İnsanlar ideal yaşamlarına ulaşmak için ne kadar paraya ihtiyaç duyar?

Para ve mutluluk arasındaki ilişki asırlardır tartışılıyor. Kadim imparatorluklardan beri insanlar daha mutlu olabilmek için toplumun daha üst kesimlerine doğru yönelmiş mutluluğa maddi servet ile ulaşabileceklerini düşünmüşlerdir. Bilim insanlarının ortak görüşüne göre ise paranın mutluluğa götürmesinin kesin bir garantisi olmasa da parasızlığın mutsuzluğa yol açma ihtimali oldukça yüksek. Ancak bu durumda bazı kritik soru gündeme getiriyor: İnsanlar ideal yaşamlarına ulaşmak için ne kadar paraya ihtiyaç duyarlar? İnsanların ekonomik istekleri sınırsız mıdır? Mutluluğa giden yol nasıl sağlanır? Hepsi ve daha fazlası haberin ayrıntısında yer alıyor…

BİLİM-TEKNOLOJİ 15.07.2022, 18:26 18.07.2022, 12:35
İnsanlar ideal yaşamlarına ulaşmak için ne kadar paraya ihtiyaç duyar?

İnsanlar asırlardır mutluluğa giden yolun formülünü aramışlardır. Kimi öğretiler mutluluğun içsel huzura bağlı olduğunu söylerken kimi öğretiler ise mutluluğun insanlarla kurduğumuz ilişkilere yani kısacası sosyal durumumuza bağlı olduğunu iddia eder. Konuya daha derin yaklaşan Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi gibi teoriler ise mutluluğun ve ideal yaşamın gerçekleştirilmesi gereken adımları olduğunu ve bu adımları geçerek bir üst seviyeye ya da bir üst insana ulaşarak mutlu olabileceğimizi öne sürer. Amerikalı psikolog Abraham Maslow’un geliştirdiği piramide göre bir kişinin ihtiyacı hangi basamakta yer alıyorsa o kişinin gelişmişlik düzeyi o basamak ile sınırlı olacaktır. Örneğin piramidin en alt basamağında yemek yeme, uyuma ya da nefes alma gibi en temel fizyolojik ihtiyaçlar yer alır. Bu tür ihtiyaçlarını yeterince iyi bir şekilde karşılayamayan kişi kitap okuyarak dünya görüşünü geliştirmek gibi bir amaca yönelemez ya da buna benzer bir gereksinimi olamaz.

Para mutluluğu getirmese de parasızlık mutsuzluğa neden olabiliyor

Piramidin ikinci basamağında aile, sağlık ve barınma gibi güvenlik ile ilişkili ihtiyaçlar yer alırken üçüncü basamağında ise arkadaşlık, sevgi gibi sosyal ihtiyaçlar yer alır. Piramidin en üstte yer alan iki sırasında ise sırasıyla başarı ve özsaygı gibi saygınlık ile ilgili ihtiyaçlar yer alırken en üst sırada hakikatleri kabul eden, erdem sahibi bir insan olmak gibi kendini gerçekleştirmeye yönelik ihtiyaçlar yer alır. Para ve maddi ihtiyaçlar bu teoriye göre ikinci sırada yer almasına karşın yapılan araştırmalar maddi durumun hayatı nasıl etkilediğine dair bazı ipuçları sunuyor. Bu araştırmalara göre paranın azlığı direkt mutsuzluk kaynağı olabilirken bir miktardan sonra fazladan paraya sahip olmanın ekstra mutluluk getirmediği sonucunu gözler önüne seriyor. Ancak bu durum çok zengin insanlar da dahil pek çok kişinin sahip olduğundan daha fazlasını istemesine engel olmuyor. Peki, arzularımızı tatmin etmek için her birimizin ne kadar paraya ihtiyacı var?

Sınırlı kaynak ile sınırsız istekleri doyurmak

Ekonomistler para ve insan arzuları arasındaki ilişkiyi modellerken genellikle insanları ekonomik istekleri sınırsız ancak bunları tatmin edecek kaynakları sınırlı olan ve kıtlık olarak bilinen temel bir ekonomik kavram ile değerlendirirler. Bu fikir genellikle insan doğası hakkında temel bir gerçek olarak sunulur. Yakın zamanda yapılan araştırmalar insanların yalnızca küçük bir bölümünün sınırsız istekleri olduğunu ve çoğunun, hala önemli olsa da sınırlı bir miktar parayla mutlu olabileceğini gösteriyor.

Mutlak ideal yaşama giden yol

Bu konuyu açıklığa kavuşturmak için tüm kıtaları kapsayan 33 ülkede yaşayan insanlarla anketler yapıldı ve toplamda yaklaşık 8.000 kişiden yanıt alındı. Katılımcılardan, gerçekçi bir şekilde, ulaşılabilir olup olmadığı konusunda endişelenmeden “mutlak ideal yaşamlarını” hayal etmeleri istenerek tüm isteklerinin yerine getirilmesinin ne anlama geleceğine odaklanıldı. Araştırmacılar katılımcılardan ayrıca bu ideal yaşam için ne kadar para istediklerini de düşünmelerini istedi. Ancak para nadiren bedavaya gelir. Araştırmacılar katılımcıların bu yüksek miktarlardaki parayı elde etmek için uzun saatler çalışmak, yüksek riskli yatırımlar yapmak ve hatta suça karışmak gibi endişelere kapılarak bu endişelerinin yanıtlarını etkileyebileceğini düşündükleri için bu paranın varsayımsal bir piyangodan ya da ödülden elde ettiklerini düşünmelerini istedi.

10 bin dolardan 100 milyar dolara kadar seçenekler sunuldu

Katılımcılara her piyangoyu kazanma şanslarının aynı olduğu söylendi, böylelikle seçimleri hangi piyangoyu kazanma olasılıklarının daha yüksek olduğuna göre değil, ideal yaşamları için ne kadar para istedikleriyle ilgili olacaktı. Piyango ödülleri 10.000 dolardan başlatıldı ve seçenekler 10'un katları ile orantılı artacak şekilde ayarlandı. Öte yandan bu miktarlar yerel para birimlerine de çevrildi. Örneğin Birleşik Krallık katılımcıları için 8.000 sterlin ödül seçeneği sunuldu. Çalışmanın yapıldığı sırada, 100 milyar dolarlık en büyük ödül katılımcıları dünyadaki en zengin insan yapacaktı.

Kim milyarder olmak ister?

Bilim insanlarının tahmini oldukça açıktı: İnsanların gerçekten sınırsız istekleri varsa, her zaman en büyük ödül olan 100 milyar doları seçmeleri gerekiyordu. Ancak 33 ülkenin tamamında yalnızca küçük bir azınlık en büyük ödülü seçti. Bu oran her ülkede %8 ila %39 arasında değişiyordu. Birleşik Krallık dahil çoğu ülkede, insanların çoğunluğu 10 milyon dolar ya da bu değerden az miktarda bir piyango seçti ve Hindistan ve Rusya gibi bazı ülkelerde ise çoğunluk 1 milyon dolardan daha düşük miktarlardaki ödülleri seçti. Öte yandan araştırmacılar sınırlı ve sınırsız istekleri olan insanlar arasındaki farkları da anlamak istedi. Analizler ile birçok kişisel faktör dışlanmasına rağmen yanıtlar cinsiyete, eğitime veya sosyoekonomik duruma göre anlamlı bir değişiklik göstermedi. Bununla birlikte, ülkeler arasında farklılık gösterse de, daha genç insanlar yaşlılara göre daha fazla sayıda sınırsız istekler bildirildi. Ekonomik olarak daha az gelişmiş ülkelerde, yaşın etkisi daha zayıftı.

Eşitsizlik ve kolektivizmin olduğu ülkelerde insanlar en büyük ödüle yöneldi

Ayrıca kültürel farklılıkların ana boyutlarının yaygın olarak kullanıldığı bir model kullanarak kültürel farklılıklar da incelendi. Toplumda eşitsizliğin daha fazla kabul edildiği ve kolektivizme daha fazla odaklanıldığı ülkelerde daha fazla insanın 100 milyar dolarlık piyangoyu seçtiği gözlemlendi. Örneğin, Endonezya'da eşitsizlik ve kolektivizm daha yüksektir ve Endonezya'daki katılımcıların neredeyse %40'ı 100 milyar dolar ödülünü seçti. Birleşik Krallık ise eşitsizlik ve kolektivizm nispeten daha düşüktür ve buradaki katılımcıların %20'den azı en büyük piyango ödülünü seçti.

Başkalarına yardım etme konusunda kim daha istekli?

Son olarak, insanlardan ödülü kazanırlarsa yapacakları en önemli değişikliğin yanı sıra, güce sahip olmak veya başkalarına yardım etmek gibi kendileri için önemli olan farklı değerleri sıralamaları istendi. Burada bir tutarsızlık vardı: Sınırsız istekleri olan insanlar, parayı başkalarına yardım etmek için kullanacaklarını söylemeye daha yatkındı, ancak değerler açısından, başkalarına yardım etme konusunda sınırlı istekleri olanlardan daha fazla ilgilenmiyorlardı.

Sınırsız isteklerin sonuçları

İnsanların sınırsız ekonomik istekleri olduğunu varsaymak, faiz oranı politikaları gibi ekonomik büyümeye öncelik veren politikalar için, insanların mümkün olduğunca çok sayıda isteği gerçekleştirmesine izin vermek için bir gerekçe sağlar. Ancak son bulmayan zenginlik ve büyüme arayışının dünyamız için giderek daha fazla zarar veren sonuçları var. Sınırsız isteklerin evrensel bir durum olmadığını ve insanların istek düzeylerinin değerlere ve kültüre göre değiştiğinin gösterilmesi, kendilerinin ve isteklerinin toplumsal etkiye açık olduğunu düşündürüyor. Reklam sektöründe çalışanlar bütün bunları zaten biliyorlar ve bizi daha önce bilmediğimiz veya umursamadığımız şeyleri istemeye ve büyük miktarda paralar harcamaya ikna etmek için mesai yapıyorlar. Hatta bazı ekonomistler bile pazarlama tarafından üretilen isteklerin gerçekten istek olarak adlandırılması gerekip gerekmediğini sorguluyor.

Sınırlı ekonomik istekleri olan insanların yaşamlarını ve motivasyonlarını anlamak

Bu araştırmanın sonuçları, insan doğasının temel olarak sürdürülebilir yaşamla çelişmediği konusunda bize umut veriyor. Birçok bilim insanı ve araştırmacı gezegenimizin kaynaklarını tüketmeden tatmin edici hayatlar yaşamak için toplumu nasıl iyileştirmeleri ve hatta yeniden yönlendirmeleri gerektiği konusunda daha fazla senaryo yapıyor. Sınırlı ekonomik istekleri olan insanların yaşamlarını ve motivasyonlarını anlamak, bize bunu nasıl başaracağımız konusunda bir şeyler öğretebilir.

HABERNEDİYOR.COM | TAYFUR BAL - ÖZEL HABER

Yorumlar (0)