SMO: Bizi Esad'dan kurtarın!

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı'nın 14 Ekim günü organize ettiği Barış Pınarı Harekâtı panelinde Suriye Millî Ordusu'ndan (SMO) sözcü Yusuf Hamud, Suriye Geçici Hükûmeti Savunma Bakanı Yardımcısı Hasan Hamada ve SMO'dan Mustafa Secari konuştu. Detaylar haberimizde.

DÜNYA 15.10.2019, 17:39 15.10.2019, 19:09
SMO: Bizi Esad'dan kurtarın!

İlk konuşmacı SMO sözcüsü Yusuf Hamud, SMO'nun tarihinden, politikasından ve kendilerini bölgedeki diğer kuvvetlerden ayıran unsurlardan bahsediyor. SMO'nun 2017'de kurulduğunu ancak 2011'den bu yana Esed rejimine karşı savaşan güçlerin en büyük birleşme hareketi olduğunu dile getiren Hamoud, SMO'nun 7 birlikten oluşan 80 bin eğitimli askeri olduğunu ifade etti. Yusuf Hamud ayrıca, Türkiye tarafından uzunca zamandır askerî teknik ve uluslararası savaş etiği anlamında desteklendiklerini de kaydetti.

Hamud'un konuşmasında ilk değindiği başlık PKK/PYD terör örgütünün işlediği suçlar oldu. Terör örgütünün bölgenin demografik yapısını değiştirmeye yönelik eylemlerinin insanlık suçu olduğunu vurguladı. SDG terör örgütünün çocuklar da dahil birçok kişiyi silah altına almaya zorladığını söyleyen Hamud, 2012 ila 2019 yılları arasında 2900 kadın ve çocuğu tutukladığını ifade etti. SMO sözcüsü, tutuklananlardan bazılarının kaybolduğunu ve bunun uluslararası hukuka aykırı bir insanlık suçu olduğunu belirtti.

Sözlerine bölgenin demografik yapısına dair bilgilerle devam eden sözcü Hamud'un kaydettiği bilgiler şöyle:

  • Bölgede Arapların çoğunlukta olduğu 1168 yerleşim yeri
  • Kürtlerin çoğunlukta olduğu 453 yerleşim yeri
  • Araplar ve Kürtlerin dengeli bir şekilde dağıldığı 60 yerleşim yeri bulunuyor.

Bu verilere rağmen Hamud, ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladığı YPG'nin bölgede etnik temizlik yapma çabasında olduğunu vurguluyor. TSK ile bölgedeki ittifaklarının değerli olduğunu söyleyen Hamud, YPG'nin aksine vermiş oldukları mücadelede uluslararası hukuka, insan haklarına ve sivil yaşamına saygı duyduklarının altını çiziyor.

Peki, SMO bölgeye dair ne düşünüyor?

Önceliklerinin Suriye'de Suriyeli egemenliği olduğunu vurgulayan konuşmacılar Suriye'nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasını ve her türlü terör odağının ortadan kaldırılmasını amaçlıyor. Bunun yanında bölgedeki ayrılıkçı terör faaliyetlerine karşı, Suriye halklarının iradesini savunuyorlar. Hamud'a göre bölgenin kültürel varlıklarını korumak amacıyla YPG'nin izlediği arkeolojik yağma politikasını engellemek birinci öncelik. Bu bağlamda coğrafyadaki birçok tarihi eserin YPG eliyle İran’a kaçırıldığı öne sürülüyor. Toplumsal birliktelik hedeflerine somut bir örnek olarak Afrin'e işaret eden sözcü Hamud, Afrin harekâtından sonra Halep'ten Afrin'e geri dönen binlerce Suriyelinin toplumsal aidiyet timsali olduğunu belirtiyor.

Geçici Hükûmet Savunma Bakanı Yardımcısı Hasan Hamada da konuyla ilgili hedeflerinin sosyal yapıyı güçlendirerek terörden arındırılmış bölgelerde istikrarı tesis etmek olduğunu söyledi. Konuya dair TRT Haber muhabirinin sorduğu bölgedeki Kürtlerin anadildeki eğitim hakkı sorusuna verdiği yanıt kültürel politikalara ışık tutar nitelikteydi. Hamud yaptığı açıklamada, SMO mensuplarının çoğunluğunun Kürt kökenli olduğunu, yörede yaşayan Kürt nüfusunun sadece yüzde 15 ila 20’sinin PKK/PYD terör örgütüne sempati duyduğunu öne sürerken “Birleşik Suriye” söyleminde uzlaşan her dinden, mezhepten, etnisiteden insanın kültürel hakları olduğunun altını çizdi. Ancak, bölgenin yerleşik kültürünün gerekliliği olarak zorunlu eğitim dilinin de Arapça olduğunu vurguladı.

Barış Pınarı Harekâtı'nda Kürt, Süryani ve Hıristiyan toplumlara güven verici mesajlar gönderdiklerini belirten Hamud, "Biz Suriye Milli Ordusu olarak bölgeyi yönetmeyeceğiz. Biz bölgeyi terörden arındırdıktan sonra barışçıl şekilde bir arada yaşamayı kolaylaştıracak sivil yönetime teslim edeceğiz." ifadesini kullandı.

Afrin’i örnek gösterdi

Buna ek olarak TRT Arapça’dan bir muhabirin “bölgede terör unsurlarının temizlenmesinin ardından ortaya çıkacak olası politik resme” dair sorusuna Hasan Hamada’nın verdiği cevap şu şekildeydi:
“Afrin’de olandan daha iyisini yapacağız. Zaten aylardır Türkiye’yle koordine bir şekilde görüşmelerimiz devam ediyor. Türkiye’den askerî anlamda olduğu kadar politik organizasyonların yeniden yapılandırılması anlamında da destek aldığımızı söyleyebilirim.” Hamada konuşmasının devamında yerel konseyler oluşturarak, bölgenin tamamını temsil eden yetkililer seçerek eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerin Geçici Hükûmet tarafından sağlanacağını sözlerine ekledi.

Aynı başlıkta SETA’nın hazırlamış olduğu “Yeniden Yapılandırma: Türkiye’nin Suriye’deki Modeli” raporunda da detaylı bilgiler mevcut. Örnek olarak Cerablus ve El-Bab’taki yapılandırma sürecinin bölgedeki yansımalarının sebebinin öncelikle güven ortamının tesis edilmesi olduğu belirtiliyor. Geçici Hükûmet Savunma Bakan Yardımcısı Hamada da Afrin’i örnek göstererek operasyonlar sonrası güven ortamının tesisiyle Halep’e kaçan yerli halkın geri dönmelerini de bu bağlamda değerlendirdi. 

Medyanın algı yönetimi ve Suriye Milli Ordusu

Suriye Millî Ordusu olarak birçok farklı suçlamaya maruz kaldıklarını söyleyen Mustafa Secari, gerek basın gerek sosyal medyada bir karalama kampanyası başlatıldığını öne sürdü. Hem PKK/PYD hem de DEAŞ militanlarının haksız bir şekilde masum insanları öldürdüğünü ve bunun suçunu SMO’ya yıkmaya çalıştıklarını belirtti. Dinleyiciler arasındaki bir muhabirin Hevrin Halef cinayetinin SMO tarafından işlendiğine dair sorusuna Secari: “Medya doğruları söylemiyor. Düşmanlarımızın suçlamalarını kabul etmiyoruz.” şeklinde cevap verdi. Aradan geçen süre zarfında birliklerini uluslararası hukuk ve insan hakları konusunda eğittiklerini vurgulayan SMO mensubu Secari ihlalleri önlemede büyük aşama kaydettiklerini de ekledi. Bunun en somut adımının da soruşturma komiteleri kurularak savaş suçlarının araştırılması olduğunu söyledi. 

“Bizi Esad’dan kurtarın!”

Medyanın sadece görmek istediklerini gördüğünü, ne Rusya ne İran hakkında ne de PKK’yı destekleyen Esad’a dair tek bir kelime etmediğini öne süren Secari, gazetecilerin “derslerine iyi çalışmadığını” söyledi. Sözlerine “DAEŞ’le 2013’ten beri savaşıyoruz ama terörist olan biziz. Sorarım size bizi herhangi birine karşı destekleyen var mı?” şeklinde devam eden SMO mensubu medyanın Erdoğan’ın sözlerini de çarpıttığını belirtti. Erdoğan’ın açıklamasının Suriyelileri geri göndermek değil güvenli bölgede altyapı oluşturmak olduğunu ifade eden Secari, Türkiye’ye güvenli bölge için teşekkür etti. Bölgedeki ayrılıkçı hareketlerin müsebbibi PKK/PYD’nin Esad nezaretinde varlığını sürdürdüğünü vurgulayarak “Bizi Esad’dan kurtarın.” dedi.

Arap Birliği'nin Barış Pınarı Harekatı'nı kınamasına da temas ederek, bunu esef ve şaşkınlıkla karşıladıklarını dile getiren Yusuf Hamoud, "Bunu kınayan ülkeler ayrılıkçı terör örgütünün savaş suçlarına karşı sessiz kalmıştı." ifadesini kullandı. Hamud ek olarak, Arap Birliği’nin aslında Arapları temsil etmediğini söyledi.

“PKK’nın bölgeye dair vizyonu yok”

Hamada ve diğer konuşmacılar, PKK’nın bölgeye dair gerçekçi bir vizyonu olmadığını, bölgede büyük güçlerin vekili konumunda olup kendi kendine karar verme ve inisiyatif alma refleksi bulunmayan ayrılıkçı bir örgüt olduğunu belirtti. Halihazırda bu örgütler için savaşanların ve yöneticilerinin kaynaklarının Suriye kimliği taşımadığını, İran, Rusya, ABD güdümlü olduklarının altını çizdi.

Türkiye Esad ile anlaşırsa ne olur?

Salondan bir dinleyicinin “ilerleyen dönemde Türkiye Esad Rejimi ile yakınlaşırsa ne olur?” sorusu üzerine Hasan Hamada, “İran, Suriye’nin düşmanı fakat Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde. Biz bunu garip bulsak da sorun etmiyoruz. Bu Türkiye’nin iç meselesi. Fakat, Türkiye terörist grupları ya da yönetimleri desteklemeyecek kadar ferasetli. Türkiye bölgedeki organik güçleri temsil ediyor.”

Habernediyor.com

Yorumlar (0)