"Ülkem için mezara gidecek sırlarım var"

Eski Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi'nin avukatı Abdulmunim Abdulmaksut, Mursi'nin vefat etmeden önceki son sözlerinin "Ülkemin güvenliği, selameti ve egemenliği için benimle mezara gidecek sırlarım var." olduğunu söyledi. Müslüman Kardeşler Teşkilatı, Mısır'ın demokratik seçimlerle göreve gelmiş ilk Cumhurbaşkanı Mursi'nin kasten öldürüldüğünü iddia etti.

DÜNYA 18.06.2019, 09:15 18.06.2019, 09:23
"Ülkem için mezara gidecek sırlarım var"

Eski Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi'nin avukatı Abdulmunim Abdulmaksut, Mursi'nin vefat etmeden önceki son sözlerinin "Mahkemeden gizli bir duruşma istemiştim. Mahkeme reddetti. Bitti, bu mahkemenin kararı.Ülkemin güvenliği, selameti ve egemenliği için benimle mezara gidecek sırlarım var." olduğunu söyledi. 

Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) tarafından yapılan açıklamada, Mısır'ın demokratik seçimlerle göreve gelmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin kasten öldürüldüğü ileri sürüldü. 

Cenazesi Kahire'de defnedildi 

Muhammed Mursi'nin cenazesi, yerel saatle 05.00'te Kahire'de yoğun güvenlik önlemleri altında  defnedildi. 

Mursi'nin defni sırasında yoğun güvenlik önlemleri alındı.

Mursi'nin cenazesi, Kahire'nin doğusunda, Medinet Nasr semtindeki Müslüman Kardeşler'in (İhvan) mürşitlerinin defnedildiği kabristanda toprağa verildi.

Cenazeye Mursi'nin ailesi ve avukatlarının dışında kimse katılım göstermedi. 

Kalp krizi nedeniyle öldüğü iddia edildi

Mısır devlet televizyonunda, Muhammed Mursi'nin iyi huylu bir tümörü bulunduğu, sürekli tıbbi gözetim altında olduğu ve kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiği iddia edildi.

"Vücudunda herhangi bir yaralanma yoktu"

Mısır Başsavcısı Nebil Sadık, yaptığı yazılı açıklamada, Mursi'nin mahkemede 2013/56458 nolu davanın duruşması esnasında vefat ettiğine ilişkin bilgi aldıklarını kaydetti. 

Mahkeme sırasında diğer sanıkların savunmalarının bitiminde Mursi'nin konuşmak için izin istediği ve kendisine izin verildiğini ifade eden Sadık, Mursi'nin 5 dakikalık konuşmasının ardından duruşmanın sona erdiğini belirtti. 

Açıklamada, diğer sanıklarla mahkeme salonundaki sanık kafesinde bulunduğu sırada bayılarak yere düşen Mursi'nin derhal hastaneye kaldırıldığı ve vefat ettiğinin anlaşıldığı ifade edildi.  

Başsavcı Sadık, hazırlanan ilk tıbbi raporda, "Muhammed Mursi'nin soluk alıp vermediği anlaşıldı. Tansiyon ve nabız alınamadı. Göz bebekleri geniş, ışığa ve dış etkilere duyarsızdı. Hastaneye yerel saatle 16.50'de ölü olarak geldi. Ölenin vücudunda yakın zamanda meydana gelen herhangi bir yaralanma olmadığı görüldü." ifadelerinin yer aldığını aktardı. 

Sadık, savcılık üyelerinden bir ekibe, Mursi'nin naaşının incelenmesi ve salondaki kameraların saklı tutulması için talimat verdi. 

Başsavcılık ayrıca Mursi'nin tedavisine ilişkin tıbbi dosyanın saklı tutulması ve defin işlemlerine hazırlık adına ölüm sebebine ilişkin otopsi raporunun hazırlanması için özel bir heyet oluşturulması kararını aldı. 

"Ülkemin güvenliği, selameti ve egemenliği için benimle mezara gidecek sırlarım var"

Mursi, çıkarıldığı mahkemede vefat etmeden önceki son sözlerinde "Mısır'ın güvenliği ve selameti için kendisiyle mezara gidecek sırları olduğunu" belitti. 

Mursi'nin avukatı Abdulmunim Abdulmaksut, duruşma salonundaki sanık kafesinde bulunan Mursi'nin son konuşmasında yargılanma sürecini eleştirdiğini ifade etti. 

Abdulmaksut, ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı'nın, "Şu ana kadar mahkemede neler olup bittiğini anlamıyorum. Avukat görmüyorum. Medya görmüyorum. Ortada bir mahkeme de görmüyorum. Mahkemenin görevlendirdiği avukat da beni savunacak bir bilgiye sahip olmayacak." dediğini aktardı. 

Abdulmaksut, Mursi'nin ayrıca şu ifadeleri kullandığını da açıkladı:

"Mahkemeden gizli bir duruşma istemiştim. Mahkeme reddetti. Bitti, bu mahkemenin kararı. Ancak ülkemin güvenliği, selameti ve egemenliği için benimle mezara gidecek sırlarım var."

"Yeterli tıbbi bakım sağlanmadı"

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Orta Doğu Direktörü Sarah Leah Whitson ise yaptığı açıklamada Mursi'nin mahkeme salonunda geçirdiği kalp krizi nedeniyle vefat ettiğini açıkladı. 

Whitson, sosyal medya paylaşımında, ölüm hadisesinin korkunç olduğunu ancak Mısır hükümetinin Mursi'ye yeterli tıbbi bakımı sağlamaması ve aile ziyaretlerinin gerçekleşmemesi göz önüne alındığında oldukça öngörülebilir bir durum olduğunu belirtti.  

HRW'nin Muhammed Mursi'nin sağlık durumuna ilişkin hazırladığı raporun son aşamalarında olunduğunu ifade eden Whitson, söz konusu raporun detaylarına ilişkin bilgi vermedi. 

Ailesiyle iletişim kurması engellendi 

Uluslararası insan hakları kuruluşları, Mısır'ın demokratik yollarla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin hapishane koşullarıyla ilgili raporlar yayımlamıştı.

HRW tarafından yaklaşık 2 yıl önce yayımlanan raporda, Mursi'nin sağlık hizmetlerinden mahrum bırakıldığı, "kanunsuz" şekilde ailesi ve avukatlarıyla iletişim kurmasının ve ziyaret edilmesinin engellendiği belirtilmişti. 

Mursi'nin avukatları, 8 Haziran 2017'de başsavcılığa dilekçe yazarak müvekkillerinin hayatının tehlikede olabileceğini belirtmiş ve muayene için özel bir sağlık merkezine naklini istemişlerdi. 

"Mursi'ye yapılanlar tüm dünyada hukuka aykırı"

Mahkeme salonunda yaşamını yitiren Mısır'ın demokratik yöntemlerle seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, iki yıl önce sağlık durumunun iyi olmadığını söylemiş ancak mahkeme, bu uyarıyı dikkate almamıştı. 

Kahire Ceza Mahkemesinde, "yargıya hakaret" suçlamasıyla 6 Mayıs 2017'de hakim karşısına çıkarılan Mursi, yaklaşık dört yıl boyunca görüşmediği ailesi ve savunma heyeti ile görüşmek istemiş, ayrıca "hayatını tehdit eden bazı durumlar" olduğunu ifade ederek, bu meseleyi avukatı ile görüşmek istediğini söylemişti. 

Mursi'nin oğlu Abdullah, o dönem mahkemeden sonra yayımladığı açıklamada, "hukuksuz yargılama" sırasında babasının, hayatını tehdit eden bazı durumlardan şikayet etmesine rağmen mahkeme tarafından dikkate alınmadığını ifade ederek, 3 Temmuz 2013'ten bu yana alıkonulan babasının hayatından Mısır yönetiminin sorumlu olduğuna işaret etmişti. 

Öte yandan Mursi’nin ailesi, bu yıl ramazan münasebetiyle yaptığı yazılı açıklamada, Mursi’nin hukuksuz şekilde, tek başına bir hücrede tutulmasından şikayet etmiş ve sağlık durumu hakkında bilgileri olmadığını ifade etmişti. 

Ailesi, Mursi'ye yapılanların Mısır'da ve tüm dünyada hukuka aykırı olduğunu belirtmişti. 

Mısır'da alarm durumu

Mısır İçişleri Bakanlığı, darbeyle görevinden uzaklaştırılan eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin vefatının üzerine ülkede alarm durumu ilan etti.

İçişleri Bakanlığı, planlamalarını kapsamlı bir şekilde gözden geçirmeye, ülke genelinde sabit ve mobil binlerce güvenlik devriyesi konuşlandırmaya başladı.

Bakanlık, subay ve emniyet görevlilerinin izinlerini de iptal ederek, kamu ve özel kuruluşlar ile kiliseler ve otellere yönelik güvenlik önlemlerini artırdı.

Yollarda sıkı emniyet tedbirlerinin alınması, meydanlardaki güvenlik görevlilerinin artırılması ve "terörist" unsurlara karşı önleyici operasyonların gerçekleştirilmesini kapsayan "C" planı da bakanlık tarafından devreye sokuldu. 

"Mursi kasten öldürüldü"

Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan), Mısır'ın demokratik seçimlerle göreve gelmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin kasten öldürüldüğünü iddia etti. 

İhvan tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Mursi kasten öldürülmüştür." denildi. 

Açıklamada, Mursi'nin ölümü ile ilgili uluslararası bir araştırma komisyonu kurulması çağrısı yapıldı. 

Muhammed Mursi'nin Mısır halkının haklarını mahkeme savunduğu ve şehit olduğu belirtilen açıklamada, "Mursi çok ağır şartlarda hücre hapsine tutularak, tedavi hakkı gibi en sıradan haklardan dahi mahrum edilerek ölüme terk edildi. Ölümünden Mısır yönetimi sorumludur." ifadeleri kullanıldı. 

Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer insan hakları kuruluşlarını göreve çağıran İhvan, Mısır'daki hapishanelerde uygulanan tıbbi ihmal yoluyla yavaş ölümlere son verilmesi için Mısır rejimine baskı yapılmasını talep etti. 

Yorumlar (0)