30 Ağustos: Büyük zafer böyle kazanıldı...

Türk ordusunun zaferi ile sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biridir. Mustafa Kemal Paşa'nın "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri" talimatını verdiği Büyük Taarruz'un üzerinden tam 99 yıl geçti. Peki zafere giden yolda neler yaşandı? Detaylar haberimizde...

GÜNDEM 30.08.2021, 08:52 30.08.2021, 10:15
30 Ağustos: Büyük zafer böyle kazanıldı...

26 Ağustos 1922'de Afyon'da başlayan Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı sırasında işgalci kuvvetlere kesin ve son hamleyi gerçekleştirmek ve düşman birliklerini Anadolu'dan atmak için planlanmış gizli bir harekâttı.

Vatanın düşman işgalinden tamamen kurtulmasını sağlayan Büyük Taarruz, 1920 yılında Meclis'in açılmasıyla fiilen kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ölümsüzlüğünü de kanıtladı. 

Hazırlıklar gizlice yürütüldü

20 Temmuz 1922'de kendisine 4. kez başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal, işgalcilere karşı hazırlıklarını gizlice yürüttü. Bu gizliliğin başlıca iki nedeni vardı; birincisi gereken cephane ve malzemeyi toparlayabilmek, ikincisi de savaş için yeterli asker sayısına ulaşmak. 

Son bir kez Türklerin önerdiği barış planını Avrupa'ya anlatmak için yola çıkan Fethi Okyar, "Sizce barış için umut var mı Paşam?" diye sorduğunda Mustafa Kemal Paşa şu yanıtı verdi: 

"Hayır, yok ama akacak kandan kimin sorumlu olduğu tarihe yazılır!"

O sırada çok uzaklarda, İngiltere'de Başbakan Lloyd George, barış ümitlerini bütünüyle yok ederek, "Ankara, martta bildirdiğimiz barış şartlarının hala geçerli olduğunu sanıyorsa, çok aldanıyor. Bu şartlar artık hükümsüzdür. İzmir'de hakimiyet Türklere bırakılamaz."

7 Ağustos günü Padişah Vahdettin, İngiliz temsilcisi Sir Harold Rumbold ile bir araya geldi. Vahdettin, Rumbold'a her türlü fedakarlığa hazır olduğunu belirterek, milliyetçilerin bastırılması için İstanbul kuvvetlerine silah ve para yardımı yapılmasını istedi. Bu görüşmeyi 'inanılmaz bir durum' olarak değerlendiren Rumbold, "Türk Sultanı, düzeni korumak amacıyla Sakarya Savaşı'nı kazanmış Türk ordusunu silahla yok etmek istiyor, daha da şaşırtıcı olanı, yok edebileceğini sanıyor, böyle birine ne denir?" dedi.

Taarruz için düğmeye basıldı

Büyük Taarruz yaklaşıyordu.... Başkumandan Mustafa Kemal, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Garp Cephesi Kumandanı İsmet İnönü ve Birinci Ordu Komutanı Nureddin İbrahim Konyar, bir araya gelerek taarruz ile ilgili son detayları görüştü. Hatta büyük taarruz öncesinde diplomatlara bir çay partisi bile verildi. Bunun ardından da milli mücadelenin en kritik savaşlarından biri olan büyük taarruz için düğmeye basıldı.

Takvimler 25 Ağustos 1922 Cuma gününü gösteriyordu. İsmet Paşa, gece saat 12'de ordulara ve Kocaeli Grubu'ne genel taarruz emrini yolladı. Cephedeki bazı kıpırtılar, tecrübeli Yunan komutanı Trikupis'i iyice tedirgin etmeye başladı. Her olasılığa karşı tümenleri alarma geçirdi. 

Türklerin Afyon önünde en fazla 6 tümen toplayabileceğini hesap etti. Bu kadar kuvvetle Afyon müstahkem mevkilerini aşmak asla mümkün değildi. Trikupis, Türklerin düşündüğünün iki katı kuvvetle geldiğinden habersiz yattı. 

Başkomutan ordunun başında...

İngilizlerin, Yunanların, İstanbul Hükümeti'nin, dünyanın Ankara'da sandığı Başkomutan Mustafa Kemal, Yunan ordusu komutanları yataklarındayken Kocatepe ordusunun başındaydı.

Savaşa katılan Türk ordusundaki asker sayısı 207 bin civarında iken, Yunan askeri sayısı ise yaklaşık 225 bindi. Yunan ordusunun silah ve cephane konusunda Türk ordusuna karşı sayıca üstünlüğü de bulunuyordu. Hava desteğinde ise Türk ordusunun gücü, karşısındaki orduya göre oldukça zayıftı. İki ordu arasındaki savaş, piyade ve süvari birlikleri arasında geçecekti.

Ünlü şair Nazım Hikmet, Büyük Taarruz Zaferi’ni anlattığı şiirinde muharebeninin başlangıç anlarını şu ifadelerle tasvir eder:

"Dağlarda tek, tek ateşler yanıyordu. Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, birdenbire beş adım sağında onu gördü. Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saatı sordu. Paşalar: “Üç” dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu.
Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlıyacaktı."

Afyon'da Yunan mevzileri büyük yıkıma uğratıldı

25 Ağustos'u 26 Ağustos'a bağlayan gece Afyon'da başlayan Büyük Taarruz’u Mustafa Kemal, bizzat kendisi yönetti.

Sis nedeniyle bir saat geciken topçu ateşi, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte başladı. Yaklaşık yarım saat süren yoğun bombardımanla Yunan mevzileri büyük yıkıma uğratıldı.

Geçilmez denilen, asla yıkılmaz denilen savunma mevkileri delik deşik olmuş, açılamayan yerleri de sabırsız istihkamcılar parçalamıştı. Binlerce süvari, arkası kesilmeksizin sel gibi Afyon Ovası'na indi. Kısa sürede Tınaztepe, Belentepe ve Kalecik bölgeleri geri alındı. 

Afyon iki günde geçildi...

Bu sırada cephe gerisine sızan süvari birlikleri de, Yunan ordusunun İzmir-Afyon iletişim bağlantısını kesmeyi başardı. Geri çekilmeye başlayan Yunan ordusu ile Türk askerleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Türk ordusu, Yunan askerlerini takibi sürdürdü.

Yunanlar demiryolu hakimiyetini kaybetti

Yunan askerlerinin Afyon’u terk etmesinin ardından Türk ordusu 27 Ağustosta kente girdi. Cepheye her türlü desteği veren halk, askerleri coşkuyla karşıladı. Afyon’un kurtuluşu, düşman kuvvetlerinin sıkışmasına yol açtı. Yunanlar demiryolu hakimiyetini de kaybetti. Türk askerleri, 30 Ağustos günü ise Kütahya’ya vardı.

Dört gün süren Büyük Taarruz, Dumlupınar Meydan Muharebesi (Başkomutanlık Meydan Muhaberebesi) zaferiyle taçlandırıldı. Bu savaşta Türk ordusu yaklaşık 2 bin 500 kayıp verirken, Yunan ordusundaki ölü sayısı ise 8 bini aştı. 

"Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” 

İki gün sonra Yunan generali Nikolaos Trikupis, Uşak’taki karargahında binlerce asker ile birlikte esir alındı. 

Mustafa Kemal Atatürk, kazanılan bu zaferin ardından Türk askerlerine “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” talimatını verdi. Bu emir doğrultusunda üç koldan ilerleyen Türk ordusu; 1 Eylül'de Uşak'ı, 2 Eylül'de Eskişehir'i, 6 Eylül'de Balıkesir ve Bilecik'i, 7 Eylül'de Aydın'ı, 8 Eylül'de Manisa'yı geri aldı. 

İşgalcilere son darbe...

İşgalci askerlere son darbe ise İzmir’de vurulacaktı. 9 Eylül’de İzmir’in de geri alınmasıyla birlikte Anadolu toprakları, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları sayesinde ilk kez rahat nefes alıyordu.

Çanakkale ve Sakarya savaşlarında işgalci güçler geri püskürtülürken, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ilk kez zaferle sonuçlanan taarruz savaşı olarak tarihe geçti. 30 Ağustos 1922, yıllarca süren Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlandığını müjdeleyen bir tarih olarak da kayıtlara geçti.

"Büyük Taarruz, üstün bir kurmay savaşıdır"

Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Büyük Taarruz'u şöyle anlatır:

"Büyük Taarruz da zafer çok zor şartlarda elde edildi. Burada Kocatepe'ye yürüyüş yapmak güzel bir ritüeldir. Çünkü burası çok önemli bir bölgedir. Burada kazanılan zaferle Türkiye'nin bizim olduğu açığa kavuşmuştur. 1922 Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra ki çok manidar bir savaştır, Yunan ordusu durduruldu. Büyük Taarruz zaferi, üstün bir kurmay savaşıdır. Türk Kurmaylarının ne kadar üstün olduğu ortaya çıktı. Aynı zamanda Türklerin askerlerinin ne kadar inatçı ve dayanıklı olduğu anlaşıldı. Bizler bu zaferi kazandık ama Yunan'ı daha da öteye kovalayamadık. Çünkü ordu, bitkin haldeydi ve hali de yoktu. O dönemde Kazım Karabekir Paşa, 'daha da ileriye gitmekle uğraşmayalım, elimizdekini de kaybederiz' diyor. Çünkü o dönemde vatan öyle bir halde ki dört bir yandan kuşatılmış durumda. Ancak büyük Mareşal Gazi Mustafa Kemal, 'Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri' dedi. Şimdiki Ege, o dönem Akdeniz'dir. Bu noktaya çok büyük tartışmalar arasında gelindi. Mustafa Kemal ileri görüşüyle bu zafere ulaştı."

Banu Fırıncılar

Yorumlar (0)