1071 akademisyenden AYM'ye tepki!

AYM'nin "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" metnine imza atan 10 akademisyen için "hak ihlali" kararı vermesine 1071 akademisyen bildiri ile tepki gösterdi.

GÜNDEM 29.07.2019, 23:50
1071 akademisyenden AYM'ye tepki!

"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" metnine imza atan 10 akademisyen, "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan cezalandırılmışlardı. 9 akademisyen Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunmuş, AYM de "hak ihlali" kararı vermişti.

AYM (Anayasa Mahkemesi) Genel Kurulu, ihlalin ortadan kaldırılması ve yeniden yargılama yapılması için karar örneğinin yerel mahkemelere gönderilmesine hükmederken, başvuruculara 9 bin lira tazminat ödenmesine de karar vermişti.

Toplantıda 8 üyenin ihlal kararına karşı 8 üye ihlal bulunmadığı yönünde görüş bildirmiş ancak, Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan'ın "ihlal" yönünde oy kullanması nedeniyle bireysel başvuruda ihlal kararı çıkmıştı.

Kararın "ihlal olduğu" yönünde çıkmasını AYM Başkanı Zühtü Arslan sağlamıştı. "Eşitlik halinde başkanın katıldığı tarafın oyunun iki oy sayılacağı"na ilişkin hükmün burada uygulanması nedeniyle, Zühtü Arslan oyunu "ihlal olduğu" yönünde kullandığı için sonuç da "ihlal olmuştur" şeklinde çıkmıştı.

AYM'nin kararına karşı 1071 bildiri!

AYM'nin (Anayasa Mahkemesi) "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" metnine imza atan 10 akademisyenin "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan cezalandırıldıkları gerekçesiyle yaptıkları bireysel başvuruda "hak ihlali" kararı vermesine ilişkin 1071 akademisyen karşı bildiri imzaladı.

AYM'ye Malazgirt ile mesaj verdiler!

Karara tepki gösteren 1071 akademisyen tarafından imzalanan bildiride, "Anasaya Mahkemesi'nin skandal bir karara imza attığı" belirtildi. İmza atan akademisyenler, imza sayısı ile Anayasa Mahkemesi'ne Malazgirt mesajı verdiler.

Anayasa Mahkemesi'nin "ihlal olmuştur" yönünde verdiği kararın, şehit ve gazilerin hatırasını zedelediği ve vicdanları yaraladığı ifade edilen bildiride şunlar ifade edildi:

"Terörle mücadele ettiği için devleti suçlayan açıklamalar yapmak dünyanın hiçbir ülkesinde ifade özgürlüğü olarak değerlendirilmez. Bu kararın, terör örgütlerine karşı etkin operasyonların gerçekleştirildiği bir dönemde alınması ise ayrıca dikkat çekicidir. Bildiride imzası bulunan biz 1071 akademisyen, terörle mücadeleyi sekteye uğratmayı ve ülkemizi karalamayı amaçlayan her türlü kurum, organizasyon ve inisiyatifin karşısında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi beyan ediyoruz. Türk milleti adına karar vermekle yetkili kılınan Anayasa Mahkemesinin kararlarının adalete ve kamu vicdanına aykırı olmaması gerektiğine inanıyor, bu yanlış kararda imzası bulunanları kınıyoruz."

Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi bildirisi

Barış için Akademisyenler inisiyatifinde İstanbul ve Ankara'da bir araya gelen binden fazla akademisyen bölgedeki çatışmaların ve hak ihlallerinin sona ermesi için başlattıkları imza kampanyası ile ilgili basın açıklaması düzenlemişti. Açıklama Kürtçe ve Türkçe okunmuştu. Kürtçe metni akademisyen Dr. Yıldız Önen okurken, Türkçe metni Özyeğin Üniversitesi’nden akademisyen Doç. Alper Açık okumuştu. Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi bildirisinde, bölücü terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonlarla ilgili olarak, "Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyoruz” denmişti.

Yurtiçi ve yurt dışında 89 üniversiteden 1128 akademisyenin imza attığı metnin tamamı şu şekildeydi:

"Bu suça ortak olmayacağız! (Em ê nebin hevparên vî sûcî!)

Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!

Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.

Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.

Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.

Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.

Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."

Yorumlar (0)