Somali kıtlığın eşiğinde: Yardım çabaları bir kez daha başarısızlığa uğrayabilir

Somali büyük bir insani krizin pençesinde. Ülkedeki pek çok insan kıtlık ile karşı karşıya. Yardım kuruluşları ülkedeki kıtlığı sonlandırabilmek adına çalışmalar yürütse de yapılan yardımların büyük bir kısmı yardıma en çok muhtaç olan insanlara ulaşmıyor. Peki, yardımlar neden muhtaç insanlara ulaşmıyor? Somali’de yıllardır devam eden sorunlar neler? Ülke insani krizden nasıl çıkar? Hepsi ve daha fazlası haberin ayrıntısında yer alıyor…

DÜNYA 11.10.2022, 22:06 15.10.2022, 12:13
Somali kıtlığın eşiğinde: Yardım çabaları bir kez daha başarısızlığa uğrayabilir

Somali, muazzam şiddette ve büyüklükte bir insani kriz ile karşı karşıya. Ülkede arka arkaya yaşanan dört kurak mevsim, uzun süreli çatışmalar, siyasi istikrarsızlık ve artan küresel gıda fiyatlarının ardından ülke büyük bir kıtlık ile karşı karşıya. Durum Ukrayna'daki savaş ve küresel gıda ve yakıt piyasalarındaki bozulma ile önemli ölçüde daha da kötüleşti. Bu yıl içinde kıtlık ilan edilmesi konusunda güçlü bir olasılık var ve bu korkunç durumun gelecek yıla kadar devam etmesi bekleniyor. 7,1 milyona kadar insanın acil insani yardıma ihtiyacı olduğu düşünülüyor. Bu, Somali nüfusunun neredeyse yarısı. Somali'deki son iki kıtlığın her birinde yaklaşık 250.000 kişi yaşamını yitirdi. Hayatını kaybeden insanlar büyük ölçüde ülkedeki marjinal ve azınlık gruplardan oluşuyor. Uzmanlar, bu sefer yaşanacak kıtlıkta ölü sayısının bu seviyeye ulaşabileceğinden, hatta bu sayıyı geçebileceğinden endişe ediyor.

Bir Birleşmiş Milletler raporuna göre, küresel olarak açlıktan etkilenen insan sayısı, 2020'den bu yana yaklaşık 46 milyon ve COVID-19 salgınının patlak vermesinden bu yana 150 milyon artarak 2021'de 828 milyona yükseldi. Dünyada yaklaşık 2,3 milyar insan (dünya nüfusunun 29,3’ü) 2021'de orta veya ciddi düzeyde gıda güvensizliği yaşadı. Bu sayı pandeminin patlak vermesinden öncesine kıyasla 350 milyon daha fazla. Yaklaşık 924 milyon insan (küresel nüfusun yüzde 11,7'si), iki yılda 207 milyon artışla ciddi düzeylerde gıda güvensizliği ile karşı karşıya kaldı. Gıda güvensizliğindeki cinsiyet farkı 2021'de de artmaya devam etti. Dünyadaki kadınların yüzde 31,9'u orta veya ciddi düzeyde gıda güvencesizliği yaşarken, erkeklerde ise bu oran yüzde 27,6 oldu.

Yıllardır devam eden sorunlar

Uzmanlar ve sahaya yakın gözlemciler ile yapılan tartışmalara bakılırsa, bir kez daha, ne hükümet ne de yardım kuruluşları tarafından ülke içindeki marjinal ve azınlık insanlara yeterli yardım ulaşamayacak. Akademik ve insani yardım uzmanlarından oluşan bir ekibin ortaya koyduğu bir raporda, araştırma ekibi sekiz yıl önce vurgulanan sorunların çoğunun bugün de devam ettiğini ortaya koyuyor. Özellikle, insani yardım topluluğunun güney Somali'deki en savunmasız gruplara yardım etmekteki başarısızlığı, çözülmemiş bir sorun olmaya devam ediyor. Somali'nin sosyal hiyerarşileri nedeniyle marjinalleştirilen bu gruplar, 1991-1992 ve 2011 kıtlıklarında en yüksek ölüm oranlarına maruz kaldılar.

2020 yılında COVID-19 pandemisinin ekonomik etkilerinden ve bunu kontrol altına almak için alınan önlemlerden kaynaklanan tüketici gıda fiyatlarındaki enflasyonun etkilerini yansıtan 2019'a göre 112 milyon artışla yaklaşık 3,1 milyar insanın sağlıklı beslenmeye gücü yetmedi. Beş yaşın altındaki tahmini 45 milyon çocuk, çocukların ölüm riskini 12 kata kadar artıran en ölümcül yetersiz beslenme biçimlerinden muzdaripti

Bağışçılar ve yardım kuruluşları

Geçen yılın sonlarından bu yana, potansiyel bir kıtlık beklentisiyle, araştırma ekibi insani yardım kaynaklarından dışlanmalarına dikkat çekmek için insani yardım bağışçıları ve kuruluşları arasında lobi faaliyeti yürütüyor. Bu lobi yönetimi bu ajanslarla yapılan sunumlar ve doğrudan tavsiyeler yoluyla gerçekleştiriliyor. Sistem içindeki birçok kişi, yardımın çok daha adil bir şekilde dağıtılmasını sağlamak için çözümler bulmaya gerçekten motive oluyor. Ancak insani yardım sektörü, Somali'deki daha geniş yapısal eşitsizlikleri ve güç dinamiklerinin etkilerini yansıtıyor. Bu durumun sonuçları, nihayetinde, insani yardım topluluğunun temsil ettiğini ve yardım ettiğini iddia ettiği birçok grubun yani en savunmasız olan gruba çok az fayda sağlaması olarak ortaya çıkıyor.

Beş yaşın altındaki 149 milyon çocuk, diyetlerindeki kronik temel besin eksikliği nedeniyle büyüme ve gelişmede yetersiz kalırken, 39 milyonu fazla kiloluydu. 2020'de dünya çapında altı aylıktan küçük bebeklerin yaklaşık yüzde 44'ü yalnızca anne sütüyle beslenebildi. Bu, 2030'a kadar olan yüzde 50 hedefinin hâlâ altında.

Somali'nin ihmal edilen grupları

Bütün toplumların marjinal ve azınlık grupları vardır. Bu popülasyonlar tipik olarak etnik veya dini kimlikleri, ırk veya kast gruplarını yansıtır. Somali bu açıdan farklı değil. Kendi toplumsal hiyerarşisi var. Ülkede dört ana klan ailesi var: Dir, Hawiye, Darod ve Digil - Mirifle. Digil ve Mirifle, tarihsel olarak marjinalleştirilmiş bir klan ailesidir. Somali'de Bantu, klan sisteminin bir parçası olmayan büyük bir azınlık gruptur. Bu iki grup esas olarak ülkenin güneyinde bulunuyor ve oldukça kalabalıklar. Birlikte, Somali'nin tüm nüfusunun %40'ından fazlasını oluşturuyorlar. Hem 1991-1992 hem de 2011 kıtlıklarında kıtlık kurbanlarının çoğunluğu bu gruplarda meydana geldi. Ayrıca ülke içinde yerinden edilmiş nüfusun büyük çoğunluğu da yine bu gruplardan oluşuyor. En son kıtlık uyarılarında, en çok endişe duyulan coğrafi bölgeler, tam olarak daha önce de kıtlık görmüş bölgeler olarak dikkat çekiyorlar. Ve yakın zamanda yapılan bir araştırma, acil durum değerlendirmelerinde bu gruplara yeterince danışılmadığını veya ulaşılmadığını ortaya koydu. Bu nedenle, pek çoğunun hak ettikleri nakit, yiyecek, tıbbi ve diğer müdahaleleri alamayacaklarına inanılıyor.

Dünya 8 milyar insanı besleyecek kadar yiyecek üretiyor, ancak aç kalanların ya yiyecek yetiştirecek toprağı ya da satın alacak parası yok. Yoksulluk, açlığın başlıca nedenidir. Yoksulluğun nedenleri arasında yoksulların kaynak eksikliği, dünyada ve belirli ülkelerde aşırı derecede eşit olmayan gelir dağılımı, çatışmalar ve bizzat açlık sayılabilir.

Artan güvenlik açığı

Bu marjinalleştirilmiş gruplar, toplumdaki yapısal konumları nedeniyle gıda güvensizliği ve kıtlığa karşı zaten oldukça savunmasız durumdalar. Büyük ölçüde kırsalda yaşıyorlar ve eğitim ve uluslararası göçten yoksunlar. Bu durum hükümet ve yardım kuruluşları da dahil olmak üzere bu gruplara ait insanların kayıtlı istihdamını ve iş topluluklarının oluşturulmasını önemli ölçüde sınırlıyor. 2011 kıtlığıyla ilgili yapılan araştırmaların gösterdiği gibi, bu oldukça önemli. Bir iş topluluğunun bir parçası olarak kentsel istihdamda (yakın veya uzak) üyeleri olan aileler ve klanlar, sosyal ağları aracılığıyla önemli destek talep edebildiler.

İki tür yetersiz beslenme vardır. Birincisi, kalori ve protein eksikliği olan protein-enerji yetersiz beslenmesidir. İkincisi, vitamin ve mineral eksikliği olan mikro besin eksikliğidir. Her ikisi de önemli olmakla birlikte, protein-enerji yetersiz beslenmesi dünyadaki açlık tartışmalarının odak noktasıdır.

İnsani sektör başarısızlıkları ve mücadeleleri

Bu marjinalleştirme ve azınlıkların yardım kaynaklarından dışlanması konusu, en azından 2014'ten beri insani çevrelerde düzenli bir tartışma konusu oldu. Bu durum bu konu hakkında birçok araştırma yapılmasının önünü açtı. Ancak, Somali'deki insani yardım sektörü bir bütün olarak bu sözleri önemli eylemlere ve organizasyonel değişime dönüştüremedi. Bazı durumlarda insani kaynakların ve aktörlerin belirli grupları diğerlerine göre nasıl güçlendirdiği çok net bir şekilde görüldü. Örneğin, bu iki gruptan Somali Bantu ve Digil – Mirifle’nin az sayıda çalışan veya güvenilir STK ve kurum olduğu ve bulundukları yerlerde iş ve kaynak fırsatlarında ayrımcılığa maruz kalmalarının muhtemel olduğu görüldü. Bu durum yapısal eşitsizlikleri koruyup giderek daha da fazla şiddetlendiriyor.

Pandeminin ekonomik çöküşünden toparlansak bile, BM 2030 yılına kadar Sıfır Açlık hedefinin çok gerisinde kalınacağını tahmin ediyor. Bu on yılın sonunda 670 milyon insanın açlıkla karşı karşıya kalacağını tahmin ediyor. Öte yandan her yıl 9 milyon insan açlıktan ölüyor.

İnsani yardımlarda öncelik kimde?

Uyuşmazlık, rekabet ve liderlik eksikliği genellikle insani yardım sektörünü karakterize eder. İnsani yardım sektörü ayrıca yüksek bir personel sirkülasyonu ile çevrilidir ve aynı zamanda deneyimli personele de oldukça bağımlıdır. Söz konusu bu durumlar, karmaşık sorunlar ve bunların çözümleri hakkında bir anlayış geliştirmeyi ve sürdürmeyi zorlaştırıyor. İnsani yardım sistemi şu anda geç de olsa durumun ölçeğini ve ciddiyetini kabul ediyor, ancak insani müdahalenin doğasında bulunan teşvikler yardıma en çok ihtiyaç duyulan kesimden ziyade ölçeğe dayanıyor. Bu durum ölüm riski en yüksek olanlardan ziyade ulaşılması en kolay kişilere öncelik verilmesi anlamına geliyor. İster ülke içinde yerinden edilmiş insanlara yönelik kamplarda olsun, ister Eş-Şebab etkisi altındaki uzak bölgelerde olsun, en çok ilgilendiğimiz grupların çoğuna ulaşmak kolay değil.

Bir anne hamilelik sırasında yetersiz beslendiğinde, bebek de genellikle yetersiz beslenir. Her yıl 17 milyon çocuk, annenin hamilelik öncesi ve hamilelik sırasında yetersiz beslenmesi nedeniyle bu şekilde doğuyor. Benzer şekilde, açlık çeken kadınlar temel besin maddelerinden (demir gibi) o kadar yoksundurlar ki, her yıl 315.000 kişi doğum sırasında kanamadan ölmektedir.

İnsani yardımlardaki temel sorun nasıl çözülür?

Ajanslar, daha stratejik bir yaklaşım geliştirmeli ve gereken organizasyonel değişiklikleri yapmalı, böylece dışlanma hem dahili olarak hem de birlikte çalıştıkları kişilerle ilgili olarak bir öncelik olarak ele alınabilir. Olumlu sonuçlar verebilecek acil adımlardan biri de yardıma oldukça muhtaç olan bu grupları aramak olacaktır. Ancak sorun şu ki, bu sorunlar o kadar derine kök salmış ki, üstesinden gelmek yıllar alabilir. Öte yandan, içinde bulundukları zor durumu daha iyi anlamak ve onları yardım uygulamalarına nasıl dahil edeceklerine dair bilgileri almak için bu gruplar hakkında ve onlarla birlikte kapsamlı araştırmalar yapılmalı. Bu grupların meşru temsilcilerinin insani yardım çevrelerine ve tartışmalara dahil edilmesi, masada onlara daha fazla söz hakkı verecektir. Çoğunluk-azınlık gerilimleri de dahil olmak üzere yerel güç dinamiklerini anlamak kolay değildir, ancak ajansların bunu daha iyi yapmaya yatırım yapması gerekiyor. Bu yönde uyumlu çabalar olmadan, insani yardım sektörü kendi iddia ettiği öncelikli nüfuslarını ihmal etmeye ve kaçırmaya devam edecektir.

Yorumlar (0)