Kuzey Kutbu’ndan korkutan haber: 4 kat daha hızlı ısınıyor!

Özellikle 1980’lerden itibaren artan küresel sıcaklıklar tüm dünya için tehdit olmaya devam ederken küresel sıcaklıkların dünyanın her bölgesini eşit seviyede etkilemediği anlaşıldı. Yapılan araştırmalara göre bazı bölgeler sıcaklık artışından daha fazla etkilenirken bazıları ise bu sıcaklık artışından daha az etkileniyor. Yapılan son bir çalışmaya göre Kuzey Kutbu’nun dünyanın geri kalanından neredeyse 4 kat daha hızlı ısındığı keşfedildi. Bu durum dünya üzerinde kıyı şeritlerine yakın yaşayan yaklaşık bir milyar insanın hayatını tehlikeye sokuyor. Peki, kutuplardaki sıcaklık artışı dünyanın geri kalan bölgelerine göre neden fazla? Kutuplar küresel ısınmaya karşı neden bu kadar hassas? Bu durum geleceğimizi nasıl etkileyecek? Merak edilenler haberin ayrıntısında yer alıyor…

BİLİM-TEKNOLOJİ 16.08.2022, 22:21 18.08.2022, 11:15
Kuzey Kutbu’ndan korkutan haber: 4 kat daha hızlı ısınıyor!

Dünya günümüzde sanayi devriminin başlangıcında olduğundan yaklaşık 1,1 derece daha sıcak. Bu ısınma, bazı bölgelerin çok daha hızlı ısınmasıyla birlikte tek tip olarak gerçekleşmedi. Dünyanın farklı bölgeleri artan küresel ısınmadan farklı şekilde etkilendi. Küresel sıcaklıklar 1 derecenin üzerinde artarken bazı bölgelerde bu değer daha düşük olurken dünyanın bazı bölgelerinde ise bu değer 1,1 dereceden çok daha yüksek oldu. Bu bölgelerden birisi de dünyanın en büyük buzullarının yer aldığı Kuzey Kutbu. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen bir çalışma, Kuzey Kutbu'nun son 43 yılda dünyanın geri kalanından neredeyse dört kat daha hızlı ısındığını gösteriyor. Bu bulgular Kuzey Kutbu'nun 1980'dekinden ortalama 3 derece daha sıcak olduğu anlamına geliyor. Bu haber oldukça endişe verici, zira Kuzey Kutbu artan sıcaklıklar nedeniyle çok fazla ısınırsa küresel sonuçlara neden olacak şekilde tepki verecek.

Kuzey Kutbu neden bu kadar hızlı ısınıyor?

Kuzey Kutbu'nun neden bu kadar ısındığına dair farklı teoriler var. En fazla rağbet gören açıklamalardan biri deniz buzu ile ilgili. Deniz buzu kışın donan ve yazın kısmen eriyen ince bir deniz suyu tabakasıdır ve tipik olarak bir metre ila beş metre kalınlığındadır. Deniz buzu, gelen güneş radyasyonunun yaklaşık %85'ini uzaya geri yansıtan parlak bir kar tabakasıyla kaplıdır. Açık okyanusta ise bunun tam tersi olur. Gezegendeki en karanlık doğal yüzey olan okyanus, güneş radyasyonunun %90'ını emer. Arktik Okyanusu deniz buzu ile kaplandığında güneş radyasyonunun emilimini azaltan büyük bir yansıtıcı battaniye gibi davranır. Deniz buzu eridikçe, emilim oranları artar, bu da okyanus ısınma hızının deniz buzu erimesini daha da artırdığı ve daha hızlı bir okyanus ısınmasına katkıda bulunduğu kısır bir döngüye neden olur. Bu döngü, Arktik amplifikasyonu olarak bilinen kısır döngüden büyük ölçüde sorumludur ve Kuzey Kutbu'nun neden gezegenin geri kalanından çok daha fazla ısındığını açıklar.

Arktik amplifikasyonu hafife alınıyor mu?

Arktik amplifikasyonunun büyüklüğünü ölçmek için sayısal iklim modelleri kullanılıyor. Bilim insanları tipik olarak büyütme oranının yaklaşık 2,5 olduğunu tahmin ediyorlar. Bu da Kuzey Kutbu'nun küresel ortalamadan 2,5 kat daha hızlı ısındığı anlamına geliyor. Son 43 yıldaki yüzey sıcaklıklarının gözlemsel kaydına dayanan yeni bir çalışma, Arktik amplifikasyon oranının yaklaşık 4 olduğunu tahmin ediyor. İklim modelleri nadiren bu kadar yüksek değerler alır. Bu durum modellerin Arktik amplifikasyonundan sorumlu tüm döngüleri tam olarak yakalayamayacağını ve sonuç olarak gelecekteki Arktik ısınmasını ve buna eşlik eden potansiyel sonuçları hafife alabileceğini gösteriyor.

Ne kadar endişeli olmalıyız?

Deniz buzunun yanı sıra, Kuzey Kutbu, ısınmaya karşı son derece hassas olan diğer iklim bileşenlerini de içeriyor ve Kuzey Kutbu çok ısınması dahilinde küresel sonuçları da olacak. Bu unsurlardan biri, Dünya yüzeyinin kalıcı olarak donmuş bir tabakası olan permafrost tabakasıdır. Kuzey Kutbu boyunca sıcaklıklar yükseldikçe, aktif katman, her yaz çözülen en üst toprak katmanı derinleştirir. Bu da aktif katmandaki biyolojik aktiviteyi arttırır ve karbonun atmosfere salınmasına neden olur. Arktik permafrost, küresel ortalama sıcaklıkları 3 dereceden fazla yükseltmek için yeterli karbon içerir. Permafrost çözülme hızlanırsa, karbon saatli bomba olarak adlandırılan büyük bir döngüye girilmesine neden olabilir. Önceden depolanmış karbondioksit ve metan salınımı, daha fazla Arktik ısınmaya katkıda bulunacak ve ardından gelecekteki permafrost erimesini hızlandıracaktır.

Kritik iklim eşiğine giderek yaklaşıyoruz

Sıcaklık artışına karşı savunmasız ikinci bir Arktik bileşeni ise Grönland buz tabakası. Kuzey yarımküredeki en büyük buz kütlesi olan Grönland buz tabakası, tamamen erimesi halinde küresel deniz seviyelerini 7,4 metre yükseltecek kadar donmuş buz içerir. Bir buzulun yüzeyindeki erime miktarı kışın kar birikimi oranını aştığında, kütlesini kar yağışları nedeniyle kazandığı kütleden daha hızlı kaybeder. Bu eşik aşıldığında yüzeyi alçaltacak ve erime hızını hızlandıracaktır, çünkü sıcaklıklar daha düşük kotlarda daha yüksektir. Bu kısır döngüye genellikle küçük buz örtüsü kararsızlığı denir. Önceki araştırmalar, Grönland çevresinde bu eşiğin yaşanması için sanayi öncesi seviyelerin yaklaşık 4,5 derece üzerine geçilmesi gerektiğini gösteriyor. Arktik ısınmanın olağanüstü hızı göz önüne alındığında, bu kritik eşiği geçmek hızla olası hale geliyor. Arktik amplifikasyonunun büyüklüğünde bazı bölgesel farklılıklar olmasına rağmen, Arktik ısınmasının gözlemlenen hızı, tasarlanan modellerden çok daha yüksek olarak gerçekleşiyor. Bu durum bizi, sıcaklıkların bu değeri geçmesi durumunda küresel sonuçları olacak kilit iklim eşiklerine tehlikeli bir şekilde yaklaştırıyor. Bu sorunlar üzerinde çalışan herkesin bildiği gibi, Kuzey Kutbu'nda gerçekleşen şeyler sadece Kuzey Kutbu'nda kalmaz ve dünyanın pek çok yerini de dolaylı olarak etkiler.

Antarktika küresel ısınmadan en çok etkilenecek bölgeler arasında yer alıyor

Öte yandan kutuplardaki tek tehlike artan görece sıcaklıklar değil. Yapılan araştırmalara göre bu bölgeler ayrıca gelecek ısınmalardan da en çok etkilenecek bölgeler arasında yer alıyor zira bu bölgeler iklim değişikliğine karşı en hassas bölgeler. Antarktika'nın doğu bölgelerinin üçte ikisi o kadar büyük bir buz tabakasıyla kaplıdır ki, bu bölgelerin erimesi halinde deniz seviyeleri 52 metre yükselebilir. Çoğu bilim insanı bir zamanlar bu buz tabakasının iklim değişikliğine karşı büyük ölçüde savunmasız olduğunu düşünüyordu. Ancak durum bundan daha da vahim olabilir. Bilimsel bir dergide yayımlanan yeni bir araştırma Antarktika'daki "uyuyan devin" uyanması halinde korkunç sonuçları olacağını ortaya koyuyor.

Kıyıları bekleyen büyük tehlike

Dünya'nın tatlı suyunun neredeyse %70'i Grönland ve Antarktika'yı kaplayan geniş kıtasal buz tabakalarında donmuş durumda yer alıyor. Bu iki bölge, yaklaşık 65 metrelik deniz seviyesi yükselmesine eşdeğer su depoluyorlar. Bu nedenle, bu uzak kutup buz tabakalarının hacmindeki nispeten küçük değişikliklerin bile küresel bir etkisi olabilir. Dünya üzerinde Deniz seviyesinin 10 metre yakınında yaklaşık 1 milyar insan yaşıyor. Ve daha da vahimi bunların yaklaşık 230 milyonu deniz seviyesine sadece 1 metre uzaklıkta yaşıyor. Bu nedenle kutuplardaki küçük değişiklikler bile dünya üzerinde yüz milyonlarca insanı büyük bir tehlikenin içine sokabilir.

Kütle dengesi bozulduğunda

Bilim insanları, bu buz tabakalarının hacmindeki değişiklikleri girdi ve çıktı değerleri üzerinden ölçüyorlar. Çoğunlukla kar yağışı yoluyla kütle girdisi yaşanır ve çoğunlukla eriyen kar ve buz, kırılan ve yüzen buzdağları ise kütle çıktısını temsil eder. Girdi ve çıktı arasındaki fark, iklim değişikliğine karşı oldukça hassas olan buz tabakasının “kütle dengesi” olarak bilinir. Buz tabakası kütle dengesini ölçmek için yapılan en son araştırmalar çok endişe verici bir tablo çiziyor. Yaklaşık 7,4 metrelik deniz seviyesi yükselişine neden olabilecek Grönland Buz Levhası, 1992 ile 2018 yılları arasında 3.900 milyar ton buz kaybetti ve bu süre zarfında küresel deniz seviyesinin 11 milimetre artmasına neden oldu. Benzer bir hikaye, Antarktika'nın Batı Antarktika Buz Levhası olarak bilinen batı kısmında da meydana geliyor. Deniz seviyelerini yaklaşık 5,3 metre yükseltme potansiyeline sahip bölge 1992 ile 2017 yılları arasında 2.000 milyar tondan fazla buz kaybetti ve deniz seviyesini yaklaşık 6 mm yükseltti.

Düşündüğümüzden daha hassas

Belki de şaşırtıcı bir şekilde, dünyanın açık ara en büyüğü olan ancak küresel ısınmaya karşı çok daha savunmasız olduğu düşünülen Doğu Antarktika Buz Levhası üzerinde çok daha az çalışma gerçekleştirildi. Bunun nedeni, buz tabakasının büyük bölümlerinin milyonlarca yıl boyunca “doğal” iklim değişiklikleri yoluyla varlığını sürdürmesi ve son ölçümlerin, buz tabakasının dengede olduğunu veya hatta belki de kütle kazandığını göstermesidir. Örneğin buz tabakası geçtiğimiz yüzyılda deniz seviyesindeki yükselmeyi biraz da olsa azaltmış olabilir. Bununla birlikte, son yirmi yılda gözlemler, Doğu Antarktika Buz Tabakası'nın iklim ısınmasına daha önce düşünülenden çok daha hassas olabileceğini gösteriyor. Totten ve Vanderford gibi büyük buzullar inceliyor ve geri çekiliyor. Bununla birlikte buz tabakasının zayıf karnı olarak adlandırılan Wilkes Land'de kütle kaybının arttığını gösteren bazı sinyaller var. Bu bölgenin deniz seviyesinin altında yer alan bir karada bulunduğu için kararsız olduğu düşünülüyor.

Geçmişten alınan dersler

Ayrıca, Doğu Antarktika'nın bazı bölgelerinin geçmişteki sıcak dönemlerde, karbondioksit konsantrasyonlarının ve atmosferik sıcaklıkların şimdikinden sadece biraz daha yüksek olduğu zamanlarda, oldukça dramatik bir şekilde geri çekildiğine dair kanıtlar var. Doğu Antarktika'nın, yaklaşık 3 milyon yıl önce, Pliyosen ortası sıcak döneminde, Wilkes Land'de yoğunlaşan buz kaybıyla, küresel deniz seviyesine birkaç metre katkıda bulunduğu tahmin ediliyor. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, Wilkes Land'deki buzun, küresel sıcaklıkların şimdiki zamandan sadece 1 veya 2 derece daha yüksek olduğu yaklaşık 400.000 yıl önce mevcut konumundan 700 km içeriye çekildiğini ileri sürüyor. Bu nedenle geçmişten alınan en önemli ders, Doğu Antarktika Buz Levhası'nın şu anda istikrarlı olsa bile nispeten ılımlı ısınmaya karşı oldukça hassas olduğudur.

Uyuyan devi uyandırma

Peki, önümüzdeki birkaç on yıl ve yüzyıllarda Kuzey Kutbu'nda ne olacak? Bu soruyu yanıtlamak için yakın zamanda çeşitli bilgisayar simülasyonlarından elde edilen tahminler analiz edildi. Sonuçlar oldukça endişe verici, ancak aynı zamanda bazı umutları da barındırıyor. Buz tabakasının kısa vadede büyük ölçüde dengede kalacağı öngörülüyor, çünkü küresel ısınmadan kaynaklanan herhangi bir kütle kaybı artan kar yağışı ile dengelenecek. Büyük belirsizlikler olmasına rağmen, buz tabakasının 2100 yılına kadar deniz seviyesini sadece yaklaşık 2 cm yükselteceği sonucuna varıldı ki bu da Grönland veya Batı Antarktika'daki eriyen buzdan beklenen katkıdan çok daha az.

Gelecek bizim elimizde

Bununla birlikte, önümüzdeki birkaç yüzyıl boyunca, Doğu Antarktika'nın deniz seviyesine katkısı, emisyonlarımızı azaltıp azaltamayacağımıza kritik olarak bağlı olacak. Isınma 2100 tarihine kadar yüksek emisyonlarla sürdürülürse, Doğu Antarktika 2300'e kadar 1 ila 3 metre ve 2500'e kadar 2 ila 5 metre katkıda bulunabilir ve kıyılarda yaşayan milyonlarca insanı tehdit edebilir. Ancak bundan da önemlisi analizler, ısınmayı 2 derecenin çok altında sınırlamak için Paris Anlaşması'na yeterince uyulması halinde Doğu Antarktika'nın deniz seviyesine katkısının bundan beş yüzyıl sonra bile 0,5 metrenin altında kalacağını öne sürüyor.

HABERNEDİYOR.COM | TAYFUR BAL – ÖZEL HABER

Yorumlar (0)