Akşener, Erdoğan'a sandığın yolunu gösterdi: Beceremiyorsanız çekileceksiniz!

İYİ Parti lideri Meral Akşener, bugün partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Akşener, AK Parti hükümetini ekonomi üzerinden eleştirdi. Akşener, Erdoğan'a sandığı işaret ederek, "Beceremiyorsanız eğer yoldan çekileceksiniz" dedi. 'Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak?' sorularına yönelik ise Akşener, "Sayın Erdoğan; sen sakın merak etme. Senin yerine, adalet ve özgürlük gelecek!" ifadelerini kullandı.

GÜNDEM 15.06.2022, 15:23 15.06.2022, 16:40
Akşener, Erdoğan'a sandığın yolunu gösterdi: Beceremiyorsanız çekileceksiniz!

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM'de partisinin haftalık grup toplantısında gündemle ilgili açıklamalar ve değerlendirmeler yaptı. Konuşmasında, ekonomik sorunlar üzerinden AK Parti hükümetine yüklenen Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sandığın yolunu gösterdi.

Akşener: "Nebati Bakan’ın büyük mucizesi var ama geliri yok!"

En son Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin açıkladığı 'Gelire Endeksli Senet' çalışmasına değinen İYİ Parti lideri Akşener, "Nebati Bakan’ın o ışıltılı zihninin, en son ki mucizesini biliyorsunuz, 'Gelire Endeksli Senet' uygulaması. Bu uygulama öyle büyük bir mucize ki; Gelire Endeksli Senet açıkladılar fakat ortada herhangi bir gelir yok" ifadelerini kullandı.

"Erdoğan, düzensiz göç politikasının sorumlusudur!"

Düzensiz göç politikasına yönelik de açıklamalar yapan Akşener, "Beşar Esad, oldukça kapsamlı bir af çıkartarak, sığınmacı vatandaşlara 'Ülkenize dönün' dedi. Fakat Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, ' Durun burada daha size karpuz kesecektik, size vatandaşlık verecektik' diyerek, bu duruma engel oluyor" diye konuştu. İYİ Parti lideri Akşener, "Düzensiz göç probleminin muhatabı da suçlusu da sorumlusu da bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır" ifadelerini kullandı.

Akşener’den Erdoğan’a "adaylık" yanıtı

Diğer yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı olarak kimi seçeceğini merak etmesine de değinen Meral Akşener, "Artık Erdoğan’ın tek bir tane derdi var: O da Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kimin olacağı… Erdoğan, işini gücünü bıraktı, her bulduğu fırsatta, sizin 'Adayınız kim?' diye soru soruyor. Hatta bu durum için, sandığa gömüleceğini kendisi de bile bile, adaylığını açıkladı. Sayın Tayyip Erdoğan; sen sakın merak etme. Sen gideceksin yerine, adalet, demokrasi ve özgürlük gelecek!

Akşener'in açıklamalarında yer alan önemli başlıklar ise şu şekilde:

Pençe- Kilit Operasyonu

"Aziz milletim, değerli milletvekillerim, sevgili gençler ve kıymetli basın mensubu arkadaşlar; sizleri saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Yine bu günlerde gencecik fidanlarımızı toprağa uğurluyoruz. Evlatlarımız, bir bir toprağa düşüyor. Hepimizin canı ve yüreği acıyor.

Piyade Komando Sözleşmeli Er Fuat Özer, Piyade Uzman Çavuş Ramazan Gök, İstihkam Uzman Çavuş Gökhan Demir, Piyade Uzman Onbaşı Mehmet Ali Çap ve Piyade Uzman Çavuş Ömer Yıldırım Pençe-Kilit Harekatı’nda, terör örgütüne karşı vatanımızı korumak uğruna şehit düştüler. Hepimizin başı sağ olsun. Her bir evladımızın ayrı ayrı ruhu şad ve mekanları cennet olsun. Ben evlatlarımızın ailelerine ve sevdiklerine Allah’tan sabır, yaralı askerlerimize ise acil şifalar diliyorum. Allah’ım onları korusun ve bize evlatlarımızın acılarını göstermesin."

Sel felaketleri

"Çok değerli dava arkadaşlarım; geride bıraktığımız hafta da ülkemizin farklı bölgelerinde, bazı sel felaketleri yaşandı. Sel olaylarında zarar gören tüm vatandaşlarımıza, geçmiş olsun temennilerimi iletiyorum ve Ankara’da meydana gelen sel felaketinde yaşamını yitiren; İlkay Yiğit, Muhammed Şahin, Ramazan Gök ile Mustafa Demirel’e Yüce Allah’ımdan rahmet, aileleriyle ve sevdiklerine ise çok sabır diliyorum. Ülkemizde yaşanan bu doğal afetlerin, elbette giderek artmasında bir sebep var."

"Doğanın bize açık bir mesajı var"

"Bu dengesini bozduğumuz doğanın, bize açık şekilde bir mesajı. Yaşadığımız bu felaketler ile bize gösterilmek istenen, açık bir gerçek var. 17 Haziran günü yani 2 gün sonra, Dünya Çölleşme ve Kuraklık ile Mücadele Günü. Bütün dünyayı özellikle de konumu nedeni ile ülkemizi oldukça etkileyen iklim Krizi, acil çözülmesi gereken sorunlarımızdan sadece biri… Türkiye’nin içinde bulunduğu, Akdeniz Havzası, git gide Antropojenik olarak yani insan eliyle yapılan iklim değişikliğinin etkilerinden dolayı daha kuru bir bölge şekline geliyor. Türkiye ne yazık ki, 'su sıkıntısı olan' bir ülke."

"Topraklarımız çölleşmeye eğilimli"

"Kuraklığa, çölleşmeye ve arazi bozulmasına karşı oldukça kırılganız. Yapılan son değerlendirmelere göre, ülke topraklarımızın yaklaşık olarak yüzde 60 kadarının çölleşmeye eğilimli olduğu tespit edildi. Yağış dağılımı konusunda iklim krizi nedeni ile gerçekleşeceği tahmin edilen değişimler, daha fazla aşırı yağışlara ve uzun süreli kuraklıklara neden olarak, toprak erozyonuna karşı ülkemizin kırılganlığını, maalesef daha fazla arttıracak. Ayrıca, ısınma nedeni ile akarsular ve göller gibi su kaynaklarımızda yaşanan kayıpların, derin bir su yokluğu krizine yol açması tehlikesiyle de karşı karşıya kalmış durumdayız. Bu risk; maliyetlerin yükselmesinden dolayı toprağını boş bırakmak durumunda kalan, suya erişemeyen veya suya erişse bile yüksek maliyet fiyatlarıyla erişe çiftçilerimiz için oldukça hayati bir konu…

"Milletimiz ile memleketimiz için üzerinize düşen görevi yapın!"

"Bizler, İYİ Parti olarak ne milletimizin ne de ülkemizin, başka bir krizi daha kaldıramayacağının çok farkındayız. İşte bu nedenle ben buradan hükümet mensuplarına, açıkça bir çağrı yapmak istiyorum: İklim krizi konusu, iktidar-muhalefet meselesi olamaz. Bu konu, el ele ve kol kola hep birlikte Türkiye’nin geleceğini kurtarmamız gereken bir meselesidir. Bu mesele, sonraki nesillere daha yaşanabilir bir Türkiye bırakma meselesidir ve bizler ülkemizin için hayati önceliğe sahip olan iklim kriziyle alakalı atacağınız, bütün olumlu adımın yanında yer alacağız. Ama o ilk adımı atmak, hükümet olarak sizin görev ve sorumluluğunuzdadır. Gelin siz, iktidarınız döneminde yeni bir ilke vesile olun. Bu sefer bir kriz sebebi değil kriz önleyicisi olun. Gelin, siz bir kere olsun cennet doğamızı katleden taraf değil de koruyan taraf olun. Gelin, bu oldukça hayati yol ayrımında, siz milletimiz ile memleketimiz için üzerinize düşen görevi yapın!"

Akdeniz Üniversitesi’nde artan intihar vakaları

"Değerli yol arkadaşlarım; bildiğiniz gibi Antalya’da Akdeniz Üniversitesi’nin içerisinde yer alan Elmalılı Hamdi Yazır KYK yurtlarında 1 ay içinde üst üste intihar vakaları meydana geldi. 3 tane evladımızın KYK yurtlarında, 1 evladımızın ise öğrenci evinde intihar etmesi bizim hepimizi fazlasıyla derinden etkiledi. Öncelik ile evlatlarımıza Allah’tan rahmet, kederli yakınlarına da baş sağlığı diliyorum. Türkiye’deki oldukça ağır ekonomik şartlar nedeni ile yorulan, yıpranan ve bunalan gençlerimizin zor yerleştikleri yurtlarda ki barınma imkânını, neler yaşadıklarını bilmek zorundayız. Eğer o ortamlarda gençlerimizin yaşamını baskılayan, özgürlüklerini kısıtlayan ve onlara düşük kaliteli, sağlıksız beslenme koşulları dayatan koşullar varsa, bunu öğrenmek bizim görevimiz. Öğrencilerimizin yaşadığı konaklama sorunu; onları dernek ve vakıflara ait olan özel yurtlara mecbur bırakırken ve hala Enes’in acısı yüreğimizde tazeyken KYK yurtlarının başıboş yönetimlerin eline bırakılmasına asla göz yummamalıyız. Bu nedenle de Elmalılı Hamdi Yazır yurtlarında meydana gelen olayların araştırılması ve soruşturulması gereklidir. Gerçeklerin bir an evvel gün yüzüne çıkması için konunun bizlerde takipçisi olacağız. Bizler, gençlerimizi çaresizliğe sürükleyen karamsarlığa hapseden ve yaşamaktan vazgeçiren nedenlerin peşini bırakmayacağız!

"Yaşanabilir bir Türkiye’yi mümkün kılacağız!"

"Değerli dava dostlarım; Hatırlarsınız eğer ben bu kürsüden çok kere Sayın Erdoğan’ın vicdanına seslenmiştim. 'Her hafta bizim çocuklarımız hayatını kaybediyor, her hafta gençlerimiz toprağa düşüyor, her hafta kadınlarımız bu ülkede ölüyor. Gel iktidar ve muhalefet birlikte el ele verelim ve bu ülkenin lügatinden kadın ölümlerini ve genç ölümlerini beraber silelim' dedim. Fakat belli ki, Sayın Cumhurbaşkanı’nın vicdanı kapsama alanı dışında kalmış ve kendisine şua an ulaşılamıyor. Çünkü kendisi bu konuda tek bir tane somut adım atmadı. Çünkü o, kürsü şovları peşinde koşuyor ve hâlâ üç maymunu oynamaya devam ediyor… Nitekim; geçtiğimiz birkaç gün önce Vanlı bir gencimiz, KYK yurtlarındaki yetersizlik ile ilgili, Bay Kriz’e soru sordu. Peki Bay Kriz, ne cevap verdi siz biliyor musunuz? 'KYK yurtlarımız boş. Biz yurtlarımıza öğrenci arıyoruz' dedi. Evet, yanlış duymadınız. KYK yurtları boş duruyormuş ve yurtlarda kalacak öğrenciler arıyorlarmış… Şu umursamazlığa, vurdumduymazlığa bir bakar mısınız? Herkes sussa bile biz İYİ Parti olarak, asla susmayacağız! Evlatlarımızın, hayattan kopuşuna asla sessiz kalmayacağız! Ne kadın ölümlerine ne de genç ölümlerine hiçbir şekilde sessiz kalmayacağız! Milletimizin ayrı ayrı her bir ferdi için mutlu, özgür ve yaşanabilir bir Türkiye’yi mümkün kılacağız! Siz hiç merak etmeyin lütfen. Çok az kaldı!"

"Büyük bir becerisizliğin cefasını biz çekiyoruz"

"Aziz milletim; Türkiye’nin ekonomisi her gün adım adım biraz daha ödemeler dengesi krizine doğru ilerliyor. Fakat açıklanan makroekonomik verilerden daha fazla korkunç olan bir durum daha var. O durum; devlet terbiyesinden, liyakatten ve ciddiyetten nasibini almamış olan bir zihniyetin, şu an hâlâ yönetimde olmasıdır. Bu liyakatsiz olan ekonomi yönetiminin elinde, bizler Türk Milleti olarak, büyük bir sınavdan geçiyoruz. Her gün, biraz daha saçma sapan açıklamaları dinliyor, akıl dışı kararlar ile karşı karşıya kalıyor, bu da yetmezmiş gibi büyük bir beceriksizliğin de cefasını çekiyoruz. Nitekim, geride bıraktığımız günlerde Ak Partili olan bir vekil; Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, ‘Şehir hastanelerine ödemesi yapılacak olan paranın, bütçede bir yükü var; fakat devlet memurlarının da bütçe üzerinde yükü var' dedi. Bu açıklamayı duyan, bir başka Ak Partili vekil de daha fazla altta kalmak istememiş olacak ki 'Akaryakıt pahalı fakat sebebi tabi ki biz değiliz. Dua edin de bol akaryakıt çıksın' demişti."

Vatandaştan yandaşa servet tepkisi!

"Şaşırdık mı? Hayır, maalesef şaşırmadık. Başını Bay Kriz’in çektiği 'Enflasyon sorunu yok fakat hayat pahalılığı var' şeklinde akıl dolu tespitler ile piyasalara güven ve yön veren Erdoğan’ın kabinesinde ise dar gelirli olan vatandaşlarımızı hiçbir şekilde düşünmediklerini itiraf eden, içinde Nebati Bakan’ın da olduğu olağanüstü yetkin siyasi bir kadronun milletvekillerinin böyle konuşması elbette ki şaşırtıcı değil. Hatırlarsınız eğer AK Parti, bundan tam 20 sene önce, 'Yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla sürekli mücadele edeceğiz' diyerek yola çıkmıştı. Bugün de bu arkadaşlar, geldikleri siyasi yolculuklarının en son durağında, dar gelirliyi 2. sınıf vatandaş, memurları da bütçeye yük olarak görüyor. Milletimizi, akaryakıt için de duaya davet ediyorlar. Bizzat neden oldukları ekonomik sıkıntılara da çözüm olarak milletimize şükretmeleri gerektiğini söylüyorlar. Nereden, nereye öyle değil mi? Zihniyet böyle olunca, çare olarak sözde kurtuluş reçeteleri sunup vatandaştan yandaşa servet kazandırmaya yol açıyorlar."

"Ortada gelir falan yok!"

"Nitekim, Nebati Bakan’ın o ışıltılı zihninin, en son ki mucizesini biliyorsunuz, 'Gelire Endeksli Senet' uygulaması. Bu uygulama öyle büyük bir mucize ki; Gelire Endeksli Senet açıkladılar fakat ortada herhangi bir gelir yok… Sonradan biz de öğrendik ki; Devlet Hava Meydanları İşletmeleri ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nden elde edilen gelirleri pazarlıyorlarmış. Peki bu gelirler, daha önce nereye gidiyordu? Devletin hazinesine gidiyordu. Yani millete gidiyordu. Peki şimdi bu gelirler nereye gidecek? Tabi ki Gelire Endeksli Senet’i satın alan tasarruf sahibine gidecek. Yani parayı vatandaştan kesip, tasarruf sahibi olan bir azınlığa aktarıp, sonra da hiç utanmadan ve sıkılmadan halkımıza 'çözüm' diyerek pazarlamaya çalış… Nebati Bakan, bu kafa ile 'GES’ten' sonra, 'öz hakiki kurtuluş reçetesi' diye de milleti denklemden çıkartıp yandaş olan ekosistemin tamamı faydalanabilsin diye 5’li çetenin gelirine endeksli olan 'YES' diye yani 'Yandaş Endeksli Senet' çıkartır ise sakın şaşırmayın…"

Akşener: Milletimize daha faydalı bir hizmet verilebilirdi

"Değerli dava ve yol arkadaşlarım; açıklanan bu programlar farklı fakat zihniyet aynı. Öncelikleri, beceriksizlikleri aynı. Nitekim, Gelire Endeksli Senet’ten daha önceki, sözüm ona kurtuluş reçetesi olan Kur Korumalı Mevduat Sistemi’nin, ülkemize tam olarak maliyeti 200 milyar lirayı bulacak. Bu kadar para bir tane çivi bile çakmadan, doğrudan Hazine’nin kasasından çıkacak. Bu demek oluyor ki milletimizin cebinden çıkacak. Fakat bu 200 milyar lira ile Milletimize, memleketimize çok daha faydalı olan işler yapılabilirdi. Mesela; okullarda, meydanlarda, sokaklarda, her yerde şahit olduğumuz, hepimizi üzen, çocuk yoksulluğu ile yoksunluğu bitirilebilirdi. Rüzgargülü Projemizle devlet okullarında öğrenim gören 11 milyon öğrencimize, 10 sene boyunca, ücretsiz şekilde kahvaltı ve öğle yemeği ikramı verilebilirdi."

"AK Parti’nin önceliği milletimiz değil"

"Mesela; geçim sorunlarından dolayı derdi olan, yükselen kira artışlarından ve ev Kontenjanlardan dolayı yurt bulamayan, buldukları yurtlarda da çileleri bir türlü bitmeyen öğrencilerimizin barınma problemlerini çözülebilirdi. Senelerdir, 'hazinede para yok' diyerek görmezden gelinen ve kazanılmış hakları adına mücadele eden EYT’li kardeşlerimizin de hakkı verilebilirdi. Maliyetlerin altında ezilip faturalarını ödemekte zorlanan esnaf vatandaşlarımıza ve sanayicilerimize de destek olunabilirdi. Fakat tüm bunlar sırasında bir öncelik meselesi var ki ne var! Artık AK Parti hükümetinin hiçbir eyleminde hiçbir plan ve programında ne yazık ki öncelik milletimizin olamıyor."

"Çaresizlik artarak devam ediyor"

"İşte bu sebepten dolayı 'önce millet, önce memleket' diyerek adım attığımız bu yolda; Türk Devleti’nin önceliğinin yine Türk Milleti olduğunu bütün herkese hatırlatmak için geliyoruz! İktidarın imza attığı bütün hatalara, yanlışlara ve beceriksizliklere rağmen; Ülkemizi içinde bulunduğu bu çukurdan kurtarmak için geliyoruz! Siz hiç merak etmeyin. Çok az kaldı! Benim aziz milletim; ülkemizi kasıp kavuran bu derin yoksulluğun ayak izleri sokaklarda, dükkânlarda ve meydanlarda kısacası bütün her yerde hissediliyor. Evladının beslenmesinden, büyümesinden ve geleceğini kurmasından endişeli olan annelerin, evine ekmek bile götüremediği için ailesine karşı kendini mahcup hisseden babaların ve kendi ayaklarının üzerinde durmaya çabalarken sürekli çelme yiyen, önüne hep engeller çıkartılan gençlerin, bir türlü ay sonunu getiremeyen emekli vatandaşların feryadı her yerden duyuluyor. 20 Ocak 2020’den bu yana memleketimizi karış karış gezerken vatandaşlarımızdan dinlediğimiz dertler, çaresizlikler ve endişeler katlanarak büyüyor."

Akşener ve esnaf buluşmaları

"Nitekim, bizler geçen hafta Sakarya’daydık. İnsanlarımız, içine düştükleri yoksulluktan dertliydi. Memleketi esir alan adaletsizliğe öfkeliydi. Seslerini duymayan, çilesini umursamayan ve dertlerini görmeyenlere karşı tepkiliydi. Mesela; Kocaali’de spor malzemeleri satışı yapan bir dükkân sahibi kardeşim şöyle dedi: 'Dolar yükseldi ve alım gücü azaldı. Biz adeta çırpınıyoruz. Biz hepimiz eksiye düştük. Birikim de artık kalmadı. Siftah yapmadan dükkânı kapatıp eve gidiyorum.' Karasu’da çiğ köfte satışı yapan bir esnaf kardeşim de dedi ki; 'Giderler aşırı yüksek. Burası bizi artık geçindirmiyor. Önceden 20 kilo çiğköfte satıyorduk. Şimdi ise 8 kilo satıyoruz'

Emlakçılık yapan bir başka esnaf kardeşim ise ne diyor biliyor musunuz? 'Benim çim kan ağlıyor. Ben bir emlakçıyım. Ülkemizin namusunu başkalarına satıyoruz. Geçen hafta içinde İsrail’den sınır dışı edilmiş olan bir adama bir villa satım. O da gitti hemen vatandaşlık aldı.' Fotoğrafçılık ile telefonculuğu birlikte yapan genç bir esnaf vatandaşımızın da sözleri yine çok etkileyiciydi. Genç dedi ki: 'İşler aşırı kötü. Artık biz sürekli bahane üreten siyasetçileri istemiyoruz. Sizin yaptığınız gibi bu şekilde insanlarla dertleşmek, onları dinlemek çok mu zor? Onlarda çıksınlar bizi dinlesinler derdimizi öğrensinler. 40 sen öncenin kuyruklarını ben artık dinlemek istemiyorum.'

"Saray’da yan gelip yatan kişiler, kılını kıpırdatmıyor"

Ferizli’de asgari ücret karşılığında çalışanları olan bir başka esnaf kardeşim de dedi ki: 'Asgari ücrete zam yapılmasına ihtiyaç var.' Bakın, bunu dile getiren esnaf kardeşim, kendisinin de zorlanacağını biliyor. Hükümetin asgari ücretin vergisini üstlenmeyeceğini de biliyor. Kendi maliyetlerinin de yükseleceğini biliyor. Fakat yine de bu zammı işçileri için istiyor. Çünkü etrafta yaşananları anlıyor ve görüyor. Çünkü asgari ücrete yapılan zammın daha 6’ıncı ayda eridiğini biliyor. Enflasyon canavarı yüzünden vatandaşımızın zamdan önceki günleri aradığını biliyor. Bu gerçeği Ferizli’deki esnaf kardeşim görüyor, biliyor ve anlıyor. Fakat Saray’da yan gelip yatan kişiler, kılını kıpırdatmıyor."

"En düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olsun"

"Asgari ücrete rekor şekilde zam yaptık' diyerek sabah akşam böbürlenenler, en başta akaryakıt olmak kaydıyla hemen her ürüne nerede ise her gün gelen zam oranlarıyla zerre ilgilenmiyor. Bu kürsüden ben daha önce de söylemiştim. Bugün yeniden bir kez daha iktidara seslenmek istiyorum: Bizim asgari ücret alan milyonlarca vatandaşımız evine maalesef ekmek götüremiyor. İğneden ipliğe kadar her şeye zam geliyor. Bir an evvel asgari ücreti güncelleyin. 2 bin 500 liraya yükselttiğiniz en düşük emekli maaşını ise asgari ücret seviyesine çıkartın."

Akşener’den Tank Palet Fabrikası açıklaması

Sakarya ziyareti sırasında Tank Palet Fabrikası konusunu da unutmadıklarını dile getiren Akşener, “İhale zengini iktidar yandaşları ve Katarlılara adeta peşkeş çekilen bu önemli ve stratejik kurumumuz hususunda ne konuşmalar yapılmıştı, hatırlıyor musunuz? İlk başta satmadıklarını, kiraladıklarını söylediler. Sonradan satıldığı anlaşıldı. Önce hurda yığını dediler, sonra tam tersi yönünde açıklamalar yaptılar. Ordumuz için son derece önemli olan bu kurumumuzun peşkeş çekilmesi hususunda birçok yalan duyduk. Yandaş medya da günlerce bu yalanlara çanak tuttu” ifadelerini kullandı. 

“Karasu’daki fabrikayı baştan aşağı söküyorlar”

Tank Palet Fabrikası konusunda Karasu’da yeni bir fabrikanın kurulduğu yönünde açıklamaların ardından bölgeyi ziyaret ettiğini belirten Akşener, “Karasu’da 10 bin kişilik büyük bir istihdam sağladıklarını söylediler. Coşkulu bir temel atma töreni de yaptılar. Kalktım, o bölgeye gittim. Milyar dolarlık proje olarak adlandırdıkları o fabrikaya baktım. Ortada ne yatırım var ne de başka bir şey var. Fabrikayı baştan aşağı söküyorlar. Hani burası dev yatırımdı? Neden söküyorsunuz bu fabrikayı? ‘Bay Kriz’in yerli ve milli yatırım anlayışı işte bundan ibaret” ifadelerini kullandı. 

“Yerli ve milli olmak, lafla olmaz”

Açıklamalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen Akşener, “Her fırsatta yerli ve milli olmaktan söz ediyorsun. Yerli ve milli olmak, lafla olmaz. İktidar partisi bu söylemlerde bulunabilmek için öncelikle yerli ve milli kurumları korumalı. Oraları güçlendirmeli. Yerli ve milli olmak bir slogan değil, bir anlayıştır. Daha bu gerçeğin bile farkında değiller. Eğer yerli ve millilikten söz ediyorsunız, milletin parasını koruyacaksınız. Çiftçiye üretiminde destek olacaksınız. Sanayimizi koruyacaksınız, geliştireceksiniz. Yerli ve millilik böyle olur” şeklinde konuştu. 

“Üretim yapan firmaların maliyetleri fahiş seviyelere tırmanmış durumda”

Hükümetin yerli kaynaklarla elektrik üreten firmaları büyük bir sorunun içine attığını dile getiren Akşener, “Yerli ve millilik böyle mi olur? İthal LPG, ithal doğalgaz ve ithal kömürden üretim yapan birçok firmamız var. 2750 liralık megavat saat elektriği bu firmalardan bin 277 liraya alıyorlar. Böyle bir anlayış olur mu? Bir de bu firmalar sık sık ağır cezalara maruz kalıyor. Üretim yapan firmaların maliyetleri fahiş seviyelere tırmanmış durumda. İşte yerli ve milliliği savunan kişilerin gerçek yüzü bu” ifadelerini kullandı. 

“Halkımız, sabırsızlıkla sandığın önüne gelmesini bekliyor”

Türkiye’nin önemli bir seçim sürecine girmekte olduğunu dile getiren Akşener, “Sayın Erdoğan, sen bu milleti ‘şükürsüz’ diyerek suçlasan da, halkımızın büyük sıkıntılarından bihaber olsan da, o dert kuyusu artık seni ve beraberindeki çok net bir şekilde görüyor. Halkımız, sabırsızlıkla sandığın önüne gelmesini bekliyor. Ne yazık ki nereden geldiğini unuttun ve kendini o sarayına kapattın. Seni o saraya çıkaran insanları unuttun. Yandaşlarınızı ise korumaya ve beslemeye devam ettiniz. Ama gün gelecek bunların hepsinin hesabını milletimiz sandıkta soracak” şeklinde konuştu. 

Akşener’den dış politika tepkisi

Türkiye’nin dış politikada derin bir krizin içine itildiğinin altını çizen Akşener, “Ne yazık ki ülkemizin sürüklendiği bu büyük krizin de baş mimarı Sayın Erdoğan’dır. Biz kendisine bu kürsüde boşuna ‘Bay Kriz’  demiyoruz. Elini neye atsa bozuyor. Hangi konu hakkında öğretmenlik taslasa, o konuda ülkemiz sorunlarla boğuşuyor. Bu cumhuriyet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde milletimizin kanıyla, canıyla, dişiyle tırnağıyla kuruldu. Bu ülkede ‘devlet benim’ demeye kimsenin hakkı yok. Hep ego, kibir ve ergen siniri yüzünden ülkemiz işte bugün bu hallere düştü” dedi. 

“AK Parti hükümetleri, dış politikayı bir iç siyaset malzemesi haline getirmek için kullanıyor”

Son dönemde Yunanistan’la yaşanan gerilim hakkında konuşan Akşener, “AK Parti hükümetleri, ne yazık ki dış politikayı bir iç siyaset malzemesi haline getirmek için kullanıyor. Oy toplama amacıyla hamleler yapıyorlar. Dış politikada memleketin menfaatlerini gözetip, akılcı davranmak yerine her meselede bir taraf seçmek adeta bir âdete dönüştü. Mursi’nin intikamı için Sayın Erdoğan, Mısır’la ilişkilerimizi bozdu. Mısır da gitti Yunanistan ile anlaşmaya vardı. Biz de sessiz sessiz izledik. Bu en basit örneğidir. Erdoğan’ın keyfi seçimleri ülkemize ne kazandırdı? Hiçbir şey. Hem kendi kendine ülkenin kaderini belirleyip hem de bağırıp çağırınca işler rayından çıkıyor. İşte dış politikada bu taraf seçme, bağırıp çağırma hareketleri, bize hep hüsran olarak geri dönüş yapıyor. Her bağırmadan çağırmadan sonra geri adım atıyor. Bu tarz tutarsız hareketler, ülkemizin uluslararası alandaki konumuna zarar veriyor” ifadelerini kullandı. 

“Bugün şaka yapmadığını belirten Sayın Erdoğan, yarın bunun bir şaka olduğunu söyleyebilir”

Yunanistan ile yaşanan gerginlikte Türkiye’nin hakkını asla yedirmeyeceğini belirten Akşener, “Bu konuda Türkiye’nin haklı olduğunu ve hakkımızın yenmesine asla müsaade etmeyeceğimizi her fırsatta belirttik. Ancak Sayın Erdoğan’ın tavırları ve çelişkili hamleleri sebebiyle bu meselede haksız duruma düşme konusunda endişe taşıyoruz. Bugün şaka yapmadığını belirten Sayın Erdoğan, yarın bunun bir şaka olduğunu söyleyebilir. Böyle bir ihtimalin olduğunu hepimiz biliyoruz. ‘Benim için Miçotakis diye biri yok’ diyen Sayın Erdoğan’ın, yarı çıkıp da Miçotakis’e ‘kardeşim’ deme ihtimalini de göz ardı edemeyiz” dedi. 

“Ülkemizde kaç düzensiz göçmen olduğu bile net değil”

Düzensiz göçmen sorunu hakkında değerlendirmelerde bulunan Akşener, “Ülkemizdeki düzensiz göçmen sayısını hala net şekilde bilen yok. İçişleri Bakanlığı verilerine göre bu sayı 3,5 milyon. Valiye bakılırsa 5 milyon, başka bit yetkiliye bakılırsa 6 milyon. Düzensiz sığınmacılar, ülkemizin büyük sorunlarının başında gelmektedir. Ülkemizde kaç düzensiz göçmen olduğu bile net değil. Ortak bir karar yok bu konuda. Adeta bir bilgi kirliliği içinde yaşıyoruz. Eşi benzeri görülmemiş bir plansızlık ve dağınıklığın içindeyiz. Bugün gelinen nokta da işte bu plansızlığın bir sonucudur” şeklinde konuştu. 

“Göçmen krizinin sorumlusu Erdoğan”

Düzensiz göçmen krizinin sorumlusu olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı gösteren Akşener, “Böylesine büyük bir krizin baş muhatabı da suçlusu da Sayın Erdoğan’dır. Aslında burada asıl mesele göçmenler değil, para karşılığı bu kişileri ülkeye kabul eden mevcut iktidarın kendisidir. Asıl mesele, sığınmacılar üzerinden oy toplamak isteyen işte bu kirli zihniyettir. Göçmenlerin yeniden ülkelerine dönmesinin ana şartı da ‘Bay Kriz’i evinde göndermektir” ifadelerini kullandı. 

“Artık vatandaşlarımız için ev almak büyük bir hayale dönüştü”

Fahiş kira fiyatlarının dayanılamaz seviyeye yükseldiğini belirten Akşener, “Ülkemizde bir sistem var biliyorsunuz. Ev alana vatandaşlık veriliyor. Yandaşlara ekstra bir gelir kapısı daha açabilmek için ülkemizin vatandaşlığı satılıyor. Hükümetin bu uygulamasıyla birlikte 10 milyar dolara yakın bir piyasa oluşmuş. Tabi bu paralar yandaşlara akıyor. Bunun yanı sıra ülkemizde kira kontratını imzalayan bir yabancı kişi 1 sene boyunca Türkiye’de oturum iznine erişiyor. Bunların bedelini elbette bizim cefakâr halkımız ödüyor. Artık vatandaşlarımız için ev almak büyük bir hayale dönüştü. Ev kiralamak ise yürek istiyor. Kira fiyatları inanılmaz rakamlara erişti. Bu sorunların hepsi milletimizin sırtına yükleniyor” şeklinde konuştu. 

“Türkiye Cumhuriyeti devleti, asla bir sömürge ülkesi değildir”

Türkiye’nin Ortadoğu bataklığına mahkûm edilecek bir ülke olmadığını dile getiren Akşener, “Sayın Erdoğan, büyük bir geçmişe sahip olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, asla bir sömürge ülkesi değildir. Ortadoğu’nun o bataklığına çekilecek bir ülke de değildir. Türkiye, tam bağımsız, tam egemen şerefli bir devlettir. Bu büyük devleti sizin şahsi hedeflerinize yem ettirmeyiz. Sevgili gençler, değerli halkım, size söz veriyorum. Bizim iktidarımızla birlikte Türkiye’de sığınmacı ve düzensiz göçmen diye bir sorun olmayacak. Bu sorunların hepsini tek tek aşacağız. Ama gençlerimizden bir istirhamım var. Sakın öfkenize mağlup olmayın. Sizi kendi oyun sahalarında kullanmak isteyenler sakın itibar etmeyin. Sizi manipüle etmelerine izin vermeyin. Sığınmacıları yeniden ülkelerine göndermek, bizim uluslararası hukuktan doğan bir hakkımızdır” ifadelerini kullandı. 

“Bizim iktidarımızda düzensiz göçmen sorununu çözüme kavuşturacağız”

Beşar Esad’ın yeni bir af çıkararak Suriyelileri ülkesine geri çağırdığını belirten Akşener, “Ancak Sayın Erdoğan adeta bunun önüne set koyarak engel oluyor. Aslında bugün ülkemizdeki düzensiz göçmenlerin yeniden ülkelerine dönmesine müsaade etmeyen tek bir kişi var, o da Recep Tayyip Erdoğan’dır. Ancak kimsenin endişesi olmasın. Bizim iktidarımızda düzensiz göçmen sorununu çözüme kavuşturacağız” dedi. 

“Biz bu sorunları nefret diliyle değil, diplomasi ve politikayı kullanarak çözüme ulaştıracağız”

Öfkeye yenik düşmeden sağduyuyla tüm meseleleri çözeceklerini dile getiren Akşener, “Biz bu sorunları nefret diliyle değil, diplomasi ve politikayı kullanarak çözüme bağlayacağız. Biz hiçbir konuda boyun eğmeyeceğiz, herkese karşı dik duracağız. Her sorunun üstesinden geleceğiz. Biz iktidar olduğumuzda, Türkiye Cumhuriyeti’ni ciddiyetle yöneteceğiz. Herkes rahat olsun, artık seçime çok az bir süre kaldı. Değerli vatandaşlarım, haklısınız çok büyük sorunlarla boğuşuyoruz. Zor bir süreçten geçiyoruz. Ama ülkemiz çok büyük ve güçlü bir ülke. Yapmamız gereken tek bir şey var, artık ampulü söndürüp, İYİ Parti’nin güneşi altında huzura ermek” ifadelerini kullandı. 

“Zengin ve güçlü bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz”

İYİ Parti iktidarında Türkiye’deki tüm sorunların üstesinden geleceklerini vurgulayan Akşener, “Projelerimizle, hedeflerimizle, vizyonumuzla, zengin ve güçlü bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Biz bu göreve hazırız. Ülkemizi ekonomiyle alakası olmayan bu liyakatsizlerden kurtarmak bizler göreve talibiz. Ülkemizi son derece güçlü bir ekonomi kadrosuyla yönetmeye hazırlanıyoruz. Halkımızı, içine düştüğü bu büyük ekonomik buhrandan kurtarmak için İYİ Parti kadroları hazır vaziyettedir” şeklinde konuştu. 

Yorumlar (0)