Taliban'la gizli görüşmeler iptal!

Taliban'la devam eden barış görüşmelerini durdurduğunu açıklayan ABD Başkanı Donald Trump, Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani ve bazı Taliban liderleri ile Camp David'de bugün gerçekleştirilmesi planlanan gizli görüşmelerin iptal edildiğini bildirdi. Peki, Donald Trump'ın bu kararının arkasında ne yatıyor? Trump'ın görüşmeleri durdurduğu Taliban nasıl ortaya çıktı? Örgütün yapısı nasıl? Ayrıntılar haberimizde...

DÜNYA 09.09.2019, 14:53 09.09.2019, 17:15
Taliban'la gizli görüşmeler iptal!

ABD Başkanı Donald Trump, ani bir hamleyle Taliban ve Afganistan Cumhurbaşkanı ile Camp David'de yapılması planlanan gizli toplantıları iptal etti. Geçen hafta Kabil'de Taliban tarafından gerçekleştirilen ölümcül saldırıya işaret eden Trump, Afganistan'daki çatışmaları sona erdirmek için Taliban ile yaklaşık bir yıldır sürdürülen görüşmeleri iptal ettiğini duyurdu. 

Afgan hükümeti, pazar günü yaptığı açıklamada, 'müttefiklerinin samimi çabalarına' övgüde bulundu ve ABD ile kalıcı barış getirme konusundaki taahhüdünü dile getirdi. Taliban'dan da aynı gün açıklama geldi. Örgüt, barış müzakerelerini iptal etme kararının ABD'nin 'barış karşıtı' duruşunu yansıttığını söyledi.

Peki, ABD Başkanı'nın bu kararının arkasında yatan sebepler neler? Görüşmeler neyle ilgili?

ABD ile Taliban arasında geçtiğimiz yıl ekim ayında başlayan görüşmeler, 4 temel konuya odaklanmıştı:

  • Yabancı silahlı grupların ve savaşçıların ülke dışına saldırı düzenlemek için Afganistan'ı kullanmalarına Taliban tarafından izin verilmemesi,
  • ABD ve NATO güçlerinin tamamen geri çekilmesi,
  • Afganistan'da diyalog sürecinin başlatılması,
  • Kalıcı bir ateşkes.

11 Eylül saldırılarının sorumlusu El Kaide örgütünün lideri Usame bin Ladin'i teslim etmemesi gerekçesiyle, 2001 yılında ABD öncülüğündeki askerî koalisyon tarafından devrilen Taliban, uzun süredir Afganistan'daki işgali sona erdirmek için yabancı birliklerin tamamen çekilmesini istiyordu.

Şu anda Afganistan'da yaklaşık 14 bin ABD askeri konuşlanmış durumda. Ayrıca, ülkede NATO'nun icra ettiği Kararlı Destek Misyonu bünyesinde yaklaşık 17 bin asker de bulunuyor.

Trump neden görüşmeleri iptal etti?

Washington ve Kabil'in ateşkes ilanlarını uzun süredir reddeden Taliban, Doha'da müzakereler devam etmesine rağmen son haftalarda saldırılarını hızlandırdı.

Geçen hafta Taliban ve ABD müzakerecileri taslak bir metin üzerinde anlaşmaya vardıkları sırada yüzlerce Taliban üyesi, Afganistan'ın kuzeydoğusundaki Kunduz kentinin bazı bölgelerini ele geçirdi. Afgan yerel medyasına göre Tahar, Bedahşan, Belh, Ferah ve Herat illerine de saldırılar düzenlediler. 

Kabil-Bağdat ve Bağlan-Kunduz karayolları, çatışmalar nedeniyle kapatıldı. 

Taliban, bir ABD askeri ile bir Romanya askeri dahil olmak üzere en az 30 kişinin ölümüne neden olan iki intihar saldırısının sorumluluğunu üstlendi. 

Gelişmeler üzerine ABD Başkanı Donald Trump, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı:

"Önemli bazı Taliban liderleri ve Afganistan Cumhurbaşkanı, bu pazar günü ayrı ayrı Camp David'e geleceklerdi. Onlar bu gece ABD'ye geliyorlardı. Fakat maalesef, yanlış bir koz elde etmek amacıyla onlar (Taliban), Kabil'de 11 kişinin ve bizim de büyük bir askerimizin hayatına mal olan saldırıyı üstlendiler. Derhal bu görüşmeyi iptal ettim ve barış görüşmelerini durdurdum."

Trump, kendi pozisyonunu güçlendirmek için bu tür saldırıların işe yaramayacağını ve Taliban'ın bu saldırıyla avantajını kaybettiğini belirterek, "Bu çok önemli barış görüşmeleri boyunca eğer bir ateşkeste mutabık olmayıp 12 masum insanı da öldürüyorlarsa, demek ki anlamlı bir anlaşma için müzakere gücüne muhtemelen sahip değiller. Daha kaç on yıllarca savaşmaya istekliler?" değerlendirmesinde bulundu.

Kabil'den siyasi analist Intizar Khadim, Trump'ın bu hamlesini 'müzakere taktiği' olarak gördüğünü söyledi. Khadim, "Trump'ın bu kararını müzakerelerin iptali değil, ertelenmesi veya askıya alınması olarak değerlendiriyorum." dedi.

Trump'ın açıklamasının ardından Afganistan hükümeti, pazar günü yaptığı açıklamada, 'gerçek barış'ın ancak Taliban'ın saldırı düzenlemekten vazgeçmesi ve hükümet ile doğrudan görüşmeler yapması ile mümkün olacağını bildirdi. Taliban, uzun bir süredir 'kukla rejim' olarak nitelendirdiği Afganistan hükümeti ile müzakere gerçekleştirmeyi reddediyor.

'Taliban' kavramı hakkında

Taliban, Arapça 'talebe' kökünden türemiş bir sözcük.

Talebe, Arapçada bir şeyi aramak, rica etmek, istemek anlamlarına gelir. Sözcüğün çoğulu 'talip', Farsçada 'din öğrencisi' anlamındadır. Fakat bu sözcük, yalnızca geleneksel anlamda din eğitimi veren medrese tarzı öğrenme yerlerinde yetiştirilen din adamları için kullanılır. 

Taliban nasıl ortaya çıktı?

Taliban’ın Afganistan’da doğuşu, görünüşte Pakistan’a ait 35 kamyondan oluşan bir yardım konvoyunun Türkmenistan’a doğru yola çıkması ile başladı. İlk başta oldukça masumane olan bu girişim, Pakistan Devlet Başkanı Benazir Butto ile Türkmenistan arasında imzalanan bir ticaret protokolüne dayanıyordu. Pakistan yardım konvoyunun güzergâhı Kandahar-Hilmend-Herat ve Türkmenistan'dı.

1994 yılının sonunda Taliban’ın ortaya çıkmasından önce Afganistan neredeyse bölünmüş bir ülke konumundaydı. Savaş beyleri arasında yaşanan uzlaşmazlık ve artan çatışmalar, mücahit gruplardaki iktidar mücadelesi ve liderlik yarışı gibi nedenlerle ülkede istikrarsızlık hâkimdi. Böyle bir istikrarsızlık ve kargaşa ortamında Kandahar’da imamlık yapan Molla Ömer, öğrencileri ile birlikte mücahit gruplarına karşı mücadele etme kararı aldı ve durumu şöyle açıkladı:

Yaklaşık 20 öğrenci arkadaşımla birlikte Kandahar’daki bir medresedeydim. Fesat, hırsızlık, yağmacılık ve cinayet çok yaygınlaşmıştı. O günlerde kimse her şeyin daha iyi olabileceğine inanmıyordu. Allah’a tevekkül ettim ve bu öğrenci arkadaşlarımla birlikte çalışmaya koyuldum.

İlk başta sayıları 50'yi bulmayan ve medrese öğrencilerinden meydana gelen grup, yıllardır ülkede mevcut olan iç çalkantıları ve çatışmaları sona erdirme söylemiyle yola çıktı ve savaştan yorulmuş Afgan halkı tarafından ilgiyle karşılandı. 1994 yılında ortaya çıkan grup, 1995’te Herat’ı, 1996’da Kabil’i ve 1997’de Mezar-ı Şerif’i kontrol ederek Afganistan’ın 3 önemli merkezinde yönetimi ele geçirdi.

Taliban hareketinin bu hızlı yükselişi karşısında diğer mücahit gruplar Taliban’a karşı 'Kuzey İttifakı' adı altında birlik oldular ancak dış güçler tarafından desteklenen bu hareketin karşısında herhangi bir başarıya ulaşamadılar. 

Taliban hareketinin elde ettiği başarının sebeplerine bakıldığında ülkede mevcut olan istikrarsızlık, çatışma ortamı ve liderler arasındaki iktidar mücadelesinin önemli olduğu fark ediliyor. Diğer yandan, uluslararası yapının kimi zaman Taliban’ı üstü kapalı destekleyerek kimi zaman da eylemlerine kayıtsız kalarak ortaya koymuş olduğu 'tepki' veya 'tepkisizliğin' de önemli bir faktör olduğu anlaşılıyor.

Afganistan uzmanı Amerikalı Barnett R. Rubin, konuya şöyle yaklaşıyor:

Afganistan’daki başarısızlığın sebebi sadece Afgan devletinin kendisi değil, bu devleti önce destekleyen sonra da yöneticilerini bir kenara atan uluslararası sistemdir. Eğer uluslararası topluluk Afganistan’ı yeniden kurmayı ciddi olarak istiyorsa, ilk önce bölgesel iş birliği için temel oluşturması gerekir.

Örgütün yapısı nasıldı?

Taliban, ortaya çıktığı ilk dönemlerde herhangi bir siyasi amaç ile hareket etmediğini, yalnızca ortamdaki kargaşayı sonlandırmak ve barış getirmek için uğraştığını dile getirdi. 

Örgüt, 1997 yılında ülkenin üçte ikisini kontrol eder duruma geldi. Askeri alanda başarıya ulaşan Taliban'ın, Rabbani rejimine alternatif bir hükümet olma yolunda adımlar atmaya başlamasıyla siyasi alanda da söz sahibi olmak istediği görüldü. 

Kabil’i ele geçirdikten sonra Kandahar’daki bir grup, mevcut çekişmeleri sona erdirmek adına Molla Muhammed Ömer’e, Hz. Muhammed’e ait olduğu söylenen harmaniyi giydirdi. Böylece Ömer’i tartışmasız bir şekilde Taliban’ın lideri seçerek Emir-ül Müminin (Halife, İslam ümmetinin lideri, idarecisi) ilan etti. Bunun dışında 1997 yılının Ekim ayında ülkenin 'Afganistan İslam Devleti' olan ismi Afganistan İslam Emirliği olarak değiştirildi. 

En yetkili yönetim organı, 10 kişilik bir geçici yönetim konseyi veya Yüksek Şura olup merkezi Kandahar’dadır. İki komite, Yüksek Şura'ya bağlıdır; bunlardan biri geçici şura diğeri ise askeri şuradır. 

2015 yılının temmuz ayında Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahit, Molla Ömer’in öldüğünü resmi olarak duyurdu ve yeni liderin Ömer’in yardımcısı Molla Aktar Mansur olduğu ilan edildi. 

Taliban, ülkenin yönetimini ele geçirdikten sonra katı ve baskıcı şeriat kurallarını yürürlüğe koydu. İnsanları İslam inancından uzaklaştırdığı gerekçesiyle filmler, teknolojik aletler, resim, kitaplar ve heykele yasak getirildi. Gizliliğinden taviz vermeyen örgüt, basın açıklaması veya kendilerini tanıtacak kitap ve dergi gibi yayınlardan uzak durdu. 

ABD'nin Taliban politikası nasıldı?

ABD’nin Taliban politikasına bakıldığında değişken ve 2 dönemli bir süreç olduğu görülüyor.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) Afganistan’dan çekilmesi ve kendi içerisinde yaşadığı dağılma sürecinin ardından ABD, Afganistan üzerinde planlar geliştirmeye başladı. Bölgede bulunan Hazaraları (Afganistan nüfusunun yaklaşık yüzde 9'unu oluşturan halk) siyasi ve ideolojik sebeplerle destekleyen İran’ın mevcudiyeti, ABD için büyük bir tehlike oluşturuyordu. 

Diğer taraftan, Sovyetler'in dağılmasından sonra bağımsızlıklarını kazanan Orta Asya cumhuriyetlerinin enerji yataklarından yararlanmak da ekonomik anlamda önem taşıyordu ve bunun için de İran’ın etkisinin mümkün olduğu kadar azaltılması gerekliydi. Bu nedenle, İran rejimine ters ve aynı zamanda kendi politikalarını uygulatabilecek bir hükümetin oluşturulması ABD’nin işine gelecekti.

Bu hükümeti kuracak olan örgüt ise Taliban’dan başkası değildi. ABD, Pakistan ve Suudi Arabistan tarafından desteklenen örgüte el altından silah ve parasal yardımlarda bulundu. 

ABD, Taliban'ın Kabil’i ele geçirdiği 1996 yılından itibaren 2 yıl bu politikasını sürdürdü. Fakat 1998 yılına gelindiğinde Taliban ile politikalarının uyuşmadığını anlayarak tam tersi bir siyaset izlemeye başladı. 

Taliban ile yakınlığı bulunan Bin Ladin ve El-Kaide, Nairobi ve Darüsselam’a yapılan saldırılardan sorumlu tutuldu. Çizginin tamamen yön değiştirdiği olay ise 11 Eylül 2001 saldırıları oldu. ABD, Taliban yönetimin devrilmesi için her türlü yola başvurdu ve Afganistan’a müdahale ederek emelini gerçekleştirdi.

Yorumlar (0)