Merkel’e NATO ayarı ve NATO’nun gerçek yüzü

AB ülkeleri Türkiye'ye silah ambargosu yapıyor. Erdoğan, Merkel'e "Terör örgütünü NATO'ya aldınız da haberimiz mi yok" dedi. NATO neyi amaçlıyor? Kimlere hizmet ediyor? Türkiye NATO’ya nasıl girdi? NATO'nun Rusya'ya etkisi var mı? NATO ve FETÖ arasında bağlantı var mı?

DÜNYA 14.10.2019, 15:20 07.11.2019, 23:29
Merkel’e NATO ayarı ve NATO’nun gerçek yüzü

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı’nın başlamasının ardından ekonomik yaptırım ve silah ambargosu açıklamalarına mütevellit Almanya Başbakan’ı Angela Merkel’e telefonda, "Terör örgütünü NATO'ya aldınız da haberimiz mi yok" dediğini söyledi.

"Az önce Şansölye Merkel ile de biraz uzun süren bir konuşmamız oldu." diyen Erdoğan, "Önceliğimiz bu meseleyi bölgede bulunan müttefiklerimizle birlikte gerçekleştirmek, onlarla birlikte bunu çözmekten yana oldu." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkel'e "Biz sizinle NATO müttefiki değil miyiz?" dedim. ‘Terör örgütünü NATO'ya aldınız da benim mi haberim yok' dedim.” açıklamasında bulundu.

Erdoğan basına verdiği demeçler arasında, “Türkiye'nin meşru sözlerini dinlemeyenler örgütün isteklerini geri çevirmiyor. ABD terör örgütüne 30 bin TIR yardım gönderdi. Bunları bize karşı kullanıyorlar. Operasyon başlar başlamaz ülkemiz topraklarına başlattığı saldırı terör örgütünün gerçek yüzünü göstermiştir.”   diyerek en büyük NATO müttefiklerinin, terör örgütüyle olan ilişkilerini odak gösterdi.

NATO neyi amaçlıyor ve kimlere hizmet ediyor?

NATO  “Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü”, örgütün hedef belirlediği ve “ bu antlaşma’nın ilkelerini geliştirebilecek ve Kuzey Atlantik Bölgesinin güvenliğine katkı yapacak durumda olan tüm Avrupa devletlerine açıktır.” olarak tanımladığı NATO ilkesi ile Kuzey Atlantik Okyanusu’na kıyısı olan 12 ülke tarafından 4 Nisan 1949 tarihinde kuruldu. ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Kanada, Norveç, Belçika, Hollanda, Portekiz, Danimarka, Lüksemburg ve İzlanda’nın kurucusu olduğu ülkelerin tamamı NATO’nun ilkesine hizmet eden jeopolitik durumu kapsayan ülkeler. Aralarında büyük ülke olarak sadece Almanya’nın olmadığı örgütlenmede, Almanya ikinci dünya savaşı arifesinde cezalı ülke konumundaydı ve NATO’ya davet edilmemişti.

Türkiye 1952’de NATO’ya nasıl girmişti?

Yukarıdaki haritadan da anlaşılacağı gibi Türkiye 1949 yılında kurulan NATO’nun korumayı amaç belirlediği ilkesinin dışında bir coğrafi konuma sahip. NATO’nun kuruluşundaki 12 ülke olan ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Kanada, Norveç, Belçika, Hollanda, Portekiz, Danimarka, Lüksemburg ve İzlanda dışında, 1955 yılında, ikinci dünya savaşı cezalısı Almanya’nın katılımı dışında,  1950’de Sovyetler Birliği ve ABD arasındaki Soğuk Savaş’ın ürünü olan Kore Savaşı’na katılan ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin güçleri ile birlikte hareket eden Türkiye, 1952 yılında NATO’ya, zamanındaki uluslararası ilişkiler dengelerinde Yunanistan ile birlikte kabul edildi. Kore savaşında; 41 subay, 25 astsubay ve 826 er olmak üzere 892 Türk askeri şehit olmuştu. Onun dışında ikinci dünya savaşında Almanya’nın savaş kobayı olarak bilinen İspanya 1982 yılında, bugün Çekya olarak bilinen Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya 1999 yılında; Estonya, Bulgaristan, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya 2004 yılında, Arnavutluk 2009 yılında ve son olarak Karadağ 2017 yılında NATO müttefik grubuna adını yazdırdı.

FETÖ’yü aslında Türkiye’nin başına bela eden kuruluş NATO’nun “Gladyo Projesi mi?”

Fethullah Gülen, Türkiye’deki kurumlara darbe yapmak ve Doğu Türkistan bölgesine kadar uzanan bölgede, Türk topluluklarını kullanarak Avrasya’da istikrarsızlık yaratmak için kullanılan bir CIA unsuru olarak tanımlanıyor. Edirne ilinde henüz 18 yaşında bir müezzinken Emniyet Amiri, Hâkim, Savcı gibi önemli meslek kollarıyla yakın ilişki içinde olduğu kendi ifadelerinde yer alıyor. Edirne’de 2 yıl görev yaptıktan sonra; 1961 yılında askerlik yapmak için Ankara’nın Mamak ilçesine gitmişti. Fethullah Gülen, “Küçük Dünyam” adlı kitabında, askerliğinin acemilik aşamasını yaptığı sırayı anlatırken yazdığı satırlar düşündürücü. Gülen kitabında, “Askerî elbisenin üzerine cübbe giyilmezken ben böyle bir kıyafetle vaaz ediyordum. Komutanlarla aram iyiydi. Bir de Arif Başçavuş vardı ki, onun çok himayesini gördüm. Beni haber merkezine almıştı. Müstakil kalabileceğim arabayı ayarladı. Arabanın içi, o günün en modern telsiz cihazlarıyla donatılmıştı.” Askerliğinin ustalık kısmını ise İskenderun’da yapan Gülen, kitabında bu döneminin de anılarında bahsetmiş; tümende her Cuma izinsiz vaaz verdiğini, askerî kıyafetlerinin üstüne cübbe giydiğini belirtmişti. Nizam ve disiplinin her şeyden üstün olduğu ve askerî kanunlarla ciddi yaptırımların olduğu bu durumun neticesinde Gülen, askerî mahkemeye çıkmıştı ancak hiçbir ceza almamıştı.  Askerî üniformasının üstüne cübbe giymesi, müstakil bir araba ayarlanması ve arabanın telsiz cihazlarla donatılı olduğu ifadesi Gülen’in daha o zamanlarda korunduğuna işaret ettiği düşünülüyor.

“ÖZEL HARP DAİRESİ”

 Eski Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı merhum Bülent Ecevit, Amerikan Askerî Yardım Binasının ( JUSTMAT) arka cephesine konuşlandırılmış, CIA ve NATO ortaklığında kurulduğu iddia edilen, Özel Harp Dairesi olarak adlandırılan kuruluşun varlığını başbakan olmasına rağmen sonradan öğrendiğini, "1974'teki başbakanlığım sırasında, Genelkurmay Başkanı Semih Sancar, örtülü ödenekten birkaç milyon istedi. o yıllarda milyonlar büyük paraydı ve benden istenen, örtülü ödenekteki paranın tümüne yakındı. bu paranın ne amaçla istendiğini sormak zorunda kaldım. ‘özel harp dairesi için istiyoruz’ yanıtı geldi. öyle bir resmi dairenin adını duymamıştım." sözleriyle ifade etmişti. 15 Temmuz 2016 yılındaki cunta girişiminden sonra da NATO karargâhlarında görevli 462 Türk subayının 237’sinin FETÖ üyesi olduğu tespit edilmişti ve NATO’da önemli görevlerde yer alıyorlardı. Komünizmle mücadele derneğinde de adı geçen Fethullah Gülen’in Eski Başmuavini bir televizyon programına çıktığı açıklamasında, Gülen’in  “ABD olmasında, Çin mi olsun düyanın tek hakimi veya Rusya mı olsun” sözlerini sarfettiğini ifade etmişti.

Putin’in özel temsilcisi Aleksandr Dugin, 15 Temmuz’da Ankara’daydı

15 Temmuz cunta girişiminden bir gün önce, 14 Temmuz 2016 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Putin’in Özel Temsilcisi olarak görev yapan ve Avrasyacılık ideolijisini savunan kilit isim Prof. Aleksandr Dugin, darbe öncesinde “Türk ordusunda hareketlilik var uyarısı” yaptığını belirtmişti. 14 Temmuz 2016’da, Ankara’da düzenlenen Avrasya konferansına özel katılımcı olarak katılan ve 15 Temmuz darbe girişimi esnasında da Ankara’da bulunmaya devam eden, darbe girişimini sıcağı sıcağına yaşayan Dugin, “Gülen okulları NATO’nun jeopolitik planlarına hizmet eden bir iletişim ağı ve Rusya, başka bazı ülkeler gibi bunu fark edince Fethullah Gülen’in okullarına yasak getirdi. Bu okullar, bulundukları bölgede yabancı casuslar gibi görev yapıyordu.” yorumunda bulunmuştu.

Rusya’nın Ankara Büyükelçisinin suikastçısının FETÖ bağlantısı

19 Aralık 2016 tarihinde Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un suikast sonucu öldürülmesine ilişkin FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in arasında bulunduğu 28 kişinin yargılandığı davada, suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş ile aynı polis meslek yüksek okulunda eğitim gören ve davada “silahlı terör örgütü üyesi olmak” ile suçlanan üç sanıktan savunma alınmıştı. Suikast ile itiraflarda bulunan sanıklardan eski polis memuru Doğukan Söylemez, suikastçı Mevlüt Mert Altınbaş’ı FETÖ’ye ait evlerde gördüğünü söylemişti.

Türkiye tarafından düşürülen Rus savaş uçağı SU-24M için “Uçağı düşürenler cuntaydı” yorumu

SU-24 tipi Rus savaş uçağını, sınırı ve angajman kurallarını ihlâl ettiği sebebiyle 5 dakika içinde 10 kere uyardığını belirten TSK, 24 Kasım 2015 tarihinin sabahı 09.24’te iki adet Türk F-16 uçağı ile vurarak müdahele ettiğini açıkladı. Bunun üstüne Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hava sahasının ihlal edilmesi sonucu angajman kuralları gereği müdahalenin yapıldığını, Türkiye'nin sınırlarını koruma hakkına her ülkenin saygı duyması gerektiğini ve Esad rejiminin ayakta tutulması için rejim ile müttefiklerinin IŞİD bahane edilerek o bölgede kendi topraklarını korumaya çalışan Bayırbucak Türkmenlerine saldırdığını" söylemişti.

Rus uçağını FETÖ düşürdü iddiası

Dönemin Avrasya Yerel Yönetimler Birliği Başkanı Hasan Cengiz, Rus savaş uçağının düşürülmesi olayının provokatör bir eylem olduğunu ve Türk Hava Kuvvetleri’nden bir grubun gösterdiği belgeler ile uçağı FETÖ uzantılarının düşürdüğünden emin olduklarını söyledi. Cengiz, savaş uçağının düşürülmesi, darbe girişimini ve misafirleri olan Prof. Aleksandr Dugin ile yaşadıklarını şu sözleriyle aktardı; “25 Kasım’da bu işin içerisinde provokatör bir eylem olduğunu biliyorduk ancak belgeleyemiyorduk. Ocak ayında Türk Hava Kuvvetleri’nden bir grup asker, bize bir dosya getirdi ve bu uçağı ordu içindeki bir cunta tarafından düşürüldüğünü iddia ediyorlardı; ellerinde de belgeler vardı, isim listesi vardı. FETÖ’cü asker listesi. Ama kanıtları yoktu. Tabi biz bu dosyayı aldık devletin önemli birimlerine illettik. Sonrasında Sayın Dugin, 2016 Mart ayı içerisinde Türkiye’deydi. O dönem her iki lider de yüksek perdeden konuşuyordu; yanlış yönlendirmeler neticesinde hem Sayın Putin hem de Sayın Cumhurbaşkanımız… Sayın Dugin’e uçağı FETÖ’cü askerler tarafından düşürüldüğünü illettik, kendisi de dönüşünde Sayın Putin’e bunu ilettiğini bizlere söyledi.” dedi. Dönemin ABD Devlet Başkanı Barack Obama, "Rusya'nın Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu'nu değil, IŞİD’i hedef alması durumunda bu tür problemlerin olmayacağını ve Türkiye'nin kendi hava sahasını ve topraklarını korumaya hakkının bulunduğunu" söyledi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise savaş uçağının düşürülmesi sonrası 25 Kasım 2015 tarihinde Türkiye'ye yapacağı ziyareti iptal etti. "Türkiye'de en az Mısır kadar terör tehdidinin yüksek olduğunu" iddia ederek Rus turistlere Türkiye'ye gitmemelerini söylemişti; savaş uçaklarının düşürülmesinin "planlı bir provokasyon olduğunu" iddia etti ve "Türkiye ile savaşa girmediklerini" ifade etti. Dugin, FETÖ’yü,” Fethullah Gülen, Türkiye’deki kurumlara darbe yapmak ve Doğu Türkistan bölgesine kadar uzanan bölgede, Türk topluluklarını kullanarak Avrasya’da istikrarsızlık yaratmak için kullanılan bir CIA unsuru” sözleriyle tanımlıyor.

Rusya, Türkiye’nin dostu mu?

Türkiye ve Rusya, Suriye’deki iç savaş krizinin çözümünde aktif rol oynamaya devam ediyor. Yine de, iki ülke ilişkilerini tam olarak sağlamlaştırılmadı. Türkiye’nin Rus savaş uçağını düşürmesi hadisesinin gerilimi halen sürüyor. Bölge ve ülkelerin ilişkilerini sağlamlaştırması beklenen Astana müzakereleri, iki ülke arasını halen tam olarak ısıtmış değil. Rusya’nın Suriye operasyonları esnasında, Türkiye’nin kendi hava sahasını ihlâl ettiği nedeniyle Rus uçağını vurması iki ülke arasında şiddetli bir krize sebep olmuştu. Rusya, uçağın düşürülmesi sonucunda ölen pilota yüksek devlet nişânı verdi. Rus savaş uçağının vurulmasından 2 yıl sonra, 9 Şubat 2017 tarihinde de Rus savaş uçağı, ”Fırat Kalkanı Harekâtını” yürütmekte olan Türk askerlerinin üstüne saldırıda bulunmuştu. Saldırıyı “DAEŞ hedeflerine icra edilen hava harekâtı esnasında kazaen TSK unsurlarının olduğu binaya isabet eden bomba” olarak açıklayan Rusya, Türk askerinin üstüne açtığı saldırıda, “Fırat Kalkanı Harekâtı'nı” yürütmekte olan Türk askerlerinin üstüne ateş ederek; 3 Türk askerini şehit etmiş, 11 Türk askerini de yaralamıştı. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, "Olay saldırılar sırasında koordinatlar konusunda Rus hava gücünün içindeki anlaşmazlıktan kaynaklandı" demişti. Türkiye Cumhuriyeti adına ise TBMM’de açıklama yapan dönemin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, “Hepimizi üzen bir vakadır. Savaş alanlarında böyle hataların olması, zayıf da olsa ihtimal dâhilindedir.” diyerek Türkiye Cumhuriyeti adına açıklamada bulunmuştu ve bunun üzerine Rusya Devlet Başkanı Vladamir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak “trajik olay” tanımlamasıyla üzüntü ve başsağlığı dileğini iletmişti. Daha sonra Kremlin’den yapılan açıklamada, Türkiye ve Rusya liderlerine atıfta bulunarak "Suriye'de IŞİD savaşçılarına ve diğer radikal eğilimli örgütlere karşı askeri koordinasyonu artırmak" konusunda anlaştıklarını belirtmişti.

Habernediyor.com / Safa Kaçar

Yorumlar (0)