Antik DNA analizi dünyanın 'en eski soyağacını' ortaya çıkardı

İngiltere’nin Cotswolds isimli bölgesindeki Neolitik bir mezara gömülen 35 kişi üzerine yapılan DNA analizi, büyük bir bölümünün 5 bin 700 sene önce aynı adamdan çocukları olan 4 kadının soyundan geldiği sonucunu ortaya koydu. Araştırmacılar, bu olayın birden çok partnerle evli olmayı kapsayan çok eşliliğe mi ya da bir kişinin evlenip boşandığı birçok tek eşliliğe örnek olup olmadığı konusunda emin olmadıklarını aktardı. Fakat, genetik açıdan yapılan testler, bireylerin 27'sinin bir geniş ailenin 5 neslinden olduğunu işaret etti. Böylelikle uzmanlar, dünyanın en eski soyağacını ortaya koyduklarını açıkladı.

BİLİM-TEKNOLOJİ 24.12.2021, 10:05 25.12.2021, 11:03
Antik DNA analizi dünyanın 'en eski soyağacını' ortaya çıkardı

İngiltere'nin Costwolds bölgesindeki uluslararası bir araştırma grubu, Cilalı Taş Devri Mezarı'nı araştırdı. Bilim insanları, antik DNA analizi metodunu kullandı ve mezarlığa gömülen 35 kişiden 27'sinin birbirlerilye akraba olduğunu tespit ederek, dünyanın en eski soyağacını ortaya koydu. 

M.Ö. 3700-3600 arasında yaşadılar

Çalışma Nature dergisinde yayımlanırken araştırmanın yazarları, bu 35 kişinin M.Ö. 3700 ile 3600 arasında, Britanya'da tarımın başlamasından 100 yıl sonra yaşadıklarını ifade etti. 

Çalışma, Bask Ülkesi Üniversitesi,  Newcastle Üniversitesi,  Harvard Üniversitesi ve Viyana Üniversitesi’nden gelen genetik bilimciler ile arkeologların ortaklığında yapıldı.

Araştırmacılar, tarih öncesi ailelerin bu kadar ayrıntılı bir şekilde nasıl yapılandırıldığını ortaya koyan ve Neolitik dönemlerde defin ve akrabalık ritüellerine yeni bakış açıları getiren ilk çalışma olduğuna dikkat çekti.

Ataerkil yapıları var

Diğer yandan, mezardaki höyüğün, kişilerin gömüldüğü L biçimindeki 2 odalı alanı içerdiği aktarıldı. Araştırmacılar, genellikle erkeklerin, erkek kardeşleri ve babaları beraber güldüğünü ifade etti. Öte yandan kalıntılar, söz konusu akrabaların ataerkil bir yapılarının bulunduğunu ve soyun babadan geçtiğini işaret ettiğine vurgu yaptılar.

Aynı soydan, çocukluk döneminde hayatını kaybeden kızlardan 2’si mezarda gömülü halde bulunurken, kadın akrabalara ilişkin çok az mezar kalıntısı keşfedildi. Bu durum, ailedeki kadınların, çocuk sahibi oldukları erkeklerin bulunduğu mezarlara veya başka bir bölgeye yerleştirildiği düşüncesini getirdi.

Newcastle Üniversitesi'nde görev alan ve çalışmanın başyazarlarından Dr. Chris Fowler, "Bu araştırma bize, Neolitik bir gruptaki akrabalık ile ilgili benzeri görülmemiş bir fikir veriyor. Kuzey Hazleton'da bulunan mezar, biri kuzey diğeri güney girişinden ulaşılan 2 farklı oda alanına sahip. Olağanüstü olan durum ise  mezarın iki yarısından birinin, aynı aile grubunun iki dalından hayatını kaybedenler için ayrılmış olmasıdır. Bu ciddi bir öneme sahip. Çünkü bu, akrabalık ilişkilerini bize açık bir biçimde gösteriyor" sözlerini kullandı.

Diğer yandan, mezarı kullanma yetkisi nasıl baba soylu ilişkilerden geçse de, bireylerin güney ya da kuzey odalı alana mı gömüleceği ise ilk başta soyundan geldikleri ilk nesil kadına bağlı durumdaydı. Araştırmacılar, bunun, 1’inci nesil kadınların sosyal bağlamda toplumda önemli bir değeri olduğunu işaret ettiğini aktardı.

8 kişi arasında akrabalık yok

Ayrıca, Neolitik bölgede gömülen 35 kişiden 27'sinin akraba olduğu ve diğer 8 kişinin ise akrabalık bağının bulunmadığı tespit edildi. Bu da mezara dahil edilmek için; biyolojik akrabalığın tek kriter olmadığını ortaya koydu. Fakat bunlardan 3’ü kadın olduğu için, eşlerinin mezarda olabileceği bildirildi. 

Viyana Üniversitesi'nden R. Pinhasi ise "Birkaç sene önce Neolitik akrabalık ilişkilerini tespit edebileceğimizi hayal etmek çok zordu. Ancak bu yalnızca başlangıç ​​ve Fransa ve İngiltere ile birlikte diğer ülkelerde de şüphesiz keşfedilecek çok şey var."

Yorumlar (0)