Enerji krizi Avrupa'yı köşeye sıkıştırdı: Yeni alternatif tartışma yarattı!

Avrupa'da ortaya çıkan enerji krizi, nükleer enerji ve kömürde olduğu gibi geçmişte çevrecilerin tepkileri sebebiyle rafa kaldırılan kaya gazı üretimine de yeşil ışık yakılmasına yol açabilir. Avrupa'da 13,3 trilyona metreküpe yakın kaya gazı rezervi bulunuyor. En büyük rezervler ise Polonya'da.

DÜNYA 27.08.2022, 16:38 27.08.2022, 17:49
Enerji krizi Avrupa'yı köşeye sıkıştırdı: Yeni alternatif tartışma yarattı!

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, uzun bir süredir enerji arz güvenliği yerine iklim değişikliğine karşı dönüşümlü ve çevreci odaklı politikalara yöneldi.

Avrupa çözüm arayışında

Rusya-Ukrayna savaşının ardından yaşanan enerji krizi, Avrupa'nın enerji stratejisinde, çevreci yaklaşımlardan çok enerji güvenliği ve arzını önceleyen alternatifleri değerlendirmesine ve birtakım tercihlerde bulunmasına sebep oldu. Son 30 yılda Avrupa ülkeleri, özellikle çevre hassasiyetinin ve iklim duyarlılığının yükselmesinin etkisiyle birlikte kömür kaynaklarından vazgeçme programları ve planlarını devreye almıştı. Birçok AB üyesi ülke, uzun senelerden beri enerji arz güvenliğine katkı veren ve uygun maliyetle faaliyette bulunan kömür santralleri ve madenlerini kapatmaya ya da bunlardan üretimi düşürmeye yöneldi. 1990 yılında AB'de, elektrik üretimin yüzde 40'ını temin eden termik santrallerin payı her sene azaldı ve 2020'de kömürün payı yüzde 13'e kadar geriledi. Fakat Covid-19 salgınının ardından ekonomik canlanma, Rusya ile yaşanan gerilim ve alternatif enerji kaynaklarındaki sıkıntılar kömüre ilgiyi tekrar artırdı. 2021 yılında kömürden elektrik üretimi yüzde 15'e kadar yükselirken, özellikle savaşla birlikte bu durum daha da hızlandı. Bu sene AB ülkelerinin elektrik üretiminde kömürün payının yüzde 20'ye çıkacağı tahmin ediliyor. Başta Almanya, İngiltere, Fransa ve Avusturya gibi Avrupa'nın büyük ülkeleri Rusya'dan doğal gaz tedarikinde muhtemel bir kesintiye karşı kömür planları hazırladı. Bu devletler, kömür santrallerini yeniden açmaya ya da kapanması planlanan santrallerin faaliyet vadelerini uzatmaya yöneldi.

Nükleer santrallerin dönüşü

Enerji arz krizi, nükleer enerjiden çıkış programı ve planlarında da değişikliğe sebep oldu. Avrupa devletleri, 2011’de Japonya'daki Fukuşima nükleer santralinde meydana gelen sızıntının ardından nükleer santrallerin güvenliği hususunda kaygılanmaya başlamıştı.

Bu süreçte küresel piyasalarda başta kömür, doğal gaz ve petrol gibi fosil yakıt fiyatlarının makul düzeyde seyretmesi, Avrupa'da yenilenebilir enerji yatırımları ve evreci kamuoyu baskısının makul fiyatlara gerilemesi nükleer santrallerden çıkış sürecini başlatmıştı. Enerji krizi Avrupa'da özellikle birçok ülkenin nükleer enerjiye yönelik yaklaşımını değiştirdi. Fransa, 2050'ye kadar 14 nükleer reaktör kurma ve küçük modüler reaktör teknolojilerine yatırım planını duyurdu. İngiltere'de ise hükûmet, güneydoğuda inşa edileceği açıklanan Sizewell C nükleer santraline onay verdi. Almanya, 3 nükleer santralin çalışma sürelerini uzatma faaliyetlerine başladı. Belçika, kapatılması beklenen 2 nükleer güç santralinin faaliyet vadesini 10 yıl uzattı. Hollanda, 2 adet yeni nükleer reaktör yatırımı planlamalarına geçti. Aynı zamanda Polonya da nükleer yatırımlar amacıyla ön çalışmalar gerçekleştiriyor.

Savaş, Avrupa’yı köşeye sıkıştırdı 

Ukrayna-Rusya savaşı, enerjide zor durumda bulunan AB ülkelerini oldukça köşeye sıkıştırıyor. Avrupa ülkeleri, çok yüksek düzeye tırmanan enerji faturaları ile mücadele ve enerji arz güvenliği kapsamında her seçeneği ele alıyor ve geçmişteki tercihleri de sorguluyor.

Kaya gazı seçeneği masada

Bu anlamda, Avrupa ülkelerinin nükleer ve kömüre yönelik programlarını ve yaklaşımlarını değiştirmesi, kaya gazı ile ilgili benzer bir olasılığı doğurdu. ABD'nin kaya gazı devrimiyle özellikle hem gaz hem de petrolde kendi kendine yeten bir ülke olmakla beraber bu ürünleri ihraç etmesi, Avrupa'da da takip ediliyor. Son zamanlarda doğal gaz fiyatlarında yaşanan hızlı yükseliş, kaya gazı çıkarılması konusundaki teknolojik ilerleme ve bu gazın maliyetinin, diğer ülkelerden tedarik edilmesinden makul seviyelere gelmesi bu kaynağa ilgiyi artırıyor. Şu an Avrupa'da kaya gazı üretimi yapılmıyor. Konuyla ilgili değerlendirmeler yapan AB Komisyonu Sözcüsü Tim McPhie, üye devletlerin kaya gazı kullanımına ilişkin bir yasak olmadığını söyledi.

"AB anlaşmaları kapsamında, üye devletler kaya gazı da dahil olmak üzere enerji tercihlerinde özgürdür." şeklinde konuşan McPhie, devletlerin kaya gazı kullanımına karar vermesi durumunda ilgili AB mevzuatını uygulaması gerektiğine vurgu yaptı.

Avrupa’da kaya gazı rezervi ne kadar?

Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Avrupa Politika Merkezi (EPC) Enerji Uzmanı Simon Dekeyrel, konuya ilişkin yaptığı açıklamada "Kaya gazı, bazı Avrupa devletlerinin siyasi gündeminde tekrar ortaya çıktı" sözlerini kullandı. Dekeyrel, İngiltere'de her 2 başbakan adayının da kaya gazı çalışmalarına destek verdiğine dikkat çekti. 2010'ların başında Avrupa'da, kaya gazı çalışmalarını engelleyen yapısal kısıtlamaların devam ettiğine vurgu yapan Dekeyrel, bu durumun, hükûmetleri mevcut kriz karşısında yenilenebilir enerji kaynaklarına hız vermek ve enerji verimliliğini artırmak gibi diğer tedbirlere yönlendirmesini beklediğini aktardı. Dekeyrel, Avrupa’da kaya gazı ile ilgili ABD'ye oranla daha elverişsiz bir jeolojik yapı, daha fazla nüfus yoğunluğu, düzenleyici katı çerçeveler, kuvvetli çevreci gruplar ve muhalefetin bulunduğunu söyleyerek bunların Avrupa'da kaya gazı devriminin önünde engel olduğunu dile getirdi. Kaya gazı konusunda çevresel kaygıların sürdüğünü belirten Dekeyrel, "Avrupa'daki enerji krizi yoğunlaştıkça, kısa süreli arz güvenliğinin çevresel kaygıları arkasında bırakma ihtimali yüksektir." şeklinde konuştu. Avrupa devletleri de son 10 senede kaya gazına ilişkin çeşitli çalışmalara odaklandı.

ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA) verilerinin bulunduğu AB raporlarında, teknik olarak Avrupa'da çıkarılması mümkün kaya gazı rezervinin 13,3 trilyon metreküp olduğu belirlendi. 4,2 trilyon metreküple en büyük rezervlerin Polonya'da olduğu belirtilirken, Fransa'da 3,9 trilyon metreküp ve Romanya'da 1,4 trilyon metreküp, Danimarka'da 900 milyar metreküp, Hollanda ve İngiltere’de 700 milyar metreküp, Bulgaristan ve Almanya’da ise 500 milyar metreküp olduğu öngörülüyor. Avrupa devletlerinde mevcut durumda kaya gazı ile ilgili çok olumsuz bir kamuoyu algısı var. Kaya gazı çıkarmak konusunda yüksek basınç altında çok miktarda kimyasal, kum ve suyun karıştırılarak yer altına verilmesi lazım. Bu süreç ve sebep olacağı riskler, çevreciler tarafından özellikle sert bir şekilde eleştiriliyor. Avrupa'da, kaya gazı rezervlerinin tespit edildiği bölgelerde, verimli tarım arazileri bulunması ve nüfus yoğunluğunun yüksek olması ise bir başka problemi ortaya koyuyor.

Kaya gazı ile ilgili bir adım atıldığında buna karşı bölge halkları şiddetli protestolar gerçekleştiriyor ve çalışmaları engelliyor. Çevreye zararlı neticeleri olduğu gerekçesiyle kaya gazı üretmeyen Avrupa ülkeleri, ABD'nin aynı yöntemle çıkardığı kaynakları almaya devam ediyor. Son dönemde ABD'nin, AB ülkelerine ihraç etmiş olduğu sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ülkedeki kaya gazı kaynaklarından elde ediliyor. Ukrayna'daki savaşın devam etmesi, uzun bir süre enerji fiyatlarının yüksek seviyelerde kalması ve enerji arz güvenliğindeki problemlerin sürmesi durumunda Avrupa'da yetkililerin ve kamuoyunun kaya gazına yönelik yaklaşımlarının da yumuşatma olasılığı güç kazanıyor.

Yorumlar (0)