Bağdadi'nin ölümü Trump'a ne sağlar?

Donald Trump yönetiminin DEAŞ lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’nin ölümünü duyurmasının ardından dünya basınında DEAŞ’a yönelik korku da ilgi de eşit oranda arttı. Meselenin bir boyutu da “Kayla Mueller Operasyonu”nun Trump yönetimine katkıları.

GÜNDEM 29.10.2019, 11:38 29.10.2019, 23:18
Bağdadi'nin ölümü Trump'a ne sağlar?

İnsanlar bir devletin nasıl kurulduğunu anlayabiliyor ama dünyanın gözü önünde bir terör ağının kurulması ürkütücü olduğu kadar tam da terörün olmasını istediği şey olarak tanımlanıyor. Terörü anlamak biraz da bu ağların nasıl kurulduğunu anlamaktan geçiyor.
Bağdadi dünyanın en çok aranan teröristlerinden biriydi. Time dergisinde dağılmış El-Kaide’yi düzinelerce ülkede masum ve sivillerin canına kıyan uluslararası bir örgüte döndürdüğü ve Ortadoğu haritasını yeniden yazma tehdidinde olan bir gruba önderlik ettiği yazıyordu.

Nasıl başladı?

DEAŞ Ortadoğu’da cani eylemelerine başlamadan önce de bir terörist odak olarak tanınıyordu. Terörist örgütün kuruluşunun kökleri 2004 senesine kadar uzanıyor. Başlangıcı El Kaide lideri Usama Bin Ladin’e bağlılığını belirten Ürdünlü Ebu Musab ez-Zerkavi’nin Irak’ta yeni bir El-Kaide benzeri örgüt kurmasına kadar uzatılıyor. 

Zerkavi’nin 2006 yılındaki ölümünden sonra El Kaide Irak örgütü Irak İslam Devleti’ne dönüştü. Gerçek adı İbrahim Avvad İbrahim Ali el-Bedri olan El-Bağdadi 2010 yılında örgütün lideri oldu. 2013’te Irak’ta her ay düzinelerce saldırı gerçekleştirdikten sonra Nisan 2013’te Irak ve Suriye İslam Devleti’ni kurdu. 



2014 yılının ortalarına gelindiğinde Musul’da iyice genişlemiş olan grup pek çok köy ve kasabada gücünü kanıtladıktan sonra halifeliği ilan etti ve adını İslam Devleti olarak değiştirdi. 

Neden  kimileri IŞİD kimileri DAEŞ diyordu?

Irak ve Şam İslam Devleti adındaki örgütün kısaltması olan IŞİD yerine DAEŞ kullanımı şöyle başladı: Türkiye tarafında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2014’te Paris ziyareti ardından değiştirildi. Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius o zamanlarda "Bunlar bir devlet değil, bir terörist gruptur. Ben, İslam Devleti terimini kullanmamayı tavsiye ediyorum, çünkü bu terim İslam, İslamiyet ve Müslüman terimlerine çağrışım yapıyor. Bu grup sadece, Arapların söylediği gibi DAESH, ya da benim bundan sonra kullanacağım gibi, DAESH katilleri" şeklinde konuşmuştu. Ardından o dönem Cumhurbaşkanı olan Holland’da bu tabiri kullanmaya başlamıştı. Örgütün kısaltması Arapça yazılışında ad-Dawlah al-Islamiyah fil-‘Iraq wa ash-Sham şeklindeki orijinal isminin ilk harflerinden oluşuyor.

Gerçekten bir devlet miydi?

En güçlü olduğu zamanlarda 2014-2015 senesinde yaklaşık Birleşik Krallık ölçüsünde bir alana ve sekiz milyon kadar insana hükmediyordu.” Bu sözler Washington merkezli Ortadoğu Politikaları Merkezi’nin üyelerinden Daniel L.Byman’a ait. DAEŞ’in kendini bağımsız bir devlet sanrısında tanımladığı biliniyordu ve dünya çapında halifeliğe inanan 40,000’den fazla insan buraya göç etmeye çabalıyordu. 2017’de vurulan iki büyük darbenin ardından örgüt en güçlü olduğu Musul ve Rakka’yı kaybetti. Ardından 2019 Mart ayında sözde devlet un ufak edilmişti.

2019 Ekim ayının ortalarında Trump’ın tartışmalı Suriye’den çekilme kararı ardından örgüt unsurlarının dağılmasına yönelik korkular mevcutken Bağdadi'nin öldürüldüğü haberi geldi.

Bağdadi’nin ölüm haberi Trump’a artı sağlar mı?

Bu aybaşında CNN tarafından yapılan anket sonuçları Amerikan halkının 4’te 3’ünün Suriye meselesine yönelik kaygılarının yüksek seviyede olduğunu gösteriyordu. Trump’ın Suriye kararının en çok eleştirildiği konu başlıklarından bir tanesi DAEŞ unsurlarının tekrar baş göstermesine sebep olacak olmasıydı.



Bağdadi’nin öldürülmesi bu kaygıları bir süre bastırabilir gibi yorumlanıyor ancak Amerika’nın müttefiklerine ihanet ettiği ve DAEŞ’in tamamen bitirilip bitirilmediğine dair şüpheler kimi kesimlerce korunmaya devam ediyor. 

Trump’ın bölgede hala “petrolü koruduğunu” söylerken Suriye’de DAEŞ’ten nefret eden bir sürü devlet olduğu için ABD’nin olmasının gereksizliğini belirtmesi ise tutarsızlık olarak tanımlanıyor. 



Trump yönetiminin operasyona DAEŞ tarafından işkence ve tecavüz edilerek öldürülen Kayla Mueller’in adını vermiş olması ve operasyonda Türkiye tarafından terörist olarak tanımlanan SDF lideri Mazlum Kobani’nin de eklenmesi iki yönlü bir okumaya tabi tutuluyor. Bu sayede hem bölgede çok eleştirilen müttefiğini yalnız bıraktığı eleştirisini defederken örgüte uluslararası bir meşruiyet kazandırmaya çabalıyor, hem de Obama yönetimi tarafından önemsenmediği eleştirilerine maruz kalan Kayla Mueller’in anısı üzerinden iç siyasette destek arttırmaya çabalıyor. Trump yönetiminin başlı başına DAEŞ’i yenmesi bir zafer olarak lanse edilebilecekken Obama yönetiminin Usame Bin Ladin’i yakalamış olmasıyla yapılan karşılaştırmalar ve Kayla Mueller vurgusu da iç siyasette Trump’ın yaklaşan seçimlere yönelik tabanını konsolide etme çabası olarak okunuyor.

Yorumlar (0)