“Ayşe tatile çıktı” ile başlayan tarih! Kıbrıs Barış Harekatı’nın 48. yıl dönümü

Kıbrıs Türklerine yönelik zulme son vermek adına Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından başlatılan Barış Harekatı'nın ve KKTC'nin bağımsızlığının kutlandığı 20 Temmuz, birçok etkinlikle anılacak. 

GÜNDEM 20.07.2022, 11:39 20.07.2022, 15:35
“Ayşe tatile çıktı” ile başlayan tarih! Kıbrıs Barış Harekatı’nın 48. yıl dönümü

Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Kıbrıs'ta, Rumlar tarafından Türklerin uğradığı zulmü ve baskıyı önlemek ve Ada'da huzur ve barışı tesis etmek için gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı, 48. yılını geride bıraktı. 

Ersin Tatar’dan videolu mesaj

KKTC'nin bağımsızlığının kutlandığı 20 Temmuz sebebiyle Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bir video mesaj paylaştı.

Milli Savunma Bakanlığı da ayrıca Kıbrıs Barış Harekatı'nın 48. yıldönümü vesilesiyle özel 3 serilik özel bir video hazırladı.

Bakanlığın sosyal medya hesabı üzerinden yayınlanan videolarda, Rumların Ada'daki Türklere gerçekleştirdiği zulümler, Kıbrıs Adası'nın tarihi, harekata doğru giden süreç ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 1974'te yürütülen Kıbrıs Barış Harekatı'nın ayrıntıları aktarıldı.

Paylaşımda, "Kıbrıs Türkü'ne vahşice katliamlar gerçekleştiren EOKA adlı Rum terör örgütü, 'Bir gece ansızın gelebilirim' diyen Mehmetçik karşısından kaçacak delik aramıştır." sözleri kullanıldı.

Kıbrıs'ta ne oldu?

Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere ile Kıbrıs'taki Rum ve Türk toplumları arasında 1959 tarihinde imzalanan Londra ve Zürih anlaşmalarıyla kuruldu. Anlaşmada imzası olan 3 ülke, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin garantörü haline geldi.

Rumlar ve Kıbrıs Türkleri arasında ortaklık esasında, uluslararası antlaşmalar gereğince 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'nda, iki topluma da eşit siyasi statü ve hak verildi.

Rum ve Yunanlıların Enosis hayali

Kıbrıs Rum tarafı, Cumhuriyet'in kurulmasınndan sonra devlet kurumlarından Kıbrıs Türklerini izole etme, Ada'daki varlıklarına son verme ve Yunanistan ile birleşmeye giden yolu (Enosis) açmaya ilişkin girişimlerini devam ettirdi.

Kıbrıs Cumhuriyeti, Rumların tek taraflı güç kullanımıyla birlikte Anayasa'yı feshetmelerinin ardından fiilen 1963'te son buldu.

Enosis hedeflerine varmak için silahlanan Rumlar, 1963-1974 döneminde Yunanistan'ın da desteğiyle Kıbrıslı Türklere karşı baskı, ambargo ve zulmü durmaksızın devam ettirdi.

Rumlar arasında, Kıbrıs Türklerinin ortaklık yönetiminden uzaklaştırılmalarından sonra fikir ayrılıkları başladı.

Makarios ve EOKA darbesi

EOKA üyeleri arasındaki fikir ayrılıkları, Türkiye'nin müdahalesinden kaygılanan ve ekonomik açıdan Kıbrıs Türklerini bitirmeyi dileyen Rum lider Makarios ve biraz daha hızlı netice alınmasını bekleyen eski cuntacılardan kurulu EOKA-B üyelerinin karşı karşıya gelmesine yol açtı. 

EOKA lideri Nikos Sampson, Yunanlıların desteğiyle birlikte Kıbrıs'ı, 15 Temmuz 1974'te Yunanistan'a bağlamak hedefiyle Makarios'a karşı bir darbe gerçekleştirdi ve iktidarı ele geçirdi.

Bu darbeyle birlikte Kıbrıs'ın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine kastedilmiş oldu.

Türkiye diplomasi yolunu seçti

Türkiye, darbeden sonra 1960 Garanti Antlaşması kapsamında ilk aşamada diplomatik girişimleri tercih etti.

Bu açıdan, Türkiye ile İngiltere arasında 17-18 Temmuz 1974'te darbeden sonra atılabilecek adımlara ilişkin Londra'da görüşmeler yapıldı.

Yunanistan da garantör devlet olarak istişarelere çağrıldı fakat Yunanistan'daki cunta yönetimi, söz konusu görüşmelere katılmadı.

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile İngiltere Dışişleri Bakanı J. Callaghan arasında yapılan görüşmelerde İngiltere'ye ortak müdahale teklifi iletildi

Ecevit'in tarihi açıklaması

Dönemin Başbakanı Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, İngiltere'nin olumsuz yanıtı sonrasında, Ada'daki Türklerin güvenliğini göz önüne alarak ve garantörlük hakkını kullanarak,  20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı'nın başlaması yönünde karar aldı.

Harekat, Ecevit'in tarihi, "Biz savaş için değil, barış için ve sadece Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Kıbrıs’a gidiyoruz." açıklamasıyla dünyaya duyuruldu.

Barış harekatıyla birlikte Kıbrıs'ın Yunanistan tarafından ilhak edilmesi engellenirken Kıbrıs Türk halkının varlığı ve güvenliği güvenceye alındı.

2 gün sonra barış görüşmeleri başladı

20 Temmuz 1974'te Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 353 sayılı kararı ile birlikte Yunanistan ve İngiltere’ye "barışın tekrar tesisini sağlamak amacıyla müzakerelere başlama" çağrısı yaptı ve 22 Temmuz 1974'te harekata son verdi.

Bu sebeple garantör ülkeler, bir kez daha bir araya gelerek Kıbrıs sorununun çözümü için görüşmeleri gerçekleştirdi.

25 Temmuz 1974'te bir araya gelen 1'inci Cenevre Konferansı, 30 Temmuz 1974'teki Cenevre Deklarasyonu'nu ile sona erdi.

Deklarasyonda, Rumlar ve Yunanistan tarafından işgal edilen Türk bölgelerinin acilen boşaltılması ile birlikte Ada'da anayasal düzenin ve barışın tekrar tesisini teminen dışişleri bakanları arasında müzakerelerin yapılması öngörüldü.

Ayrıca deklarasyonla birlikte Ada'da Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumu başta olmak üzere iki özerk yönetimin varlığı ilkesel olacak şekilde tanındı.

"Ayşe tatile çıksın" parolasıyla ikinci harekat başladı

8 Ağustos'ta başlayan konferansın ikinci aşamasında Yunanistan, yeni anayasal düzenin Ada'da kurulmasına ilişkin bütün teklifleri reddetti ve anayasaya yönelik varılacak bir uzlaşma için Türk birliklerinin çekilmesini şart olarak öne sürdü.

Öte yandan ikinci toplantıya kadar Yunan ve Rum askerlerinin Türklerin yer aldığı bölgeden çekilmeleri gerekiyordu fakat çekilmedikleri gibi saldırılar da devam etti.

2'nci Cenevre Konferansı’ndan da bir netice çıkmayınca  "Ayşe tatile çıksın" parolasıyla 14 Ağustos’ta, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 2’nci aşaması başladı ve 16 Ağustos tarihinde ateşkes ilan edildi.

Türkiye'nin başlatmış olduğu harekat başarıyla neticelenirken, Ada'daki Kıbrıs Türk halkının güvenliği de sağlanmış ve bununla birlikte Ada'ya barış hakim oldu.

Rum askerleri kaçarken sivilleri katletti, Türk köylerini yaktı

İkinci harekat esnasında geri çekilen Rum askerleri, Türk köylerini yakarak silahsız sivilleri katletti. Toplu mezarlar ve katliamlar, harekatın bitmesiyle birlikte ortaya çıkarıldı.

Kıbrıs Barış Harekatı esnasında, Türk ordusu 498 şehit verirken Kıbrıs Türk cephesi ise 70'i mücahit, 270 vatandaşını yitirdi. Genel olarak Kıbrıs Türkleri 1672 şehit verdi.

Harekattan sonra Kıbrıs Türkleri yönetimlerini kurdu

Kıbrıs'ta şu anki sınırların çizilmesine imkan tanıyan harekatın sonrasında Kıbrıslı Türkler, Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi'ni 1 Ekim 1974'te kurdu.

Daha sonra Kıbrıs Türklerinin anayasasını yapma, devlet yapısını kökleştirme ve çok partili sisteme geçme gibi deneyimler yaşadığı Kıbrıs Türk Federe Devleti, 13 Şubat 1975 tarihinde ilan edildi.

15 Kasım 1983'te KTFD Meclisi, oy birliğiyle almış olduğu bir kararla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) kuruluşunu ilan etti.

KKTC'nin ilanı, Kıbrıs Türk halkının devlet olgusuyla Ada'daki siyasi yaşamını dünyaya ilan etmiş olduğu kritik bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçerken Kıbrıs Türk halkının kendi kaderini belirleme hakkı da ortaya çıkmış oldu.

Kıbrıs Türklerinin devlet olgusuna eriştiği KTFD dönemiyle beraber toplamda 41 hükümet kuruldu ve 13 farklı isim başbakanlık yaptı.

Cumhurbaşkanı seçmek üzere Kıbrıs Türkleri, 1974 yılından beri 10 defa sandığa gitti ve 5 farklı isim cumhurbaşkanı oldu. 

1968'de başlayan Kıbrıs görüşmelerinde bir anlaşma yapılamadı

Kıbrıs sorununa çözüm amaçlı müzakereler, KKTC'nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile birlikte dönemin Rum lideri G. Klerides arasında 1968'in Haziran ayında Beyrut'ta gerçekleştirilen görüşmelerle başladı.

Dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan, 2002 yılında "Annan Planı" olarak da adlandırılan "Kıbrıs Sorununa Kapsamlı Çözüm Temeli" belgesini duyurdu.

Denktaş ve o dönemki Rum lider Papadopulos, "Annan Planı" kapsamında çeşitli görüşmeler gerçekleştirdi ve 24 Nisan 2004'te bu plan, iki tarafta referanduma sunuldu.

Rumlar AB'ye alındı

Rumların yüzde 75,83'ü, söz konusu planı reddederken Kıbrıs Türk cephesi yüzde 64,91 ile plana "evet" dedi.

Buna karşın referandumdan sonra Rum yönetimi 1 Mayıs 2004'te, Ada'daki diğer ortak olan Türk tarafı yok sayılarak "Kıbrıs Cumhuriyeti" ismiyle AB'ye tam üye yapıldı.

İsviçre'nin Crans Montana şehrinde 28 Haziran 2017'de yeniden başlayan ve 10 gün yoğun bir biçimde devam eden müzakereler, garantör devletler Yunanistan, Türkiye ve İngiltere'nin de katılımıyla birlikte yapıldı.

KKTC'den 6 maddelik barış önerisi

27-29 Nisan'da son olarak BM öncülüğünde Cenevre'de, garantör devletlerin de katılımıyla birlikte gayriresmi Kıbrıs konferansı düzenlendi.

Konferansta, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "Yeni fikirlerle gelin" çağrısıyla Kıbrıs'ta kalıcı barış için 6 maddelik bir tavsiye sundu.

Önerinin ilk maddesinde, Kıbrıslı Rumlar ve Türklerin eşit egemen eşitliğinin ve uluslararası statüsünün güvence altına alındığı ilgili kararın, BM Güvenlik Konseyinde kabul görmesi adına Genel Sekretere inisiyatif alma çağrısı yaptı.

Türk cephesi yarım asırdan fazla bir süredir müzakereleri devam eden ve bir sonuç alınamayan federasyon sisteminin tersine yeni çözüm tavsiyesini kayıtlara geçirirken Rum cephesinin, uzlaşmaz tavırda ısrarcı olduğu ve konferansa hazırlıksız geldiği görüldü. Dolayısıyla gayriresmi Kıbrıs konferansı, her iki taraf arasında ortak zemin olmaması nedeniyle sonuçsuz kaldı.

Rumlar, iki devletli çözümü kabul etmiyor

Tarihsel dönemde, Rum cephesi her seferinde çeşitli nedenlerle BM önerilerinin de içinde olduğu çözüme ilişkin adımları reddetti veya kabul edilmesi imkansız olan şartlar ortaya koydu.

Dolayısıyla, 50 yılı aşkın süredir Kıbrıs'ta devam eden müzakerelerde, Türklerin yapıcı rolüne rağmen, Rumların uzlaşmaz tavrı sebebiyle bir sonuç alınamadı. Ekim 2020'de KKTC'de cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar, Türkiye'nin destek verdiği egemen eşitliğe dayalı, iş birliği içinde ve yan yana yaşayan "iki devletli çözüm" modelini teklif ediyor.

Yorumlar (0)