AB’den Rusya’ya “Suriye” göndermesi
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Rusya’nın daha önce Suriye’deki tüm şehirlere ve sivil halka bomba yağdırdığı gibi bugün de Ukrayna’nın tümüne saldırı düzenlediğini ve hiçbir şekilde sivil-asker ayrımı yapmadığını dile getirdi. Putin’in bu tutumuna karşılık Rus gazına olan bağlılığın büyük oranda azaltılması gerektiğini de vurguladı.
Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bugün düzenlenen Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu Zirvesi’nde konuştu. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırgan tutumu ve savaş durumu hakkında konuşan Borrell, şunları kaydetti: “Rusya’nın Ukrayna’ya düzenlediği savaşın ardından dünya değişti. Avrupa değişti. Avrupa’nın güvenlik halini, değişen şartları ve Avrupa Birliği’nin rolünü konuşmak için bugün burada toplandık. Rus ordusu şu anda Ukrayna’ya karşı bildiği tek şeyi yapıyor. O şey ise ‘yok etmek’. Rusya bunu daha önce Halep ile birlikte Suriye’nin tüm şehirlerinde yaptı. Suriye’nin tamamı bombalandı. Çeçenistan bombalandı. Şimdi de Ukrayna bombalanıyor. Hem de her zamanki gibi asker-sivil ayrımı yapmadan ülkeyi harabeye çeviriyorlar.”
“AB’nin Rusya’ya karşı tedbirleri geç ve yetersiz”
“Avrupa Birliği Rusya’ya karşı pek çok tedbir aldı. Ancak bu tedbirler hep geç kaldı ve yetersiz geldi. Birlik, Rusya’ya olan enerji bağımlılığını ve Rus gazına olan bağlılığı söküp atmalıdır. İlk işimiz bundan kurtulmak olmalıdır. Çünkü artık Avrupa Birliği’nin Rusya’ya olan bu bağımlılıkları, Rusya’nın elinde silaha dönüşüyor.”
“Avrupa’dan Putin’e para akışı durmuyor”
“Avrupa Birliği, Rusya Merkez Bankası’nın varlık ve rezervlerinin yönetimi hakkındaki işlemleri yasakladı. Ancak buna karşın gaz ve enerji bağımlılığı sebebiyle Avrupa’dan Putin’e para akışı durdurulamıyor. Putin artık Avrupa’dan gelen sıcak parayla savaşını finanse ediyor. Avrupa Birliği, 2022 sonu itibarıyla Rusya’ya olan bağlılığının üçte ikilik kısmını kesme hedefi sunuyor. Kırım’daki işgal döneminde Rus enerjisine olan bağımlılığımızı azaltmamız gerektiğinin farkındaydık ancak azaltmaya gitmek yerine artırıma gitmeyi tercih ettik.”
