ABD’nin Afganistan tahliyesini anlatan 2 bin sayfalık rapor ortaya çıktı

ABD’li kuvvetlerin Afganistan’dan çekilme döneminden ortaya çıkan yeni raporlar, ülkedeki pek çok Taliban askeri ve sivilin ABD tarafından öldürüldüğünü doğruladı. Ayrıca tahliye ve çekilme süreci hakkında İngiltere dışında hiçbir ülkeye haber verilmediği, bunun sebebinin de diğer ülkelerin ABD’den önce ülkeyi terk etmemesini istemeleri olduğu belirlendi.

DÜNYA 09.02.2022, 09:35 09.02.2022, 09:51
ABD’nin Afganistan tahliyesini anlatan 2 bin sayfalık rapor ortaya çıktı

ABD merkezli uluslararası bir gazetenin çalışanları “bilgi edinme hakkı” çerçevesinde ABD Kara Kuvvetleri’nin 2 bin sayfalık “Afganistan’dan tahliye süreci” raporuna erişim sağladı. Üst düzey askerlerin ve bürokratların tahliye süreci hakkında değerlendirmelerinin bulunduğu raporda daha önce basına yansımamış bazı olaylar da ortaya çıktı. 

Taliban ve Afgan askerleri öldürüldü 

Gazetecilerden oluşan araştırma ekibinin iletişime geçtiği ABD’li komutanlar, Hamid Karzai Havalimanı’ndaki tahliyenin ilk saatlerinde bir karmaşa çıktığını ve ABD’li askerlerin 2 Taliban üyesini öldürdüğünü ifade etti. Taliban mensuplarının sivillere ve ABD askerlerine sözde gözdağı vermek için vurduğu belirtilen raporda ABD’nin tahliyesine destek veren Afgan özel kuvvetlerinden 1 kişinin de ABD’li askerler tarafından öldürüldüğü ve o çatışmada 6 Afgan askerinin yaralandığı bilgisi verildi. 



İzdihamı dağıtmak isteyen ABD, sivilleri öldürdü 

Rapora göre tahliye sürecinin ilk 4 gününde izdiham oldukça fazlaydı. Bunu önlemek isteyen ABD askerleri, kalabalığı dağıtmak için ses bombası kullandı. Bu bomba, 1 sivilin ölümüne sebep oldu. Taliban’ın başkentte kontrolü ele aldığı gün ABD askerlerine ateş açıldığı ve askerlerin de buna karşılık vererek 2 Taliban üyesini öldürdüğü aktarıldı. Tahliyeleri koordine eden ABD’li Tuğamiral Peter Vasley’in ifadesine göre 14 Ağustos günü Eşref Gani hükümetinin çökeceği biliniyordu.  

ABD, 1 günde 10 hava saldırısı düzenledi 

ABD’li askerler, 14 Ağustos günü Kabil yakınlarındaki Taliban mensuplarına 10 adet hava saldırısı düzenledi. Bu saldırılarda yaklaşık 100 Taliban üyesi öldü. Vasley’e göre Taliban’ın ülkede hızla ilerlemesi, ABD kuvvetlerinin kabiliyetini sınırlandırdı. ABD’li politikacılar ise Afganistan’daki durumu anlamak konusunda zorluk çekti. Ülkenin kaosu yaşadığı günlerde bile ABD’nin Afganistan Maslahatgüzarı Ross Wilson, ülkedeki diplomatik varlığını sürdürmek konusuna odaklanmış durumdaydı. Vasley’in aktardığına göre kendisi o günlerde Kabil Büyükelçiliği ile iletişime geçerek ülkenin çöküşü hakkında Wilson’a daha ayrıntılı bilgi verilmesini istedi.  



Maslahatgüzar, tahliyeyi geciktirdi 

ABD’li Maslahatgüzar Wilson, Vasley ile ilk görüşmesinde askerlerin ülkeden tahliyesi için 2 haftalık süre istedi fakat Taliban’ın hızla ilerlemesi sebebiyle Kabil’in düşmesine 3 gün kala tüm askerlerin tahliye edilmesi için uzun mesailer harcandı. Raporda ismi verilmeyen ancak Vasley’in sözlerini doğrulayan bir yetkiliye göre Wilson, durumu anlamamak konusunda diretti. 

Tahliye sürecini İngilizlerden başkası bilmiyordu 

Tahliye ve çekilme dönemine destek vermesi için Afganistan’a pek çok deniz piyadesi gönderildi. Bunların faaliyetlerini takip eden Tuğgeneral Farrel J. Sullivan ise temmuz ayının ortalarında havaalanında tahliye edilen 5 bin kişi için temel malzeme stoklamak istedi ancak bu planını uygulayamadı çünkü planı İngilizler dışında herhangi bir milletin bilmesi yasaktı. Çekilme sürecinde ABD askerlerine destek veren ve bu sebeple ülke dışına çıkartılan Afganlılarının sayısını başta 6 bin olarak raporlayan Sullivan’ın ise bu konuda yanıldığı ve gerçek sayının 38 bin 800 olduğu ortaya çıktı. 



Tahliye edilecekler listesi, yükü artırdı 

Sullivan, ABD’li kurumların, Vatikan’ın ve Beyaz Saray’ın kendilerine “tahliye edilecekler listesi” gönderdiğini ve binlerce kişinin yer aldığı bu liste sebebiyle hem iş yüklerinin arttığını hem de tahliye sürecinin uzadığını bildirdi. Bir başka askeri yetkilinin ifadesine göre diğer ülkelerin Afganistan’dan hemen çekilmesini önlemek için herhangi bir alarm durumu oluşturulmadı ve süreç hakkında yalnızca İngiltere bilgilendirildi. 

Yorumlar (0)