Bundan 20 yıl sonra, insanoğlunun kendi elleriyle inşa ettiği yıkımın etkileri artık geri alınamaz olduğunda, bu durum insanlık için büyük bir sorun oluşturacak. Küresel iklim değişikliği ile dünya belki de yaşanamaz bir hal alacak. Buzulların erimesi, deniz seviyelerinde yükselme, olağandışı hava koşulları gibi etkenler nedeniyle sadece hayvanlar ve bitkiler gibi canlılar değil insan toplulukları da büyük risk altında!
Peki, bu durum, sanatçılar tarafından nasıl yansıtılacak? Sanat, ekosistemin görmüş olduğu zararı nasıl yorumlayacak?
Sanat İcra Eden Algoritmalar
Yapay zekânın gelişim göstermeye ve birçok alanda kullanılmaya başladığı bu günlerde, 20 yıl hatta 40 yıl sonrasını hayal etmek hiç de zor değil. Küresel iklim değişikliğinin etkileri gelecek yıllarda yaşam koşullarını bütünüyle değiştirdiğinde insanlık, teknolojiyi ve teknolojik gelişmeyi daha ön plana taşıyarak bu etkileri hafifletme arayışlarına girişecektir.
Sanatçıların ise, gelecekte olası bir kıyamet ya da yıkım meydana geldiğinde insanların gezegenler arası kolonileşmesi ve insanlık sonrası yapay zekâ ile ilgili konularda sanatlarını icra edebilecekleri düşünülüyor.
Günümüzde, yapay zekâ tarafından yapılan sanat eserleri müzayedelerde satışa çıkarılıyor ve bu konu tartışılıyorken (sanat eserini gerçekleştiren sanatçı mı yoksa algoritmalar mı sorunsalı), sanatın yapı Efsanebahis taşlarından olan estetik algısının bilim ile yeniden tanımlanabileceği gerçeği de göz önünde bulundurulması gerekenler arasında.
Deneyimsel Sanat Kavramı
Sanatın, politika ve göç arasındaki çizgiler kesinleştikçe farklılık göstereceği ve kendi tanımı dışına çıkarak o bildiğimiz ve beklediğimiz sanat olmayacağına dair görüşler de var. Sosyal medya ve iletişim ağlarının da etkisiyle her yerde çevrimiçi olduğumuz ve herkes tarafından görüldüğümüzden dolayı bu durumdan artık usanmış hale geldiğimiz bir gelecekte, anonim olmak daha değerli sayılacak.
Şu anki halde ilgi, alaka, takipçiler ve beğeniler tüm yaşantımızın yarın yokmuşçasına en önemli arzusu olsa da, aslında gerçeklik ve özel bağlara karşı büyük bir özlem duyulacağı günler çok yakın…
Bu sebeple, önümüzdeki 20 yıl içerisinde sanat; bireysel bir olgu yerine daha deneyimsel ve müşterek bir kavram haline gelebilir.
Bundan 20 yıl sonra sanat, bizim bildiğimiz ‘Sanat’ olmaktan çıkabilir ve sanat dışında herhangi bir şey ya da şeylere dönüşebilir. Sanatçı olmanın tanımı değiştirilerek, politika alanındaki değişimlerin önderliğini yapan aktivistler ve uzayda yaşamın sırlarını keşfetmeye çalışan bilimsel araştırmacılar yeni insan topluluklarının yeni sanatçıları olarak sözcük dağarcığımıza eklenebilir.
İnsanlar ve toplum değiştikçe, kendilerini anlatmak; gördükleri güzellikleri yansıtmak olan sanatçıların amacı da değişecektir. Duyguların, düşüncelerin, hislerin ve arzuların ifadesi olan sanat; gelecekte bireysellikten uzaklaşarak daha ortaklaşa bir olgu formuna büründüğünde güzellik tanımı müşterek ifadelerden ibaret olacaktır.
Birden çok geleceğe hazırlıklı olmalıyız. Küresel iklim değişikliği, dünya üzerinde artan çatışmalar, ayrımcılıklar, kutuplaşmalar ve bunların gölgesinde gelişen teknoloji; gelecekten ummadığımız şeylere bile hazırlıklı olmamız gerektiğini gösteriyor.
Olası geleceklerden birinde resimler çizen, hikâyeler yazan ya da heykeller yapan eller sadece insanlara ait olmayabilir…