenmiş ve bitmiş olmaz. Tabii ki hepimizi rahatsız edecek kararlar çıkabilir. Fakat eğer bu kararlar doğruysa Yargıtay ve istinaf bunu teyit edecektir. Eğer eksiği varsa Yargıtay ve istinaf bunu düzeltecektir. Yanlışsa Yargıtay ve istinaf, Anayasa ve yasalar kapsamında o yanlışa müdahale edecek ve söz konusu kararların doğru zemine oturtulmasına katkı sağlayacaktır. Bu sebeple bu konudaki süreçlerin sağlıklı bir şekilde takip edilmesi, eleştirilerin ve tartışmaların, hukukun somutluklarının dikkate alınarak hukuka uygun ve hukuk içinde yapılmasında fayda olduğunu belirtmek isterim. Türkiye'nin kesinlikle buna ihtiyacı var. Tartışılan son konuda tabii ki insan olarak benim ve eminim ki birçok kişinin vicdanı sızlamıştır. Fakat hukuk ve onun uygulamaları, vicdanların Anayasa, hukuk, kanun ve dosya ile bağlı olduğu konusu da Anayasa’mızın 138. maddesi amirdir. Vicdanlarımız, tabii ki Anayasa’mıza, hukukumuza, kanunlarımıza, dosyaya bağlı bir şekilde hareket etmek ve bu kapsamda vicdani kanaatlerimizle birlikte hareket etmenin, her hukuk görevlisinin vazifesi olduğunu bir defa daha belirtmek isterim."

Yorumlar (0)