Brexit maliyetleri

Uzun zamandır gündemi meşgul eden Brexit tartışması, herkesin kafasında soru işaretleri yaratmaya devam ediyor. Bu soru işaretlerinin büyük bir kısmı, ekonomik sonuçların nasıl şekilleneceğiyle ilgili, özellikle de Türkiye açısından bu durum daha da karmaşıklaşıyormuş gibi görünüyor.

EKONOMİ 06.09.2019, 18:01 07.09.2019, 09:16
Brexit maliyetleri

Bildiğimiz üzere, İngiltere, yapılan referandum sonucunda, Avrupa Birliği'nden çıkma kararı aldı. Tartışmaların hala sürme sebebi ise Brexit'in nasıl gerçekleşeceği üzerine. Anlaşmalı ve anlaşmasız olası senaryolar, sadece İngiltere vatandaşlarını değil, dünyadaki birçok insanı da ilgilendiriyor.

İngiltere'deki etki

Brexit'in en çok tartışılan meselelerinden biri, İngiltere ekonomisinin nasıl bir görünüme kavuşacağı. Brexit'i savunanlar, AB'den ayrılmanın sonucunda, dış ticarette bir ivme yaratacağına inanıyor, vergi indirimleri ve devlet harcamaları sayesinde de istikrarlı bir ekonomik büyüme yakalanacağını düşünüyor. Peki durum gerçekten öyle mi?

 

Ekonomistler, Brexit'in hem kısa hem de uzun vadede negatif sonuçları olacağını öngörüyor. Kişi başına düşen reel gelirde bir düşme olacağından şüphelenildiği gibi, enflasyonda artış da bekleniyor. Kısa vadede, doğrudan yatırımlarda bir daralma ve işsizlik oranında artış bekleniliyor. Uzun vadede ise, İngiltere'nin gayrisafi yurt içi hasılasında yüzde 1,2 ile 4,5 arasında bir düşüş, kişi başı gelirde ise yüzde 1 ile 10 arasında bir düşüş yaşanacağına inanılıyor.

İngiltere'nin AB üyesi olması, dış ticaret hacminde pozitif etkisi olduğu bilinen bir gerçek. İki türlü olan Brexit senaryosunda da, anlaşmalı ve anlaşmasız, İngiltere bu pozitif etkiyi kaybedecek. 'Zor Brexit' senaryosunda, İngiltere'nin AB ile olan ihracatının yaklaşık üçte biri, gümrük vergilerinden muaf olsa dahi, dörtte biri zorlu ticaret bariyerleriyle karşılacak; dahası, kalan ihracat payı ise yüzde 1 ile 10 arasında risk primleri ve vergilerine tabi tutulacağı konuşuluyor.

Bir diğer önemli konu ise, İngiltere'nin göç yasalarıyla ilgili; Brexit'in gerçekleşmesi durumunda, göç oranında bir düşüş olacak. Bunun sonucunda da, GSYH'de ve kişi başı gelirde kayda değer bir düşüş gerçekleşeceği gibi, düşük vasıflı işçilerin maaşlarında marjinal pozitif etki bekleniyor. Bir başka deyişle, İngiltere'nin düşük vasıflı işçilerinin çoğunluğunun göçmenlerden oluşmasından kaynaklandığını, ve Brexit sonucunda göçmen sayısının azalması dahilinde bu işçilerin maaşlarının yükseleceğini anlıyoruz. Bu, ileride enflasyonist bir etki yaratabileceği gibi, tüm dünyada kendine yer bulan ırkçılık tartışmalarını da beraberinde getirebilir.

Türkiye'yi nasıl etkileyecek?

Bilindiği üzere, Türkiye ile İngiltere arasındaki ilişkiler genel anlamda iyi seyrediyor. Türkiye'nin AB üyeliğine en çok destek veren ülkelerden biri İngiltere idi, iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi ise hatırı sayılır bir seviyede seyrediyor. Hatta, İngiltere Gelir ve Gümrük İdaresi'nin verilerine göre, Türkiye, İngiltere'nin en büyük 19'uncu ticaret ortağı.

İngiltere Ticaret ve Yatırım Bakanı Lord Livingston,"İngiltere, Türkiye'nin AB'ye üye olması için destek olmaya devam edecektir. Türkiye'de faaliyet gösteren 2500'e yakın ingiliz asıllı firma bizi memnun etmektedir. Türkiye, almış olduğu cesur altyapı kararları ile bizi haklı çıkarıyor" diyerek Türkiye ve İngiltere'nin ilişkisinin eşsiz bir ilişki olduğunu belirtiyor.  Livingston, İngiltere'nin Türkiye'de 1.3 milyar dolarlık  yatırım yaptığını da vurgulayarak, hükümetlerin kimi zaman koruyucu önemler alabileceğini vurgulayarak, sağlık, bilim, inovasyon gibi alanlarda işbirliği yapılabileceğini de ekliyor. Küçük ve orta ölçekli şirketleri desteklediklerini belirten Livingston, Türkiye'deki ve İngiltere'deki Ticaret Odalarının biraraya gelmelerinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin stratejik ortak olarak kabul edildiğini söylüyor.

T.C. Dışişleri Bakanlığı verilerine göre, İngiltere ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi, 2017 yılında 16 milyar ABD dolarına ulaşmış ve Türkiye'de 3 binden fazla İngiliz şirketi faaliyet gösteriyor.

Aşağıda görülen tabloda, Türkiye'nin ülkelere göre ihracat verileri bulunuyor. İkinci sırada ise Birleşik Krallık var.

Fakat bu iyimser ilişkilere rağmen uzmanlar, Brexit sonrasındaki belirsizlik nedeniyle iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin de belirsizliğe sürüklenme tehlikesi altında olduğunu savunuyor.

İstanbul Politika Merkezi'nde görevli olan Dr. Simon Waldman, iki ülke arasındaki ticaret hacminin arttığını belirttiken sonra, Brexit'in Türkiye üzerinde bir tehlikesi olabileceği uyarısını yapıyor. Brexit'in İngiltere'yi nereye sürükleyeceğinin bilinmemesinin, Türkiye ekonomisini sıkıntılı bir sürece sürükleyebileceğini düşünüyor. Fakat bu karamsar tavra rağmen, iki ülke de ticari ilişkileri iyileştirmek için gereken siyasi iradenin var olması, bu olumsuzluğu ortadan kaldırabilir.

Öte yandan, Türkiye'nin Gümrük Birliği içerisinde bulunmasından ötürü, İngiltere ve Türkiye'nin ticari ilişkilerinin geleceği, İngiltere'nin AB ile yapacağı anlaşmaya bağlı.

Taslak metinde Ankara Anlaşması yok

Brexit sürecinin ayrıntılarını belirleyen taslak metnin bir bölümü, göç anlaşması nedeniyle, Türkiye'ye yapılacak mali yardımlara ayrılmıştı. Metinde, İngiltere'nin anlaşmanın yürürlüğe girme tarihine kadar göçmenlerle ilgili olarak, Türkiye ile varılan uzlaşma kapsamındaki mali yardımlara yönelik tahahhütleri yerine getireceği bildiriliyor.

Öte yandan, taslak metinde, Türkiye vatandaşlarının Birleşik Krallık'ta iş kurmasına izin veren Ankara Anlaşması'nın akıbetine dair herhangi bir şey yok. Fakat, hukukçular, bu imkan Ankara Anlaşması kapsamında tanındığı için, İngiltere'nin AB'den ayrılmasıyla birlikte anlaşmanın da geçersiz olacağını belirtiyor. Dolayısıyla, Türkiye vatandaşlarından, bu anlaşma kapsamında, vize başvurusu almaya devam edip etmeyeceği belirsizliği sürüyor.

Yeni dengeler, yeni ekonomik sonuçlar

Siyaset bilimciler, İngiltere dış siyasetinin ABD ile yakınlaşma içerisinde olduğunun farkındalar. Bu yakınlaşma, Türkiye'nin de ABD ile yakın ilişkiler kurma yolunu açabilir. Türkiye dış ticaretine bu durumun pozitif bir katkısı olabileceği gibi, iç pazarında nasıl bir tablo çizeceği ise merak uyandırıyor.

İngiltere'nin AB'den çıkmasıyla, AB'nin Türkiye üzerindeki etkisi doğal olarak azalacak. Ekonomik anlamda baktığımızda, Türkiye hala Gümrük Birliği'nde olacak ve aynı uygulamalar devam edecek gibi görünüyor. Fakat, Türkiye'den ve dünyadan ekonomistler, AB'nin Türkiye üyeliği için dayattığı insan hakları, demokrasi gibi koşulların azalması durumunda, Türkiye'deki iç siyasetin kötüleşmesi ihtimalini de göz önünde bulunduruyor. Bu gibi durumlar, yabancı yatırımcının Türkiye pazarı üzerinden çekilmesi olasılığını artırıyor, nitekim, para belirsizlikten korkar ve 'sağlam' yerlere gitmek ister.

Kısacası, dünyadaki dengeler değiştikçe, Türkiye ekonomisi de bu durumdan nasibini alacak gibi görünüyor. Global bir resesyonun olacağı uzun zamandır ekonomistler arasında tartışılıyor, ve uzmanlar şu gerçekte uzlaşmış durumda: Türkiye'nin bu durumdan en az şekilde etkilenmesi için hukukun üstünlüğünün sağlandığına ve sağlam kurumlarının olduğuna dair yabancı yatırımcıyı ikna etmesi gerekiyor.

Yorumlar (0)