Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na tepki: 'Ondan bundan kahkaha bekleme, çık aday ol'

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin bugünkü toplantısında CHP lideri Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, amiral bildirisi, PKK, Rusya- Ukrayna gerilimi gibi daha birçok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

GÜNDEM 13.04.2021, 14:28 14.04.2021, 09:32
Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na tepki: 'Ondan bundan kahkaha bekleme, çık aday ol'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında, Meral Akşener’in ‘Küçük ortak’ tabiri üzerine, ‘Küçük ortak olmaktan gocunmuyoruz’ cevabını verdi.

“Kazanacağından eminse kararını versin”

İttifakın ortak kararı olması hâlinde Cumhurbaşkanı adayı olabileceğini söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu’na seslenen Devlet Bahçeli, kazanacağından emin olması hâlinde aday olması konusunda çağrıda bulundu ve şunları söyledi:

“CHP lideri, emekli amiraller dünyanın hangi yerinde darbe yapabilir diye pişkin bir şekilde soruyor. Kılıçdaroğlu anlaşılan, cehaletinin kurbanı olmaktan hiç rahatsız olmamıştır. 20 Mayıs 1963’teki Talat Aydemir'in darbe girişimini, yalnızca emekli albay olduğunu bilmeyen kimse var mıdır? İktidar oldukları devirde meydana gelen kalkışmadan habersiz olan, tarihine yüz çeviren CHP liderine, milletimiz nasıl itibar edebilir? Kılıçdaroğlu'nun zihni ve akli melekesi fazlasıyla laçkalaşmıştır. Bir televizyon  programında, ittifakın ortak kararı olursa aday olurum ifadeleriyle zihniyetini belli etmesi, bununla kalmayıp kazanacağından şüphe duymadığını aktarması, açıkçası zamanlaması yönünden üzerinde durulması gerekiyor. Kazanacağından eminse gelsin aday olsun. Milletimizin huzuruna mertçe çıksın, korkakça değil. Çıksın 'Ben de varım' desin. Cumhur İttifakının ve MHP'nin adayı zaten bellidir. Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olmasına engel olan ya da önüne geçen yok. Ordan burdan kahkaha bekleyeceğine, kararını versin ve cesaretle o kararının arkasında dursun.”

Yaptığı konuşmada Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenen Bahçeli, LGBT’ye ilişkin sözleri üzerine Kılıçdaroğlu’nun, milliyetçilikten ve manevi değerlerden bahsetmeye hakkının olmadığını söyledi. Bahçeli, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Kendisine sorulan 'LGBT Türk aile yapısını bozuyor mu' şeklindeki soruya, 'İlgisi yok' diye cevap veren bir şahsın, ne milliyetçilikten ne ‘adamım’ diye dolaşmasına ne de  manevi değerlerden söz etmeye hakkı vardır. Kılıçdaroğlu’na tavsiyemiz, nifak saçan diline hakim olmasıdır. Gökkuşağı renklerine bürünüp işine ve eylemlerine baksın ve milletimize gölge etmesin.

"Senin milliyetçiliğin yalandan ibarettir”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, geçen hafta yaptığı toplantıda milliyetçiliğe ilişkin sözlerine cevap veren Bahçeli, şunları söyledi:

CHP lideri, toplantısında milliyetçiliğe ilişkin işkembeden sallıyor. Ancak bilmiyor ki boş laf karın doyurmuyor. Kılıçdaroğlu, milliyetçiliğin ne olduğunu dünyaya da bana da gösterecekmiş. Çaputuna, çapına milliyetçilik senin neyine? Ne ilginç ki suya gidenlerle susuyor, aksayanla aksırıyorsun. Senin milliyetçiliğin yalnızca yalan üstüne yalan koymaktan ibarettir. Bütün dünyaya milliyetçiliği göstereceğim ve anlatacağım diyen CHP lideri, sen gel benim külahıma anlat. 

“Küçük ortak olmaktan gocunmuyoruz”

Meral Akşener'in 'Montrö bildirisi’ne ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "Küçük ortağın gazına gelerek bildiriyi imzalayanlara ceza verdirmeye girişme" ifadesine de cevap veren Bahçeli, küçük ortak olmaktan gocunmadıklarını açıkladı ve şunları aktardı:

“CHP liderinin, ucuz üslubunun benzeri İP'in Başkanı'nda mevcuttur. Söz konusu bu zavallı bize sürekli ‘küçük ortak’ diyor. Sanıyorum ki tedavisi mümkün olmayan bir kompleksin içinde bocalamaktadır.  Önce 104 emekli amiralin bildirisini zevzeklik olarak niteleyen, ardından yaş tahtaya bastığını fark edince durumu kurtarmak için çabalayan bu iplikçi başı, sürekli sokak aralarında dedikodu yapıyor gibi konuşmaktadır. Bir programda Cumhurbaşkanı'na seslenerek emekli amiralleri kastedip 'Bu amiralleri küçük ortağınızın gazına gelerek mahkum ettirmeye çalışmayın' diye çağrıda bulunmuştur. Biz, büyüklüğün Allah’a mahsus olduğuna inanıyoruz ve biz küçük ortak olmaktan gocunmuyoruz. Büyüklüğün Allah'a mahsus olduğu inancına sahibiz. Meclisteki milletvekili sayımızın da farkındayız. Küçük diyerek hafife alınan partimizi FETÖ eliyle ele geçirme kumpaslarını da unutmadık. Küçük olmasına küçüğüz ancak Allah hiçbir partiyi, zilletin küsuratı yapmasın. Bu derece bir alçalmayı kimseye nasip etmesin.” 

“İnsanlık, tehlikeli bir girdabın odak noktasında”

Son dönemde dünya genelinde yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, insanlığın tehlikeli bir girdabın ortasında bulunduğuna dikkat çekti ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnsanlık, gittikçe karmaşık bir hâle gelen bulmacının odak noktasında, tehlikeli bir girdabın ortasındadır. Bir tarafta iç savaşlar, kanlı çatışmalar, kutuplaşmış devletler,  hâkimiyet kavgaları, ekonomik zorluklar, diğer tarafta ise küçük ama beraberinde getirdiği yıkımın, devasa büyüklüğe ulaşan bir virüsün insanlığa meydan okumasını görüyoruz.

Yoksulluk, terör, açlık, yolsuzluk hemen hemen bütün kıtalara ambargo koyarken, itibarsız zihniyetler, hükümetler, ilkesiz yöneticiler de insanlığın özlem duyduğu barış ve refah ufkunu perdeliyor. Böyle bir dönemde Kovid-19 pandemisi, dünyaya musallat olarak yaşamın normal akışını bozmuştur. Her şey elbette Allah'tandır, bu derdi veren Allah, biliyoruz ki şifayı da bize bahşedecektir. Allah’tan dileğim, mübarek Ramazan ayı vesilesiyle Kovid-19 illetinden bütün insanlığı ve Türk milletini bağışlamasıdır. Dar gelirli insanımızı dikkate alarak çiftçimizin,  esnafımızın, hassasiyetlerini gözeterek bugünkü sıkıntılardan sıyrılabiliriz. Bunun için de seferberlik içinde hareket etmemiz gerekiyor. Kovid-19 ile olan mücadelenin başarılı olması için de kurallara uymamız gerekiyor. Empatinin, yardımlaşmanın ve dayanışmanın güzelliklerini hep beraber göstermemiz gerekiyor. “

"PKK şu an can çekişmektedir”

Terörle mücadele kapsamındaki çalışmalara da değinen Bahçeli, PKK terör örgütünün şu an can çekiştiğini ve her taraftan dağılmakta olduğunu ifade etti ve şunları söyledi:

“Terörle mücadele kararlılıkla devam etmektedir. Ocak’ta başlayan Eren Operasyonları yüksek bir motivasyonla sürüyor. Terör örgütü PKK'nın kış döneminde yuvalandığı alanlar teker teker temizleniyor. 2 haftalık bir dönem aralığında 16 teröristin etkisiz hale getirildiğini öğrendik. Baharın gelişi ve karların erimesiyle beraber saklandıkları deliklerden çıkan teröristler, bu vesileyle Türk milletinin gücünü bir defa daha görmüştür. PKK kaçacak, biz kovalayacağız. Bu teröristlerden, bugüne kadarki şehitlerimizin hesabını sonuna kadar sormaya devam edeceğiz. Bu bölücü terör örgütünün sonu artık gelmiştir, PKK şu an can çekişmekte ve her tarafından dağılmaktadır. Bu hain ve kanlı şebeke, çocuklardan dahi terörist devşirecek kadar alçak bir şebekedir. Bu çocuklardan biri de Hamza Adıyaman… 8 yaşındayken Hakkari’deki okulundan kaçırılmış. Bunun üzerine ailesi de gözyaşlarıyla senelerdir çocuklarının hasretini çekiyor. Ancak rezalete bakın ki HDP'li bir tane milletvekili de PKK'yı arkalayarak Hamza Adıyaman’ın ailesinin, para karşılığında HDP binasının önünde oturtulduğunu söylüyor. Bu terörist kadının iradesi rehin alınmış ve ruhu kirlenmiştir. Meclis'teki fezlekesinin acilen işleme alınması da hayat memat meselesidir. Şu an Hamza Adıyaman PKK terör örgütünün ihanet kampındadır.”

“HDP ile ittifak kuran, çocuklarımızın düşmanıdır”

Devlet Bahçeli, HDP ile ittifak konusuna da değinirken HDP ile ittifak kuranların, çocukların düşmanı olduğunu söyledi ve Demirtaş’a ilişkin de sert sözler kullandı. Bahçeli, 'Selahattin Demirtaş’a siyasi amaçlarla müspet bir şekilde yaklaşanların, bu ülkenin kadınlarının, çocuklarının ve güvenlik güçlerinin karşısında konumlanmış bir zillet cephesi olduğunu' aktardı.

"Milli irade üzerinde oynanan oyunların amacı, ülkenin huzurunu bozmak"

104 emekli amiralin yayınladığı Montrö bildirisine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, bu bildiriyi ‘darbe bildirisi’ olarak nitelerken bildiriyi haklı çıkarmaya çalışanların, milli iradeye tahammül edemeyen vesayetçi kesimler olduğunu ifade etti ve şunları aktardı:

“Milli irade ve demokrasi üzerinde oynanan oyunun hedefi, ülkenin iç huzurunu baltalamaktır. 4 Nisan’da gece yarısında 104 amiralin hazırlayıp servis ettiği darbe bildirisini haklı çıkarmak için uğraşanlar, milli iradeye tahammülsüz olan vesayetçi kesimlerdir. Bildirinin arkasında kimlerin bulunduğu, bağımsız mahkemelerde ortaya çıkacaktır. Bildiride imzası bulunmayan ancak imza sürecinde WhatsApp grubuna katılan bir emekli amiral, o bildirinin servis edilmeden önce değiştirildiğini iddia etmiştir. 104 kişi arasından biri çıkıp bu bildiriyi niye inkar etmedi? Neden, ‘Benim imza attığım metin bu değildir” diye itiraz etmedi? Amirallerin iğfal edildiğini iddia edenler boşa uğraşıyor ve boşa konuşuyor, çünkü her şey ortadadır. Bildirinin son hali eğer İP'in yönetiminde yer alan Ergun Mengi tarafından hazırlanmışsa, bunun açıklamasını kimin yapması gerektiği ortadadır. O yüzden milletimiz bir açıklama beklemektedir.

“Türkiye hem kuzeyden hem de güneyden kuşatma altındadır” 

Siyasetin bir taktik, güç toplama, strateji olduğunu söyleyen Bahçeli, bunu yönetmenin ise bir sanat olduğunu belirtti ve şu açıklamalarda bulundu:

“Siyaset bir taktik, bir strateji, bir mantık, bir hesap ise bunu yönetmek de bir sanattır. Bu sanatın incelikleri her zemin ve sahada kullanılmalıdır. Kafkas bölgesindeki herhangi bir bunalım öteki coğrafyalara da sıçrayabilir. Bunun ilk yansımasını Suriye’de görebiliriz. Türkiye güneyinden de kuzeyinden de ismi konulmamış bir  kuşatma altındadır. Böyle bir dönemde sağlam bir milli duruş ve dayanışma ruhu, siyasi partiler ve her insanımız için vatan görevidir.

“Beklentimiz, Karadeniz’in yeni egemenlik mücadelesine konu olmamasıdır”

Son dönemlerde Ukrayna ile Rusya arasında yükselen gerilime ilişkin de konuşan Bahçeli, kuzeyde yaşanacak çatışmaların, Türkiye’nin güvenliğini riske atacağını belirtirken şunları aktardı:

“Ukrayna ile Rusya arasındaki sürtüşmeler sıcaklığını korumaya devam ediyor. Ülkemizin kuzeyine yaşanabilecek çatışmalar, Türkiye’nin ve Karadeniz'in güvenliğini riske atma ihtimali yüksektir. Rusya ve Ukrayna arasında aklıselimin öne çıkmasını umuyoruz. Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne saygı esas alınmalıdır. Karadeniz'in şiddetli ve yeni egemenlik mücadelelerine konu olmaması beklentimiz ve çağrımızdır. Moskova hükümetinin ayrılıkçı Donbas bölgesine, askeri müdahalenin masada olduğunu söylemesi ve Amerika’nın iki savaş gemisini Karadeniz’e göndermesi, bizim milli güvenliğimiz için oldukça endişe vericidir. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rus lideri ile telefon diplomasisi, bölgedeki gerilimin düşürülmesi kapsamında önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz. 10 Nisan’da, Ukrayna Devlet Başkanı’nın Türkiye ziyareti, Sayın Cumhurbaşkanının tutarlı, soğukkanlı ve gerçekçi tavrı, gerilimin yatışması anlamında bir umut olmuştur. Kırım’ın ilhak edilmesi henüz kanayan taze bir yara ve ağır sonuçlarıyla hala etkisini hissettirmektedir. Diplomasinin dili ile hareket ederek bölgesel çatışmalardan kaçınmak ve uzlaşma kanalları açmak her ülkenin çıkarına olacaktır.”

“Bizden Führer, Firavun, Salazar çıkmadı”

İtalya Başbakanı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘diktatör’ şeklinde nitelendirmesine sert tepki gösteren Bahçeli, diktatör bulmak isteyenin kendi geçmişine bakması gerektiğini ifade ederek şunları aktardı:

“İP’in lideri, İtalya Başbakanı’nın posta koyduğunu çok nezaketsiz, argo ve kaba bir üslupla dile getirmiştir. İtalya Başbakanı’nın, diktatör suçlaması posta koymak değil, kindar ve küstah bir bühtandır. Eğer diktatör aramak isteyen varsa kendi geçmişine bakmalıdır. Şükürler olsun ki bizden Führer çıkmadı, Firavun, Franko, Salazar ya da Duçe çıkmadı. Bizim ülkemizde Nazi kalıntılarına ya da kara gömleklilere rastlanmadı. İP’in lideri de posta koymaya çok meraklı ya da hevesliyse HDP’yi hedef alsın, FETÖ’ye ve PKK’ya bir tek laf etsin. İtalya Başbakanı yalnızca çizmeyi aşmakla kalmamış ve Mussolini hayranlığını da göstermiştir. Tartışılması gereken diğer bir konu, Berlin Merkezli Bilim ve Politika Vakfı’nın yaptığı araştırma raporudur. Bu vakfın iradesi çalınmıştır, bu vakıf ipoteklidir, icazetlidir. Türkiye’nin İki Buçuk Yıl Sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Kurumlara ve Politikaya Genel Bir Bakış” ismiyle yayınlanan araştırma raporu sipariş ve sinsi bir çalışmadır. Bu mezkûr raporu değerlendirdik ve baştan sona yalan yanlış iddialarla dolu olduğunu gördük.”

“Biz oturacağımız ve oturtacağımız yeri iyi biliriz”

AB Heyetiyle yaşanan koltuk krizine de değinen Bahçeli, Türkiye’nin haksız bir şekilde eleştirildiğini ifade etti. Bu protokol krizinin, AB Protokol Heyeti arasındaki iletişim kazasından kaynaklandığını belirten Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:

“Karadeniz ve Akdeniz’de cepheleşmeler artarken, AB Konseyi Başkanı ile AB Komisyonu Başkanı’nın son Ankara ziyaretleri sahte ve sanal bir koltuk kriziyle gölgelenmiştir. AB’nin bu iki temsilcisinin Cumhurbaşkanlığı ziyaretleri sırasında, Komisyon Başkanı’nın kanepede Konsey Başkanının tekli koltukta oturması, Avrupa basınında günlerce tartışılmış, önyargılı gruplar tarafından Türkiye, haksız bir şekilde eleştirilmiştir. Ancak bu tabloyu ortaya çıkaran, AB protokol birimleri arasındaki iletişim kazalarıdır. AB Komisyon Başkanına Başbakan, AB Konseyi Başkanı’na da Cumhurbaşkanı protokolü uygulandığı herkesçe bilinmektedir. Kimin nerede oturacağı beli olduğu ortamda, konuyu istismar edenler hem fodul hem kel, hem maksatlı hem de suçludur. AB Konseyi Başkanı bu krizden sonra susmuş, ancak sonraki günlerde krizden kendi ekibinin sorumlu olduğunu  itiraf edebilmiştir. Başka bir açıklamasında ise bu yüzden uykusuz geceler yaşadığını aktarmıştır. Kimse kusura bakmasın, biz oturacağımız yeri ve buyur edip oturtacağımız yeri de çok iyi biliriz. Koltuk meselesiyle nem kapan, yalan rüzgârına kanan İtalya’nın çaylak ve acemi Başbakanı Sayın Cumhurbaşkanı’na diktatör iftirasında bulunmuştur.

“Yunanistan sabrımızı zorlamaktadır”

Yunanistan’a ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, Yunanistan’ın tahrik edici, sanal meydan okumalarının sabırlarını zorladığını ifade etti ve şunları dile getirdi:

“Yunanistan’ın tahrik edici ve sanal meydan okumaları, tatbikatları, manevraları sabrımızı zorluyor. Ancak müttefik ve dost diye bilinen ülkeler bu kumpasın içinde yer alıyor. Kara, deniz ve hava sınırlarını ihlal eden, tatbikatla gerilimi artıran Yunanistan’ın akıl hocası kaosa oynamaya çalışmaktadır. Bunlar yanlıştır. Türkiye olarak, irade ve kararlılıktan taviz vermeyeceğiz. Bu ülkülerimizi ve ilkelerimizi dönemin esaslarına göre değerlendirip vatanımızı karanlığa karşı korkusuzca ve cesurca savunacağız. Vazgeçip kaçan, boyun eğen ve geri adım atan namerttir. Biz, büyük Türkiye vizyonunun takipçisi konumundayız.Türk milletinin istikbal ve istiklal hakları ve egemenlik kazanımları, her tartışmanın üstünde ve önündedir.”

Yorumlar (0)