Türkler koronavirüse "gen susturma" ile çare bulacak!

Teksas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi’nde çalışan Prof. Dr. Bülent Özpolat ile ekibi, dünyada ilk defa, gen susturma yöntemi ile yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı ilaç geliştirecek. 

BİLİM-TEKNOLOJİ 11.05.2020, 11:09
Türkler koronavirüse "gen susturma" ile çare bulacak!

Prof. Dr. Bülent Özpolat, Teksas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi Deneysel İlaçlar ve Kanser Tıbbı bölümünde 26 senedir çalışıyor.

Geçen sene akciğer kanserinin tedavisinde daha olumlu sonuçlar verecek "gen susturma yöntemi" ile ilaç geliştirme projesi için Ulusal Kanser Enstitüsü NCI (National Cancer Institute) ve Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü NIH (National Institute of Health) tarafından 1 milyon 250 bin dolarlık araştırma fonu sağlandığını kaydeden Prof. Dr. Özpolat, "Akciğer kanseri ve Kovid-19’un bazı mekanizmaları birbirine çok benziyor. Bu nedenle pandemiden sonra kanser projemizi revize ettik ve 200 bin dolar ek bütçe alarak aynı yöntemi Kovid-19’da ölümcül sonuçlara yol açan sitokin fırtınasına karşı ilaç geliştirmek üzere de kullanacağız. Birkaç ay içinde hayvan deneylerine başlayacağız. Her şey yolunda giderse Eylül ayı gibi hasta denemelerine başlamayı planlıyoruz. Bu ilacı geliştirdiğimizde hem aşının başarısız olacağı vakalarda, hem de aşılanmamış nüfusta Covid-19 nedeniyle ortaya çıkabilecek ölümcül sitokin fırtınası tablosuna çözüm bulunmuş olunacak." açıklamasını yaptı. 

"Daha çok gen susturma terapileri ile hedefe yönelik ilaç çalışmalarına odaklandık"

Prof. Dr. Özpolat, kansere karşı aşı geliştirilmesi, HIV-AIDS’e ilişkin aşı çalışmaları, reflü veya ülsere yol açan helikobakter pylori aşıları üzerinde çalıştığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"2000'li yıllardan sonra Human Genom projesinin tamamlanması ile birlikte biz de genetik çalışmalara yoğunlaştık. Çok yeni olan genlerle aşılama yöntemi üzerinde çalışıyoruz. Daha çok gen susturma terapileri ile hedefe yönelik ilaç çalışmalarına odaklandık. Son zamanlarda da sitokin fırtınası üzerinde çalışıyorduk. Covid-19’da ölümlerin en temel sebebi sitokin fırtınası dediğimiz bu durum ve bunun sonucunda ortaya çıkan nefes darlığı ve oksijenin yetmezliği. Sitokin fırtınası, bağışıklık sisteminin aşırı aktivasyonu olarak gelişiyor. Örneğin bir sokakta bir iki evde yangın olduğunu düşünelim. Buraya 5-10 tane itfaiye görevlisi getirmek yerine, binlerce itfaiye erinin, 50-100 tane su tankerinin geldiğini düşünün. Bunların hepsi bir kaos içerisinde, ne yaptığını bilmeden her tarafa su sıkıyor. Yangın sönse de bütün mahalleyi su basıyor. Sitokin fırtınasında da bağışıklık sistemi vücutta aynı şeyi yapıyor. Bağışıklık sistemi koronavirüse aşırı reaksiyon gösterdiğinde vücutta yangı dediğimiz inflamasyon artıyor ve bu da akciğerde sıvı birikimine, nefes darlığına ve çoklu organ yetmezliği ile ölüme neden oluyor."

"Covid-19'daki ölümcül sitokin fırtınasını kontrol altına almayı başaracağız"

Prof. Dr. Özpolat, akciğer kanserinin tedavisi için hedefledikleri genler ile yeni tip koronavirüste (Covid-19) sitokin fırtınasına neden olan bazı genlerin örtüştüğünü, bu yüzden yeni geliştirecekleri ilacın hem akciğer kanserinde hem de koronavirüste etkili olacağını kaydederek, şunları söyledi:

"Şu anda üzerinde çalıştığımız gen terapisi ya da gen susturma terapisi ile başarılı olduğumuz takdirde aynı zamanda hem akciğer kanseri hastalarının hem de Kovid-19 hastalığının tedavisini sağlayacağız. Bu ikisinde de bağışıklık hücrelerinden salgılanan küçük hormonlar asıl sorun. Bu hormonlar akciğer kanserinde hızlı büyümeye sebep olduğu gibi sitokin fırtınasında da doku hasarına sebep oluyor. Dolayısıyla onları susturduğumuzda ki bu genlerden en önemli iki tanesini belirledik, hem akciğer kanserinin büyümesini kontrol altına alabileceğiz hem de aynı ilaç ile Covid-19’daki ölümcül sitokin fırtınasını kontrol altına almayı başaracağız."

"Akciğer bölgesine bu ilaçları göndermek için nanoteknoloji yöntemlerini kullanıyoruz"

Yalnızca bir molekülle (ilaçla) birkaç geni susturarak bu tablonun engellenebilmesinin, gen terapisinin en kritik faydalarından biri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özpolat, "Akciğer bölgesine bu ilaçları göndermek için nanoteknoloji yöntemlerini kullanıyoruz. Bu da ilacın başka dokulara zarar vermesini engelliyor. Kanseri iyileşmeyen bir yangı, yara olarak düşünürsek; bağışıklık sisteminin her zaman çok iyi rol oynamadığını da görüyoruz. Yani bağışıklık sisteminin, kanserin gelişmesinde de zararlı etkileri var. Bağışıklık sisteminin kafasının karışması ile tümörün büyümesi ya da Covid-19 enfeksiyonundan bahsedersek, virüsle enfekte olmuş hücreleri öldürürken, çevre dokuya zarar vermesi mümkün olabiliyor. İşte bu gen susturma yöntemi ile her ikisini de etkili bir yöntem bulmuş olacağız." ifadelerini kullandı. 

Yorumlar (0)