İnternetin geleceği: Metaverse nedir?

Metaverse kelimesini son zamanlarda sıkça duyar olduk. Metaverse tam olarak nedir? Neden sıkça duyar olduk? Metaverse internetin geleceğini mi oluşturuyor? Hepsi ve merak edilenler haberin ayrıntısında.

BİLİM-TEKNOLOJİ 06.12.2021, 15:52 07.12.2021, 12:01
İnternetin geleceği: Metaverse nedir?

Son günlerde “Metaverse” kelimesi sıklıkla karşımıza çıkıyor. Kelime özellikle büyük teknoloji şirketlerinin ve pazarlamacıların dilinden düşmüyor. Facebook’un isim değişikliği ile gündeme gelen “metaverse” kelimesi tam olarak ne anlama geliyor? Facebook sadece bir isim mi değiştirdi yoksa tamamen farklı bir oluşuma mı dönüşüyor? Bütün detaylar haberin ayrıntılarında yer alıyor.

Metaverse nedir?

Metaverse’in kelime kökeni incelendiğinde Antik Yunanca’da “meta” kelimesi “sonrası” ve “ötesi” anlamına gelirken “universe” ise “evren” anlamına geliyor. Bu iki kelimenin birleşimi Türkçe’ye kısaca “öte evren” olarak çevrilebilir. Metaverse’in tam olarak ne anlama geldiği ve ne üzerine inşa edildiği anlaşıldığında öte evren kelimesinin neden bu teknolojik gelişme için mükemmel bir isim olduğu daha iyi kavranacaktır.

Bu kelime insanlar tarafından henüz yeni yeni duyulmaya başlamasına rağmen Metaverse, yani öte evren kelimesinin kökeni uzun yıllar öncesine dayanıyor. Kelime ilk olarak bilim kurgu yazarı olan Neal Stephenson’ın 1992 yılında kaleme aldığı Snow Crash adındaki distopik romanda geçiyor. Buna karşın kelime bugünkü anlamıyla ilk kez Amerikalı yazar William Gibson 1984 yılında yazdığı "Neuromancer" kitabında “siber uzay” diye tanımlanıp popüler hale getirilmişti.

Snow Crash kitabında ise söz konusu kelime, insanların farklı teknolojik aletleri kullanarak istedikleri insanlarla ve içinde bulundukları sanal evrenle fiziksel olarak etkileşime geçebilecekleri sanal bir gerçeklik olarak tanımlanıyordu.



Metaverse kelimesi ilk olarak Neal Stephenson'un 1992 yılında yazdığı Snow Crash romanında yer aldı.

Geçmişten beri içinde bulunduğumuz sanal evrenler

İnsanlık söz konusu sanal gerçekliğe aslında uzun yıllardır kısıtlı da olsa giderek artan bir yoğunlukta giriyor. Faks makinesi icat edildiğinde insanlar bulundukları yerde yazıp çizdikleri şeylerin tamamen farklı bir yere gitmesini sağlamıştı. Telefon icat edildiğinde bizden binlerce kilometre uzakta olan kişilerin seslerini “sanal” olarak sanki yanımızdaymış gibi duyabilir duruma geldik.

Keza internetin tamamen bu mantığa dayalı olduğu söylenebilir. Siz bilgisayarınız, telefonunuz ya da akıllı cihazınızdan bu siteye girip şu an okumakta olduğunuz yazıyı okuduğunuzda, aslında teknik olarak sitenin “internet sunucu bilgisayarlar” üzerinde ayırdığı klasöre erişiyorsunuz. Tıpkı bilgisayarınız ya da cep telefonunuzdaki yerel klasörlere ve dosyalara erişebildiğiniz gibi sunucu bilgisayarların bu site ve bu haber için ayırmış olduğu “html” uzantılı dosyaya da, bu dosya sanki sizin telefonunuzdaymış ya da bilgisayarınızdaymış gibi ulaşabiliyorsunuz. Böylece sizden binlerce kilometre uzaklıkta olan bir dosya, kelimenin tam anlamıyla “sanal” olarak cihazınızda görüntülenebiliyor.



Günümüzde sunucu bilgisayarda yer alan depolama alanları ile bir çok siteye uzaktan erişebiliyoruz.

Metaverse nasıl gündeme geldi?

Facebook şirketinin kurucusu ve CEO’su olan Mark Zuckerberg geçtiğimiz aylarda verdiği bir röportajında önümüzdeki beş sene içinde Facebook platformunu kullanan kişilerin bu platformu artık bir medya şirketi olarak görmek yerine bir metaverse ya da bir sanal (öte) evren şirketi olarak görmeleri gerektiğini belirtmişti. Bundan sadece 2 ay sonra 1 trilyon dolar değere sahip Facebook, ismini değiştirerek metaverse kelimesine ithafen “Meta” yapmıştı.

Mark Zuckerberg Facebook Connect 2021'de gerçekleştirdiği bir saate yakın sunumunda "Metaverse"i anlattı.

Tek çatı altında birleşen sanal evrenler

Bilim insanları çok yakın bir gelecekte artık bu “sanal evren” olarak adlandırılan olgunun hayatımızın değişmez bir parçası olacağını vurguluyor. Çok da uzak olamayan bir zamanda, zamanımızın çok büyük bir kısmını bize kendisini gerçekmiş gibi hissettiren sanal evrenlerde geçirebiliriz. Bugün beğendiğimiz şarkıları canlı olarak dinlemek yerine Spotify’dan dinleyerek, herhangi bir oyunu canlı olarak tiyatroda izlemek yerine televizyon ekranlarından izleyerek, ve işin içine teknoloji ve medyanın birlikte dahil olduğu birçok hizmeti kullanarak sanal bir evrene çoktan girmiş bulunmaktayız. Metaverse farklı yollardan dahil olduğumuz bu sanal evrenleri kendi çatısı altında toplamayı hedefliyor.

Gelişen bu teknoloji ile birlikte artık insanlar fiziksel olarak aynı ortamda bulunmadan aynı deneyimleri yaşayabilecek. İnsanlar farklı konumlarda olmalarına rağmen içinde bulundukları sanal evrende işlerini yapıp konserlere katılabilecek, sosyal ilişkilerde bulunup toplantılara katılabilecek, müzeleri gezip içinde bulundukları bu sanal evreni gerçekliğin ta kendisine dönüştürebilecekler.

Pazar çoktan kuruluyor

Şirket şimdiden birçok ünlü mimar ve tasarımcı ile anlaşarak söz konusu sanal evrenin inşa aşamalarına başladı. Bu sektörde görev alan pek çok insan sanal evrende yer alacak bina ve şehirlerden, aklınıza gelebilecek ve dijital bir tasarıma dönüştürülebilecek her şeyi tasarlamaya başladılar.

Tasarımlar her ne kadar sadece dijital olsa da önümüzdeki dönemde Metaverse evreninde sahip olacağınız nesnelere bakış açınız gerçek dünyada bir nesneye sahip olma deneyimi ile eşdeğer olabilir. Bu konuda son dönemde sıkça dile getirilen NFT teknolojilerinin de, bu deneyime tetikleyici bir etki oluşturacağı öngörülüyor.

Metaverse'in kurulması için 10 bin insanın işe alınacağı duyruldu.

Günümüz teknolojileri ile uyumu

Metaverse’ün sağlayacağı yenilikleri günümüz teknolojileri ile değerlendirmek daha anlamlı olacaktır. Şu an için herhangi bir teknolojik cihazla sanal bir evrenin içinde yer alabilsek de, bu evrendeki etkileşimleri fiziksel ve biyolojik olarak deneyimlememiz imkan dahilinde değil. Ancak geçen yıl Elon Musk’ın büyük yatırımlar yaptığı Neuralink gibi bir çip geliştirilip Metaverse evrenine entegre edilebilirse hayatımızda köklü bir değişim yaşanabilir.

Bilindiği üzere deneyimlediğimiz her şey aslında beynimizde gerçekleşiyor. Koku ve tat almadan gördüğümüz şeylere, duygularımızdan fiziksel hareketlerimize kadar deneyimlediğimiz her şey beynimizde bu alanlar tarafından koordine edilen alanlar sayesinde gerçekleşiyor. Hatta bu bölgelerde alacağımız bir hasar bizi kalıcı olarak bu deneyimlerden yoksun bile bırakabilir.

Geçtiğimiz yıl gündeme gelen Neuralink projesinde Elon Musk, insanların beynine takılan küçük bir çiple nöronları manipüle edebileceklerini söylemişti.  

Nörofiziksel deneyimler ortaya çıkabilir

Neuralink projesinde geliştirilen ve beynimize yerleştirilen çipler sayesinde beynimizin ilgili bölgesinde yer alan nöronlar ateşlenerek fiziksel olarak bedenimizin bir uzvunu hareket ettirmesek bile deneyimin kendisini yaşayabiliriz. Örneğin sadece beynimizi kullanarak oyunlar oynayabilecek, e-postalar gönderebilecek hatta beynimizle entegre bir cihazı hiç kımıldamadan harekete geçirebileceğiz.

Bu anlamda Elon Musk ve ekibi gerçekleştirdiği bir çalışmada maymunlara sadece beyinlerine yerleştirdikleri çiplerle oyun oynatmayı bile başardı. Şimdilerde sadece Parkinson hastaları gibi hastalıklarda kullanılması düşünülen çiplerin gelecek çok daha farklı alanlarda kullanılacağına şüphe yok. Hatta bilim insanları bu anlamda insanlığın bir dönüm noktasında olduğu ve artık birer siborg canlılara dönüşeceğimizi bile dile getiriyor.

Elon Musk ve ekibi Neuralink projesi kapsamında maymunların sadece beyinlerini kullanarak oyun oynamasını sağladı.

Engel tanımaz düşünceler

Metaverse hakkında dikkat çekici bir nokta da bu sistem için tasarlanan avatarların bedenlerinin alt kısmının bulunmaması. Günümüz teknolojisiyle mimiklerin sanal ortama aktarılması nispeten daha kolayken koşma deneyimini sanal bir dünyaya aktarmak henüz mümkün değil. Neuralink sistemi ile birlikte düşünüldüğünde bu sorunun da ortadan kalkması, hatta oluşturulacak bu sanal evrenle birlikte yürüme engeli olan insanlara bile yeni bir dünyanın açılması bekleniyor.

Metaverse avatarlarının vücutlarının alt kısımları bulunmuyor.

Birçok kitap ve filme konu oldu

Metaverse kelimesi popülerliğe kavuştuğu günden beri birçok roman ve filme konu oldu. Matrix’ten Avatar’a birçok filmin ana konusunu oluşturan bu olgu en net şekilde Ready Player One filminde ele alındı. Ernest Cline’ın 2011 yılında kaleme aldığı kitaptan esinlenen filmde, küçük yaşta yetim kalan bir genç gerçek hayatın kasvetinden ve tekdüzeliğinden kurtulmak için sanal bir evrene girerek günlerini geçirir. Kahraman söz konusu filmde kendini teknolojik bir alete bağlayarak “Vaha” olarak isimlendirilen ve insanların birbirleri ve bulundukları sanal dünyayla fiziksel olarak etkileşme geçebildikleri sanal bir evrene giriş yapar.

Ready Player One filmi Metaverse'i en iyi yansıyan film olarak görülüyor.

Metaverse gerçekleşebilir mi?

Konuyla ilgili görüşünü bildiren alanında uzman birçok Metaverse’in bir gün mutlaka gerçekleşeceğini vurgulasa da günümüz teknolojisi henüz bu konuma gelmiş değil. Özellikle sanal gerçeklik teknolojisi akıllı cihazlar ve bilgisayar endüstrisi ile kıyaslandığında daha küçük bir pazara sahip bu nedenle Metaverse’in gerçek potansiyeline ulaşması tahminlere göre 15 ila 20 yılı bulabilecektir.

Teknolojik gelişmenin yanı sıra bu cihazların ayrıca insanların ulaşabileceği fiyatlarda ve performanslarda olması gerekir. Örneğin bugün kullanılan sanal gerçeklik gözlükleri birkaç saatin üzerinde kullanıldıkları takdirde ağırlığından dolayı büyük rahatsızlık vermektedir. Ayrıca pil teknolojilerinin de henüz istenilen düzeylerde olmadığı söylenebilir. Bunların yanında oluşturacak evrendeki dataların boyutları düşünüldüğünde bu devasa evreni idare edebilecek kadar güçlü işletim sistemlerine de sahip olmamız gerekebilir.

Ancak özellikle son 30 yılda yaşanan teknolojik gelişmeler düşünüldüğünde bu teknolojik engellerin bir gün aşılabileceği de söylenebilir. Bu anlamda Metaverse ile ilgili asıl problemin teknolojik olmadığı söylenebilir.

Fortnite üzerinden gerçekletirilen konserde oyuncular avatarları ile konsere katıldı. Konseri tam 12 milyon oyuncu takip etti.

Verilerinizin sahibi kim olacak?

Bu konuda en önemli sorunlardan biri tekelleşme. Teknolojik gelişmelerde özellikle kartopu etkisi olarak bilinen olgu çok hızlı bir şekilde gerçekleşebilmekte. İnsanlar bir hizmeti o hizmet diğerlerinde daha iyi olduğu için değil, sırf o hizmete alışkın oldukları için tercih edebilirler. Örneğin bugün insanların arama yaparken Bing, Yahoo ya da benzeri arama motorları yerine Google’ı kullanmasının ana nedenlerin biri daha iyi hizmet vermesi değil insanların buna alışkın olmaları.

Bu şekilde öne geçen hizmetlerden biri kartopu etkisiyle de devasa bir şekilde büyüyerek diğerlerini yutabilir. Buna en güzel örneği Metaverse’ün de ilişkili olduğu Facebook. Facebook kurulduktan sonra 2012 yılında büyük bir çıkış yakalayan Instagram’ı, 2014 yılında ise Whatsapp’ı satın aldı.

Verilerin tek bir çatı altında toplanması şirketleri daha da tekelleştirirken şirketler sahip oldukları bu verilerle daha çok sayıda insanı şirketin menfaatleri doğrultusunda manipüle edebilir. Böylelikle teknolojik olarak başlayan bu yenilikler kültürel politik ve sosyal hayatta da köklü değişimlere sebep olabilir.

Günümüzdeki internetin yerini alması beklenen Metaverse’in bütün bu değişimlerle birlikte insanlığı “meta-insan”a dönüştürüp dönüştürmeyeceğini ise zaman gösterecek.


HABERNEDİYOR.COM / TAYFUR BAL ÖZEL HABER

Yorumlar (0)