Hala karar vermedik: Üniversite sınavı

Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana yükseköğretim sistemimizde çeşitli değişiklikler yaşandı. Sınav sistemimizde yapılan değişiklikler sıkça eleştirildi. Yaşadığımız son süreç öyle gösteriyor ki, sınav sistemi konusunda başladığımız noktaya dönecek gibiyiz.

EĞİTİM 30.04.2019, 11:46 30.04.2019, 12:55
Hala karar vermedik: Üniversite sınavı

Osmanlı Devleti’nin son yılları uzun süren savaşlarla ve bu savaşların toplumda oluşturduğu yıkımlarla mücadeleyle geçmişti. 1. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı Devleti yıkılmaya mahkum olmuş ve küllerinden yeni bir devlet doğmuştu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasıyla birlikte devlet her alanda kalkınmaya, yeniden imar ve iskan edilmeye çalışılıyordu.

Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitim alanında yapılmayı bekleyen oldukça fazla iş vardı. 1927 yılında yapılan sayımlarda Türkiye’nin nüfusu 13 milyonun üzerinde görülüyordu. Toplam nüfusun ise sadece %11’i okuryazardı. Cumhuriyetle birlikte ülke çapında eğitim seferberliği başlatıldı. Harf devrimi sonrası yapılan okuma yazma seferberliğiyle halkın okuma yazma öğrenmesi hedefleniyordu.

Üniversitelere giderek kayıt yaptırmak yeterliydi

Yükseköğretimdeki durum ise yine iç açıcı değildi. 1950’li yıllara kadar ülkedeki üniversitelerin sayısı bir elin parmak sayısını geçmiyordu. Zaten üniversite düzeyinde eğitim alacak öğrenci sayısı da yeterli değildi. Liselerden mezun olan öğrenciler, yükseköğretime devam etmek isterse üniversitelere giderek kayıt yaptırabiliyorlardı.

Üniversiteye başvuran kişilerin sıralaması yapılmaya başlandı

Başlatılan eğitim seferberliği meyvelerini vermeye başladığında ise 1960’lı yıllara gelinmişti. Ülkedeki üniversitelere kayıt yaptırmak isteyen öğrenci sayısı, üniversitelerin kontenjanlarından daha fazla olmaya başlamıştı. Bu yıllarda üniversiteye başvuran kişilerin sıralaması yapılmaya başlandı ve önce başvuranlar üniversitelere kabul edildi. Kontenjanlar dolduktan sonra kayıt alımı durduruldu. Yine aynı dönemde öğrencilerin lise bitirme düzeyleri dikkate alınmaya başladı.

Bazı fakülteler kendi sınavlarını yaparak öğrenci aldı

Lise mezunu olan öğrencilerin sayısı artmaya devam ediyordu. Üniversiteler ise talebi karşılayamaz duruma gelmişti. Bazı fakülteler öğrenci kabul ederken kendi sınavlarını yaparak öğrenci kabul etmeye başladılar. Her fakültenin sınav tarihlerini kendi belirlemesinden dolayı aynı gün farklı üniversitelerin sınavları olabiliyordu. Öğrenci ise sınava gireceği fakülteler arasında seçim yapmak durumunda kalıyordu.

Türkiye üniversiteye giriş sınavıyla tanışıyor

1974 yılına gelindiğinde ‘Üniversiteler Arası Kurul’ üniversiteye girişi tek sınav haline getirme kararı aldı. Üniversiteye giriş sınavına ise ‘Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’ (ÖSYS) ismi verildi. Sınava giren öğrencilerin tercihleri toplanarak puanları doğrultusunda üniversitelere yerleştirilmeye başlandı. 1981 yılına kadar üniversiteler bu sınavla öğrenci almaya devam ettiler.

İki dereceli üniversite sınavı

1981 yılında ise yeni bir sisteme geçilerek üniversite sınavı iki dereceli olarak yapılmaya başlandı. Birinci aşama sınava ‘Öğrenci Seçme Sınavı’ (ÖSS), ikinci aşamaya ise ‘Öğrenci Yerleştirme Sınavı’ (ÖYS) ismi verildi. Birinci aşama sınavı nisan ayında, ikinci aşama ise haziran ayında yapılıyordu. Adayların liselerden mezun olduğu puan ise belli oranlarda sınav puanlarını etkiliyordu.

Öğrenciler artık liselerdeyken belirli alanlarda uzmanlaşmaya başlamışlar ve üniversitede hangi alanda eğitim alacaklarını önceden hedefliyorlardı. Bu durum göz önünde bulundurularak 1987 yılından itibaren öğrencilere alanları olan bazı bölümleri cevaplarken, diğer bölümleri cevaplamama hakkı tanındı.

Arayış yılları başlıyor

1999 yılında üniversite sınavları tek dereceye düşürüldü ve öğrenciler, üniversiteye giriş için sadece ÖSS sınavına girmeye başladı. Sınav müfredatında ise herhangi bir değişiklik yapılmadı. 2006 yılında sınav sisteminde yapılan güncelleme ile sınav sorularının hazırlandığı müfredatta genişletme yapıldı. Tek dereceli sınav sistemi hem öğrenciler hem veliler tarafından eleştirilere maruz kalıyordu. Öğrenciler yıllarca hazırlandıkları üniversite sınavında 3 saat ter döküyorlardı. Sınav günü yaşanan bir aksilik ise tüm emeklerinin heba olmasına sebep oluyordu. Uzun yıllar geçmesine rağmen hala en uygun sistemin hangisi olduğunu bulamamıştık.

Yeniden iki dereceli sistem

2010 yılına gelindiğinde sistem tekrar sil baştan yapıldı. İki dereceli sınav sistemine tekrar dönüldü. Yapılacak olan ilk sınava ‘Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı’ (YGS) ismi verildi. İkinci sınava ise ‘Lisans Yerleştirme Sınavı’ (LYS) denildi. Bu sistemde ise tüm üniversite adayları YGS sınavına girmek zorundaydı. Sadece YGS puanı ile tercih edilebilen üniversiteler mevcuttu. Öğrencilerin büyük çoğunluğu ise ikinci derece sınavı olan LYS’de giriyorlardı. LYS sınavının 6 farklı puan türü vardı ve öğrenciler yerleşmek istedikleri üniversitelerin istediği puan türüne ait oturumları tercih ederek sınav puanlarını oluşturuyordu. Bu sistem öğrencilere çok fazla seçenek sunması sebebiyle sevildi ancak çağın şartları düşünüldüğünde öğrencilerin yarış atı gibi koşturulduğu eleştirileri getiriliyordu. Üniversite sınavını kazanmak artık hayat memat meselesi haline gelmişti. Birçok çevreden tüm sınavlar tepki toplamaya devam ediyordu.

Bu yıl da yeni bir sistem denenecek

Sınav sistemi üzerindeki arayışımız bu hamlelerle de son bulmadı. Bu yıl uygulanacak üniversite sınavında yine, yeni bir sistem denenecek. Yeni sınavımızın ismi  'Yükseköğretim kurumları Sınavı' (YKS) oldu. Sınav 3 farklı oturumdan oluşacak. Temel Yeterlilik Testi (TYT),  Alan Yeterlilik Testi (AYT), Yabancı Dil Testi (YDT) isimleri verilen sınavlar haziran ayında bir hafta sonunda tamamlanacak. Temel farklılık ise öğrenciler girdikleri ilk sınav olan TYT sınavından aldığı puanı iki yıl boyunca kullanabilecek.

Üniversiteye giriş sisteminde yapılan değişiklik son olur mu bilinmez ama uzun yıllardır tartışılan sınavsız üniversiteye girişi isteyenlerin sesi daha gür çıkmaya başladı. Sınavlar kaldırılırsa gerçekten başladığımız noktaya dönmüş oluruz.

Yorumlar (0)