Afganistan, ABD'siz ilk yılını bakın nasıl geride bıraktı, neler yaşandı?

Taliban yönetimi altında olan Afganistan'da ABD'siz bir yıl geride kalırken, uluslararası toplumların terk ettiği ülke, şimdilerde derinleşen insani ve ekonomik kriz ile yüzleşiyor.

DÜNYA 30.08.2022, 18:11
Afganistan, ABD'siz ilk yılını bakın nasıl geride bıraktı, neler yaşandı?

Taliban yönetiminin 11 Eylül saldırısını gerçekleştiren terör örgütü El-Kaide'nin lideri Usame Bin Ladin'i ülkede barındırdığı gerekçesi ile 2001 yılında Afganistan'ı işgal eden ABD, geçen sene bugün Afganistan’ dan son askerini de çekerek bölgeden ayrıldı.

ABD ve NATO’ya bağlı güçler Afganistan’ı terk etti

ABD ile beraber NATO'ya bağlı olan tüm güçler de Afganistan'ı terk etti. Böylece birçok ülke, başkent Kabil'de bulunan diplomatik misyonlarını da Afganistan’dan geri çekti.

Talihe sırasında ülkeden gitmek isteyenlere saldırdılar

Yabancı misyonlar ve askeri güçler ile birlikte binlerce Afgan vatandaş da tahliye sürecindeki Afganistan'ı terk etti. Ülkedeki tahliye çalışmaları devam ederken, Kabil Havalimanı'na terör örgütü DEAŞ tarafından bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 180'den fazla Afgan yaşamını yitirirken, 13 ABD askeri de hayatını kaybetti.

Afganistan’da toplam 2261 ABD’li asker hayatını kaybetti

26 Ağustos 2022 tarihinde düzenlenen söz konusu patlamada yaşamını yitiren askerleri anan ABD Başkanı Joe Biden, işgal boyunca Afganistan’da toplam 2 bin 261 ABD askerinin öldüğünü açıkladı.

Hiçbir ülke Taliban yönetimini tanımadı!

Son bir yıldır kendi kaderine terk edilen Afganistan'daki Taliban yönetimini, şimdiye kadar resmen tanıyan hiçbir bir devlet olmadı. Ülke ekonomisi de bu nedenden dolayı gittikçe içinden çıkılamaz bir hale dönüştü.

ABD işgali ve Taliban'ın devrilmesi

El Kaide, 11 Eylül 2001 tarihinde New York’ta bulunan Dünya Ticaret Merkezi’ne ait ikiz kulelere bir terör saldırısı düzenlendi. Bunun üzerine ABD, 7 Ekim 2001’de Afganistan’a “Sürekli Özgürlük Operasyonu” ismini verdiği bir işgal harekatı başlattı.

ABD liderliğindeki koalisyon ile “Kuzey İttifakı” bünyesi altındaki Afgan destekçileri, art arda büyük vilayetleri ele geçirmeyi başardı.

Taliban yönetimi bu şekilde devrilirken, kısa bir zaman sonra Afganistan'ı yönetecek olan geçici bir hükümet kuruldu. El Kaide ile Taliban’ın üst düzey mensuplarıysa ülkeyi terk ederek kaçmak zorunda kaldı.

Taliban yeniden toplandı ve savaş ilan etti!

Fakat, kısa bir zaman sonra yeniden organize olarak bir araya gelen Taliban üyeleri, ABD ile çoğunluğunu NATO üyesi ülkelerin oluşturduğu Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne (ISAF) ve yeni kurulan Afgan merkezi hükümetine yönelik gerilla savaşı başlattı.

Kırsal yerlerde gerilla ve pusu baskınları, şehirlerde ise intihar eylem faaliyetleri düzenleyen Taliban, 2006 yılından itibaren ülkede yeniden belli bölgelerde kontrolü ele geçirmeyi başladı.

Uluslararası koalisyon güçleri ise Afganistan merkezi hükümetine bağlı olan ordunun Taliban'a karşı savaşabileceği düşüncesiyle 28 Aralık 2014 tarihinde ISAF operasyonlarını resmi olarak sonlandırdı ve güvenlikle ilgili tüm sorumluluğu Afgan hükümetine bıraktı. Ayrıca aynı gün içinde Sürekli Özgürlük Operasyonu'nun devamı şeklinde olan Kararlı Destek Operasyonu’nun da NATO öncülüğünde başladığı duyuruldu. Böylece Afganistan’da merkezi hükümete bağlı olan güçler, güvenliği sağlayamazken, çekilme planı da başarısız oldu. Afganistan da çatışmalar devam ederken Taliban, eylemlerini ara veremeden sürdürdü.

Barış görüşmeleri sonuçsuz kaldı, Taliban şehir merkezlerine indi

Afganistan'da devam eden çatışmaların barışçıl şekilde çözülmesi amacıyla 29 Şubat 2020'de ABD ile Taliban arasında Katar'ın başkenti Doha'da barış anlaşması imzalandı.

Söz konusu olan anlaşmayla Taliban, ABD öncülüğünde yer alan NATO birliklerine saldırmayacağı ve aynı zamanda Afganistan topraklarında terör faaliyetlerinde bulunmayacağı yönünde taahhütlerde bulundu. Ayrıca bu anlaşma, Taliban ve Afganistan hükümeti arasında sorunların barışçıl yollar ile çözülmesi için de taraflar arasındaki müzakere sürecini başlattı.

Afganistan ordusu, Taliban’a direnmedi!

Fakat, barış görüşmeleri sonuçsuz olunca Taliban, geçen sene yaz aylarında şehir merkezlerine saldırılarını yoğunlaştırdı. Düzenlediği saldırılarla ardı ardına şehirleri ele geçirmeyi başaran Taliban, bu süre içinde Afganistan ordusunun herhangi bir ciddi bir direnişiyle de karşılaşmadı.

Nihayetinde Taliban, geçen yıl 15 Ağustos tarihinde başkent Kabil'i de hakimiyet altına aldı ve Afganistan'da yeni bir dönem başlattı.

Afganistan’da Talibanlı bir yıla damga vuran olaylar;

Taliban yönetimini tanımadılar

İktidar olduğu ilk andan itibaren kendi yönetiminin uluslararası arenada tanınmasını isteyen Taliban’ın bu yöndeki çabaları olumsuz sonuçlandı. Taliban yönetimi, sağlık, ekonomi, eğitim, tarım ve insan hakları ihlalleri konusunda son derece önem arz eden sorunlarla karşılaştı.

El-Kaide lideri öldürüldü

El-Kaide terör örgütünün kurucusu olan Usame Bin Ladin'in halefi Eymen ez-Zevahiri, ABD'nin İnsansız Hava Aracı (İHA) ile 31 Temmuz'da Kabil'in merkezinde öldürüldü. Bu olay, tüm dünya ülkeleri tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Zira, Taliban ve ABD arasında imzalanan Doha Anlaşması’na göre Taliban, ABD ile müttefiklerine tehdit oluşturacak unsurların Afganistan'da barınmasına izin vermeyecekti.

Yaşanan olay üzerine Taliban, saldırıyı sadece kınamakla yetindi ve ez-Zevahiri'nin Afganistan'daki varlığından hiçbir şekilde haberlerinin olmadığını, Biden'ın iddiasının ise araştırıldığını açıkladı. Yaşanan olaylar sonucunda Taliban ile ABD, birbirlerini Doha Anlaşması'nı ihlal etmek gerekçesiyle suçladı.

Söz konusu bu saldırıyla birlikte dünyanın gözü Taliban ile El-Kaide ilişkisinin hangi boyutta olduğu konusuna çevrildi. Bu sebeple, ez-Zevahiri'nin ölümünün, ileriki günlerde ABD'nin Taliban yönetimine olan bakış açısını nasıl şekillendireceği de merak konusu.

Taliban’ın iyi niyet gösterisi!

Taliban yetkilileri, yönetime geldikleri ilk anadan itibaren, Afganistan topraklarının herhangi bir ülke için tehdit unsuru oluşturmasına izin vermeyeceklerini, bütün ülkelerle diplomatik ilişkilerini iyi yönde geliştirmek istediklerini ayrıca kuracakları yönetimin Afganistan'da bulunan bütün kesimleri kapsayacağını ve önceki hükümetin çalışanlarının hepsi için genel bir af ilan ettiklerini, başta kadınlar olmak koşuluyla tüm çalışanların görevlerine kaldığı yerden devam edebileceğini ifade etti.

Taliban resmi temaslarda bulundu ama sonuç alamadı

Başta Batılı devletler olmak üzere neredeyse bütün hükümetler, Taliban yönetimini resmi olarak tanımak veya iyi ilişkiler kurmaları için Afganistan'da bütün kesimleri temsil eden oldukça kapsamlı bir hükümetin inşa edilmesini ve insan haklarına ilişkin konularda saygı gösterilmesini şart olarak koştu.

İlan ettiği geçici yönetimin Afganistan'daki bütün kesimleri temsil ettiğini açıkça savunan Taliban, heyetler gönderdiği İsviçre, Norveç, Türkiye, Katar, Çin, Rusya, Özbekistan ve Pakistan gibi birçok ülkelerle diplomatik temaslarda bulundu ve yönetiminin bu ülkeler tarafından resmen tanınmasını istedi.

Fakat Taliban yönetimin geçici hükümeti hiçbir ülke tarafından tanımadı. Kabil'deki büyükelçiliklerini kapatıp Afganistan'ı terk eden devletlerin büyük bir kısmı geri dönmezken Taliban'ın da Afganistan'ın Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi olarak aday gösterdiği Süheyl Şahin'in New York'taki temsiliyeti de kabul edilmedi.

Afganistan’daki kadın ve kız çocuklarının son durumu

Taliban yönetimi altındaki Afganistan’da binlerce kadın, son bir yıl içinde gerek hükümet kurumlarındaki gerekse özel sektördeki işlerinden çıkarıldı veya işten ayrılması için zorlandı. Ülkede şu an yalnızca hastaneler, emniyet birimleri, havaalanları ve okullar gibi zorunlu ihtiyaç duyulan sektörlerde çok az sayıda kadın vatandaş çalışabiliyor.

Kızlara ortaokul ve lise eğitimi yasak!

Ayrıca, kız çocuklarının ortaokul ve lise kademelerinde olan devlet okullarına gitmesi içinde ülkenin çok büyük bir kesiminde henüz izin verilmiş değil. Yani halihazırda ilkokul ile üniversiteye devam edebilen Afgan kızların şu an ortaokul ve liseye gitmeleri yasaklandı.

Kadınların tek başına uzun yolculuğa çıkması yasak!

Üniversitelerde ise sınıflar cinsiyete göre ayrıldı. Ayrıca kadınların yanında bir yakınları olmadan tek başlarına uzun yolculuklara çıkmaması kararı verildi.

Eski bakanlığı kaldırıp yeni bakanlık kurdular

Bu durumların haricinde Kadın İşleri Bakanlığı kabineden çıkartıldı ve yerine İyiliğe Davet ve Kötülükten Sakındırma Bakanlığı kuruldu.

Kurulan bu yeni bakanlığın ilk çalışmaları ise kadınların özgürlüğünü kısıtlayıcı yönde oldu.

Kadınlara çarşaf giyme zorunluluğu getirdiler!

Tüm bu durumlara ek olarak, İyiliğe Davet ve Kötülükten Sakındırma Bakanlığı geçtiğimiz mayıs ayında açıkladığı bir karar ile Afgan kadınlarına yönelik örtünme zorunluluğu getirdi. Alınan kararda, "izzeti ile onurunun" korunabilmesi için kadınların çarşaf veya burka giymeleri şartı koşuldu.

Örtünmeyen kadınların babaları veya eşleri hapse atılacak!

Bu kapsamda kadınların, namahrem bir kişi ile karşılaştığında yalnızca gözleri açıkta bırakacak şekilde yüzlerini örtüyle kapatması istendi. Kurallara uymayan kadınların önce uyarılacağı sonra da işten atılacağı, yine kurallara uyulmaması halinde ise babaları veya eşlerinin hapis cezasına çarptırılacağı belirtildi.

Kadın spikerler peçe takarak haber sunacak

Tüm bunların dışında televizyon kanallarına iletilen bir talimatname ile bütün kadın spikerler ekranda peçe takarak haber bültenleri sunmaya başladı.

Diğer yandan, medya sektöründe de büyük kısıtlamalar getirildi. Ülkede ifade ve basın özgürlüğü Taliban tarafından sınırlandırıldı. Yüzlerce medya kuruluşu kapanmak zorunda kaldı. Aynı zamanda bu kuruluşlar da çalışan binlerce kişide işsiz kaldı.

Söz konusu bu gelişmeler, birçok uluslararası kurum ve yabancı ülkeler tarafından ciddi oranda tepki topladı.

Ekonomik kriz çıktı: Afgan rezervleri bloke edildi, açlık oranı arttı

Taliban'ın, zorbalıkla ve şiddet kullanarak yönetimi ele geçirmesi bir yandan da tüm Afganistan'ın cezalandırılması ile sonuçlandı.

Taliban öncesi dönemde Afgan yönetimine ait bütçenin üçte iki oranından fazlasını fonlayan Batılı devletler, bütün yardımlarını kesti. Birçok uluslararası kurum ve kuruluş Afganistan’dan ayrıldı.

Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ve ABD Merkez Bankası ise Afganistan'ın uluslararası fon kaynaklarına erişimini kesti. ABD, Taliban'ın Kabil'e girmesinden iki gün sonra, 17 Ağustos tarihinde, bir süre sonra bir kısmı yeniden serbest bırakılacak olan Afganistan Merkez Bankası'na ait yaklaşık 10 milyar dolar değerindeki rezervini de dondurdu.

İşte tüm bu gelişmeler ülke ekonomisinin büyük bir krize sürüklenmesine neden oldu. Afganistan’da bankacılık sistemi neredeyse tamamen çöktü. Yüzlerce iş yeri kapanmak durumunda kaldı. İşsizlik, açlık ve fakirlik alarm verecek kadar yüksek seviyelere ulaştı.

İmkansızlıklarla boğuşan Afganistan, yardım bekliyor!

Birleşmiş Milletler ’in hazırladığı rapora göre, ülke nüfusunun yarıdan fazlası acil yardımlara muhtaç halde. Ayrıca, yetersiz beslenme, çocuk felci, kızamık gibi birçok salgın hastalıkta artış yaşanmakta. Sağlık kuruluşları ise bu durum karşısında sadece imkansızlıklarla boğuşuyor.

BM yardım çağrısı yaptı

Tüm bu yaşananlara ek olarak, yine BM ve bağlı kuruluşlar, Afganistan’ da derinleşen insani krizin boyutuna dikkat çekerek Afganistan'a yardım edilmesi için harekete geçilmesini talep etti. Söz konusu bu çağrıların hemen ardından Afganistan'a yönelik uygulanan kısıtlamalar bir miktar da olsa hafifletilse bile bu durumun, ülkede yaşanan insani krize ciddi bir etkisi olmadı.

Göç krizi sürüyor

Taliban'ın yönetime gelmesiyle birlikte yaşanan çatışmalar yönetim değişikliği korkusu ile ilk etapta Türkiye ve İran’a göç dalgası başlattı. Bahsi geçen göç dalgasının arasında eski yönetime bağlı görev yapan askerler, gazeteciler, sivil toplum ve insan hakları aktivistleri gibi Afganistan’ın elit kesimlerine mensup olan kişiler de vardı.

Taliban, eski elitlere ve halka mal ve can güvenliklerini sağlama sözü vererek bu göçü yavaşlattı. Ayrıca ülkeden kaçanlar için de güvenli geriş dönüş ile yaşam güvencesi verdiğini açıkladı. Fakat 2020 yılındaki gibi olmasa bile Afganistan'dan diğer ülkelere göçler devam ediyor.

DEAŞ, yeniden dirilmek için çabalıyor

Taliban'ın yönetime gelmesi ile birlikte Afganistan'da güvenlik büyük oranda sağlandı. Fakat, özellikle DEAŞ'ın, en başta Afgan Şiiler olmak kaydıyla sivilleri ve Taliban üyelerini hedef alan eylem faliyetleri bir türlü durmadı.

DAEŞ saldırılarında yüzlerce kişi hayatını kaybetti

Son 1 yıl içinde ülke genelinde toplam 100'den fazla sialahlı ve bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıların çoğunu DEAŞ terör örgütü üstlenirken bu saldırılarda yüzlerce Afgan da hayatını kaybetti.

Özellikle, Kabil, Kandahar, Mezar-ı Şerif, Kunduz ve çeşitli illerde Şii camilerinde kılınan cuma namazları esnasında DEAŞ'ın düzenlediği hain saldırılarda birçok kişi hayatını kaybetti.

Pencşir'de düşük katılımlı direniş

Aralarında eski ordu mensuplarının da bulunduğu ve büyük çoğunluğunu Tacik vatandaşların oluşturduğu Ahmed Mesud liderliğinde kurulan Afganistan Ulusal Direniş Cephesi, daha çok nüfus olarak Taciklerin oluşturduğu Pençşir ile Pervan gibi kentlerde Taliban'a karşı direniş göstermeye başladı.

Taraflar arasında yapılan müzakereler sonuçsuz kaldığı için çatışmalar git gide şiddetlendi. Saldırılarda Direniş Cephesi, Taliban'a çok ağır kayıplar verdirdiğini ilan ederken Taliban da çıkan çatışmaları birçok kere inkâr ederek bölgelerde hiçbir şekilde güvenlik açığının bulunmadığını savundu. Bahsi geçen bölgelere ise basın mensuplarının girmesi için hala izin verilmiyor.

Taliban uyuşturucu ile mücadele için destek bekliyor

Taliban, geçtiğimiz nisan ayında verdiği bir kararla Afganistan genelinde eroin, alkol, esrar, uyuşturucu hapları ve sarhoş edici maddelerin tamamının kullanımını ve bu maddelerin elde edildiği bitkilerin ekimini, ticaretini ve tüm uyuşturucu madde üreten fabrikaların da yasaklandığını açıkladı. Ayrıca bu kararı ihlal edenlerin yargılandıktan sonra cezalandırılacağı duyuruldu.

Ancak, Taliban yönetimi öncesi de olup ama uygulanmayan söz konusu bu yasaklar şu an halen uygulanmıyor.

Taliban yöneticileri uyuşturucu madde elde edilen kenevir ve haşhaş gibi bitkilerin ekimlerine tamamen engel olmak için çiftçilere yeni alternatif gelir imkanları sağlanması gerektiğini belirtiyor ve bunun için de uluslararası toplumlardan destek istiyor.

Çiftçiler ise yasal iş imkanlarının olmaması, gıda temininde yaşanan problemler ve kuraklık gibi nedenlerden dolayı birçok çiftçinin kenevir ve haşhaş ektiğini açıkladı.

Sınır sorunları da çözüm bekleyen konular

Taliban yönetimi gerek İran gerekse Pakistan’la sınır anlaşmazlıkları ve göçmenlerin geçişleri nedeni ile zaman zaman çatışmalar yaşıyor.

Önceki Afganistan yönetimi tarafından da tanınmayan, Pakistan'dan Afganistan'ı ayıran Duran Hattı, şu an Taliban yönetimi tarafınca da tanınmıyor. Pakistan ise bu konu kapsamında Taliban sonrası dönemde söz konusu olan sınır hattına tel örgü çekme çalışmalarını hızlandırarak fiili sınırın Taliban yönetimi tarafından tanınmasını istese de maalesef umduğunu bulamadı.

Ayrıca Çin, Özbekistan ve Tacikistan da Afganistan'ın kuzeyinde, sınır hatlarına yakın noktalarda kendilerine tehdit olarak algıladıkları silahlı yapıların sakıncalı faaliyetlerinin olduğunu iddia ederek Taliban'ı birçok defa uyardı ve hatta zaman zaman da Afganistan sınırında bazı askeri tatbikatlar gerçekleştirdi.

Türkiye'nin "İyilik Trenleri" yardıma muhtaç ailelere ulaştı

Taliban yönetimi sonrası dünya ülkeleri Afganistan'ı maddi, manevi olarak terk ederken Türkiye, derinleşen ekonomik ve insani krizin hafifletilmesi için büyük katkı sağladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatları kapsamında Türkiye'den Afganistan'a gönderilen toplam 5 "İyilik Treni" ile 6 bin tondan daha fazla insani yardım, ülkedeki yüz binlerce yardıma muhtaç ihtiyaç sahibine ulaştırıldı.

Çeşitli gıda malzemeleri, battaniye, çadır, tekerlekli sandalye, kırtasiye malzemeleri ve dikiş makinesi gibi birçok kalemde ihtiyaç malzemeleri, ülkedeki 34 vilayetinde yaşayan yardıma muhtaç Afganlı vatandaşa umut oldu.

Yorumlar (0)